| |
|
|
'Asosyolog' Emre Kongar!
EMRE Kongar sosyoloji profesörüdür. Bir dönem Kültür Bakanlığı Müsteşarıydı. Şimdi Cumhuriyet gazetesinde çalışıyor. Özetle şöyle demiş Kongar: "Popstar, Türkiye'nin aynası. Ama verdiğiniz çirkin görüntüyü destekleyici ve pekiştirici bir biçimde yola devam etmek yanlış. O çirkinliği eleştireceksin. Bunun 40 tane yolu var. Jüriye bir tane benim gibi adam koyarsınız. Yani doğru ve evrensel değerleri savunan, ağırlığı olan bir adam. Örneğin ikinci Popstar'da jüride bir sosyolog olabilir. Ama ciddi biri... Ya da halk jürisini denetleyen bir uzmanlar jürisi olabilir. Ve o jüri halkı etkileyebilir." (Hürriyet, 4 Ocak, Ayşe Arman ile röportaj.)
*** Emre Kongar bu sözleri bir siyasetçi ya da gazeteci olarak değil, bir sosyolog olarak söylüyor. Ve bu noktada sosyoloji anlayışlarımızın neredeyse taban tabana zıt olduğunu söyleyebilirim. Benim bildiğim sosyolog toplumu inceler. Onu anlamaya ve açıklamaya çalışır. Bunu yaparken kendi değerlerini, zevklerini, ideolojisini bir kenara bırakır. Yani 'olanı' söyler, 'olması gerekeni' değil... Kongar ise sosyoloğa başka görevler de yüklüyor. Nedir bunlar: Başöğretmenlik... Hakimlik... Hekimlik...
* Onun bakış açısına göre sosyolog 'doğru değerleri' topluma öğretmeli, benimsetmeli.
* Toplumun değerlerinin doğru değerler olup olmadığını denetlemeli.
* Bitmedi: Eğer o değerlerde bir sorun saptarsa, bunları tedavi etmeye çalışmalı.
*** İşte bu yüzden 'kendisi gibi' ('zıpır' olmayacakmış!) bir sosyoloğun jüride yer almasını arzuluyor. Peki ne yapacak o kişi? Örneğin 'katil' Bayhan'a karşı çıkacak. İyi de Deniz Seki tam da bunu yapınca, oy verenler de adeta 'inadına' o hafta Bayhan'ı birinci seçti. Kongar bunu bildiği için bir uzmanlar kurulunun 'icabında' seçimlere müdahale etmesi gerektiğini de savunuyor. Pes! Emre Kongar ile hiç yüz yüze gelmedik. Bir süre önce telefonda konuştuk. Yumuşak, hoşsohbet, fikirlerini net biçimde ortaya koyan, eleştirmek kadar övmeyi de bilen bir insan. "Türkçe'ye özen", "F Klavye" gibi konularda aynı fikirdeyiz. Kongar'a sempati duyarım. Ancak bu 'otoriter düzen' sevdasını kabul etmem imkansız. Toplumu zapturapt altına almaya çalışıyor. Öne sürdüğü fikirler 'bürokratik hegemonya' arzusunun dışa vurumu gibi. Nasıl yani, 1930'lara, 40'lara geri mi dönelim? İşte bu yüzden Kongar'a sosyolog değil ancak 'asosyolog' denebilir: Titri sosyolog ama söylemi sosyoloji dışı. Hatta karşıtı!
|