| |
Gazeteci doğan gazeteci ölür..
Bir telefon, insanın yaşamını film şeridi gibi gözünün önünden geçirir mi? Babamla eşdeğer düzeyde sevdiğim amcam Hami Tezkan'ın ölüm haberini alınca, anılar sanki sayfa sayfa önüme döküldü.. Menderes hayranıydı.. Politikaya Adalet Partisi'nde atıldı.. 1961-69 arası iki dönem milletvekilliği de yaptı.. Çocukluk yıllarımdı.. Pek hatırlamıyorum.. Ama 1970'li yılların ikinci yarısından sonra yaptığımız politik tartışmalar hâlâ belleğimde.. O sağcıydı.. Biz solcu.. (Ben ve ağabeyim.) İstanbul'a her gelişte mutlaka bizim eve uğrardı.. Akşam yemeğinde amcamla babam bir iki kadeh içtikten sonra duramam, zamanı geldi diyerek, kıyısından köşesinden konuya girerdim..
*** Cephe hükümetleri dönemi.. Demirel'i yerden yere vururduk.. Bir bakardık ki geceyarısını çoktan devirmişiz.. O kadar sert tartışmalar yapardık ki çoğu zaman yüzü sinirden kıpkırmızı kesilir, bize laf yetiştirmeye çalışmak, tezlerimizi çürütmek için yoğun çaba harcardı.. Tek kanallı yıllar.. TRT'nin Haber Dairesi Başkanı.. O hazırlayan, biz izleyendik.. Yani biz hücumda, o savunmada.. Tartışma, onun beylik lafı ile noktalanırdı.. "Oğlum" derdi.. "30 yaşına kadar komünist, 40 yaşına kadar sosyalist olunur.. 40'ını geçen, adam olmaya başlar."
*** Aradan yıllar geçti.. Biz solculuğumuzun sivri uçlarını törpülemeye başladık ama ilginçtir amcam da hafif sola kaydı.. Ona göre merkez sağ bitmişti, tıkanmıştı.. Yeni bir anlayış gerekiyordu.. 90'lı yıllarda bu fikri savundu.. Söyledikleri 2002 yılında çıktı.. Kendini yenilemeyen merkez sağ 3 Kasım'da sandıktan çıkamadı.. 1990'lı yıllarda politik tartışmalara girmedik.. Galiba orta yolda buluşmuştuk.. Gazetecilik serüvenim 25 yıl önce amcam sayesinde başladı.. Maçka Teknik Lisesi Elektronik Bölümü'nü bitirdim ama bu mesleğin beni mutlu etmeyeceğini, okula girdiğim gün anlamıştım.. Bana göre değildi.. Kapağı Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne attım.. Amca' dedim; 'Gazeteci olmak istiyorum.' Yıl 1979.. Beni 'Babıali'de Sabah Gazetesi'ne götürdü.. Gazetenin genel yayın yönetmeni olan yakın arkadaşı Ahmet Güner'e teslim etti.. İslami motifleri ağır basan, belli bir cemaate hitap eden bir gazete.. Zaten satışı da, çalışan sayısı da çok az.. Herkes her işi yapıyor.. Haber yazıyorsunuz, sayfa çiziyorsunuz, başlık atıyorsunuz, mürettiphaneye inip kurşunların arasında sayfayı bağlıyorsunuz.. Tam bir okul gibi.. O zaman bilgisayar yok.. Bu nedenle sayfa sekreteri olmak çok önemli.. Kendi kendime; Sağcı mağcı' dedim.. 'Sık dişini. Mesleği hakkıyla öğren, bir gün kapağı Cumhuriyet Gazetesi'ne atarsın.' Böyle de oldu.. Daha bir yıl dolmadan kendimi Cumhuriyet'te buldum.. Açtığı kapı beni bugünlere getirdi.. Emeklilik yıllarında sürekli okur, bütün haber bültenlerini izlerdi.. Televizyon demek onun için haber demekti..
*** Show TV ve Star'ın haber müdürlüğünü yaptığım dönemlerde roller tersine döndü.. O izleyen, ben hazırlayandım.. Yani bu kez o hücumda, ben savunmada.. Eleştirileri ufuk açıcıydı, yol göstericiydi.. Son yıllarda ne yazık ki bu lezzetten mahrum kaldım.. 6 yıl önce beyin kanaması geçirdi.. Okumayı unuttu.. Konuşurken zorlanmaya başladı.. Gözleri iyi görmediği için televizyon da izleyemiyordu.. Ama dinliyordu.. Haber saatinde televizyonun karşısına oturur, bıkmadan, sıkılmadan, kanal kanal dolaşarak bütün haber bültenlerini dinlerdi.. Son gününe kadar haberden kopmadı.. Politikacı oldu, milletvekilliği yaptı ama bu yönüyle değil, çıkardığı Yeni İstanbul Gazetesi ile Son Havadis ile Düşünen Adam Dergisi ile övünürdü.. Çünkü önce gazeteciydi.. Bu nedenle vefat ilanına büyük harflerle Gazeteci Hami Tezkan' diye yazdık.. Ruhu şad olsun..
|