|
|
Atletizmde neler oluyor?
Mensubu olmaktan iftihar ettiğimiz milletimizin, sportif başarıları tabii ki bizi mutlu etmektedir. Genel olarak, 1985 tarihinden itibaren, çim saha zeminlerindeki iyileştirmeyle başlayan spor konularındaki gelişmeler, özellikle 1999-2002 tarihleri arasında en üst seviyeye çıkmış, bu gelişmede 'sportif başarıyı' kamçılamıştır. Bu dönemlerin getirisi olarak, sportif faaliyetlerde, sürekli bir yükseliş izlenirken, 'atletizm' branşı da buna dahil olmuştur. Atletizmde, yıllardan beri özlenen başarı yakalanıp, tam yüzümüz gülecekken yine en büyük rakibimiz kendimizcesine, amatör hatalarla yükselişi durdurma çabalarına şahit oluyoruz. Hayret edilircesine, basit gerekçelerle dünya 5'incisi olmuş bir sporcumuzun antrenörüne ceza veriyoruz. Hem de, bunu istikbalde olimpiyat şampiyonluğu beklediğimiz Elvan'a Avrupa kros şampiyonasına 10 gün kala yapıyorsunuz!.. Kardeşim, siz bu atletimizi birkaç gün sonra, İskoçya'da Edinburg'da Avrupa kros şampiyonasında koşturmayacak mısınız? Koşturacaksanız, basına yansıyan basit mülahazalarla, 'çarşıya çıkmak', 'suya batmak', 'yanyatmak' gibi sudan sebeplerle, en yakın yardımcısına ve antrenörüne 10 ay ceza verilir mi? Fenerbahçe Teknik Direktörü, Daum'un, kalecisi Recep ile ilgili demeçleri ne kadar yanlış ise; Elvan Abeylegesse'nin hocası Ertan Hatipoğlu'na verilen ceza da, bu kadar yanlıştır. Kaldı ki, atletizm camiası, bu gibi hatalara zaman zaman şahit olmaktadır. Her şey çok iyi giderken, İstanbul atletizm il temsilciliklerinde, yapılması istenen değişiklik çabaları tüm muhataplarınca, çok iyi bilinmektedir ve bu garipliklerin örneğini teşkil etmektedir!.. Eğer uçak kaçırmak veya yemeğe gecikmek önemli hatalar olsaydı, dünya şampiyonasından, "Milletvekili adayı olacağım" diye kafileyi bırakıp, dönenlerin hataları hiç affedilmemeliydi. Ve benim değerli kardeşim, Sn. Yurdadön, kimsenin etkisinde değilse, bu işi tekrar değerlendirmelidir. Atina'da, yapılacak olan olimpiyatlarda, şampiyonluk beklediğimiz sporcumuz ve ekibi huzursuz edilerek, başarılara mani olmak gibi bir yanlışlığa düşülmemelidir.
|