| |
|
|
Bir ihtimal daha var
KKTC'de "pata" biten seçimlerden sonra masada iki seçenek var: Ya şu ya bu şekilde bir hükümet kurulacak ya da yeniden seçime gidilecek. Herkesin gönlündeki hükümet modelinin farklı olduğunu, daha doğrusu her birinin kendi amaçlarına hizmet edecek bir hükümet istediğini görmek için Denktaş ile parti liderlerinin açıklamalarına bakmak yeterli. Denktaş, dört partinin de yer alacağı "milli hükümet" ten yana. Çünkü bu hükümette Annan Planı temelinde "hemen" çözümü savunanlar ile planın müzakere masasında pazarlığa açılmasını isteyenler eşit güce sahip olacaklar. Bu kördüğüm de Denktaş'a 1 Mayıs sırat köprüsünü kazasız belasız geçme fırsatı verecek. Seçimden önceki iktidarın büyük ortağı UBP, sandıktan -oy oranı olarak- birinci çıkan CTP ile ortaklığa hazır. Hatta diğer AB'ci parti BDH'nin de hükümete girmesine itirazı yok. Ancak iki şartta ısrarlı: Başbakanlık kendilerinde olacak, Denktaş görüşmeci kalacak. Eski iktidarın küçük ortağı DP de, kendileri dışında kurulacak hükümete ancak başbakanlık UBP'ye verilirse destek sağlayacağını söylüyor. CTP ve BDH ise tam tersi bir noktada duruyorlar: Başbakanlık CTP lideri Mehmet Ali Talat'a verilmeli, Denktaş görüşmecilikten uzaklaştırılmalı... (Tabii Türkiye'nin de şiddetle karşı çıktığı milletvekili transferleriyle çoğunluğu ele geçirme olasılıklarını hesaba katmıyoruz...) Annan Planı gibi KKTC'nin kaderini belirleyecek konuda tarafların arasında uçurumların bulunduğu böyle bir tablodan sağlıklı hükümet çıkması beklenebilir mi? O zaman geriye seçimlerin tekrarlanması kalıyor. Denktaş'ın bayıldığı, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın da karamsar bir tahminle beklediği sonuç bu. İyi ama gerçekten başka bir seçenek yok mu? Bizce var: Referandum. Hayır, Annan Planı'na evet mi, hayır mı referandumundan söz etmiyoruz. Ona görüşmeler yapılıp, anlaşmaya varılınca gidilecek. Bizim kastettiğimiz referandum, "Annan Planı temelinde görüşme masasına oturulsun mu, oturulmasın mı" konusuyla ilgili. Hazır seçmen kütükleri yenilendi. Seçim kampanyası boyunca herkes bu konuda eteğindeki taşları döktü. Yani koşullar da, ortam da hazır. Hemen halka gidilip, plan için son sözü onun söylemesine imkan verilebilir. Çıkacak sonuca göre de hükümet modeli oluşturulur, olur biter... Çünkü 2 ay hükümet pazarlığı, arkasından yeniden seçim... Nereden baksanız, 4 ay gerektiriyor. Bu da, Türkler ve Rumlar'ın birlikte, AB'ye girmeleri için son tarih olan 1 Mayıs treninin kaçması demek.
|