ÖLÜMÜNÜN 50'inci yılında Türk basınına büyük katkıda bulunmuş bir ustayı anıyoruz: Sedat Simavi. Araştırmacı Orhan Koloğlu'nun, "Kadın resmini basına yerleştiren gazeteci" dediği Sedat Simavi 1896'da doğdu. Birçok dergi çıkardı. Kurtuluş Savaşı'nın ve Mustafa Kemal'in İstanbul'daki sesi oldu. 1923-29 arasında çıkardığı Resimli Gazete adlı dergi 44 bin satıyordu! Harf inkılabından sonra yayınladığı ve satışı 54 bine kadar yükselen 7 Gün, Türkiye'nin ilk 'modern' dergisi sayılır. 1 Mayıs 1948'de Hürriyet'i yayınladı. Haberi büyük, çarpıcı fotoğraflarla okura sunmada öncülük etti. Dürüst gazeteciliğin temel ilkesini o koydu: "Kalemini kır ama sakın satma!" Onunla ilgili beni en çok etkileyen anekdot şudur: Harf inkılabı yapılıp Arap alfabesinden Latin alfabesine geçilince bütün yayınlar gibi Sedat beyinkiler de ağır bir darbe alır. Satışlar tepe taklak olur. Bunun üzerine hükümet gazete sahiplerine parasal yardım teklif eder. Sedat Simavi bunu reddeder. Çünkü kimseye bağlı ve müteşekkir kalmak istemez. Simavi'nin yardım almayışı Ankara'nın dikkatini çeker. İçişleri Bakanı Şükrü Kaya kuşkulanır: "Bu adam neye hizmet ediyor" diye araştırma yaptırır. Şükrü Kaya daha sonra Sedat beye bunu itiraf edecektir: "O dönem hakkınızda çok şey söylendi. Fısıltılar yapıldı. Devlete ve rejime karşı olduğunuz dahi söylendi. Ancak yapılan tahkikatta bunların tam aksine idealist, vatansever ve devrimci bir kişi olduğunuz meydana çıktı." Sedat Simavi 11 Aralık 1953 günü hayata gözlerini yumdu. Nur içinde yatsın. (Hürriyet dün kurşunlandı: Meslektaşlarımıza geçmiş olsun!)