Adalılar
Yarın son gün.. Yarından sonra "ada"da çok şey değişecek.. Yarından sonra "hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" adada.. "Adalılar" yarın kaderlerini belirleyecekler.. Aslında yalnızca kendi kaderlerine değil; Türkiye'nin de Avrupa Birliği yolculuğundaki önemli bir kilometre taşına damgalarını vuracaklar. Belki de 70 bin "Adalı Türk"ün oyu, 70 milyon Anadolu Türk'ünün geleceğini belirleyecek.. Bu, taşınması ağır bir yük elbette.. Yük ağır olunca sinirler de geriliyor.. Adada sinirler yay gibi gergin.. Ada kaynıyor.. Saflar çok keskin.. Cepheler çok net.. Herkes kendi mevzilerinin siperlerinde pazarı bekliyor.. Pazar günü ok, iyice gerilen yaydan çıkacak.. Hedefini vuracak.. Kim kazanacak? Yanıtı zor bir soru.. Muhalefet ilk defa bu kadar güçlü.. Buna karşılık Denktaş'ın ve iktidarın arkasındaki destek de ilk kez bu kadar örgütlü.. Annan planı, adayı bıçak gibi bölmüş ortasından.. Muhalefettekiler için Annan Planı eşittir Avrupa Birliği.. İktidardakiler için Annan Planı eşittir vatan hainliği.. Tanımlamalar bu kadar net yapılınca, saflar da iyice keskinleşiyor.. Bu tanımlamaların orta yerine bir de Kıbrıslı Türkler'le, Türkiye'den gelen Türkler arasında, artık iyice gözle görülen ve saklanamayan "sevgisizlik" eklenince.. Gerilim de tırmanıyor.. Ama artık yarın son gün.. Seçim öncesi gerginlikler geride kalacak.. Ada, yeni ve zor bir süreci yaşamaya başlayacak.. Muhalefetin seçimleri kazanamasa bile -ki kazanma olasılığı da var-; yalnızca gücünü artırması bile tüm dengeleri alt-üst edecek.. Pazartesi sabahı, yeni ve alışılmadık bir dönem başlayacak Ada'da.. Türkiye'de de.. Bugüne kadar yalnızca Denktaş'ı "muhatap" alarak "resmi politikaları" radikal değişimler yaşanmadan, sorunsuz sürdürebilen Ankara, belki de alışmadığı muhataplarla zorlanacak.. Kim kazanırsa kazansın; pazartesi yeni bir gün olacak Ada'da.
*** Önceki akşam Ada'da yaptığımız programda bizim de yakından tanık olduğumuz gerginlik; bu seçimlerin herkes tarafından "yaşamsal" olarak algılandığının kanıtıydı.. En küçük bir sorun bile "tahammülsüzlük ve hoşgörüsüzlük" ikliminden beslenerek büyüdü.. İyi ki her şey başlamadan yaşandı "sebebli- sebebsiz" heyecanlar... Herkesin gözü önünde parlayacak bir kıvılcım çok olumsuz sonuçlara da yol açabilirdi... Annan Planı ekseninde yaşanan Kıbrıslı Türk-Türkiyeli Türk ayrımı "potansiyel bir gerginlik" sebebi olarak ortada durmaya devam ediyor.. Seçimden sonra da sürer mi? Adayı bekleyen tehlike bu..
*** Bizce sorunun adı yanlış konuyor.. Ortada, Rumlar'la kaynaşmış, bütünleşmiş bir "Kıbrıs'- lı" kimliğinin bulunduğunu ve bulunacağını sanmıyoruz.. Ama bu sonuç, Ada'nın Türkleri'nin, Türkiye'nin Türkleri'nden hiç farkı olmadığı anlamına da gelmiyor... Farklılığı asıl ortaya çıkaran bizce "Adalı" olma keyfiyetidir.. "Adalılık" başlıbaşına bir kimlik tanımıdır.. Yaşam tarzının farklılıklarından alır renklerini.. Bırakın "Kıbrıs'ta adalı" olmayı; İstanbul'- da "Burgazadalı" olmakla, "İstanbul'da Fatih'li" olmak arasında dahi bazen derin farklılıklar vardır.. Adalı Türkler'in, farklı bir coğrafyada yaşanan beş yüz yıllık tarihi ise,yabana atılamayacak bir tarihtir.. (Azeri Türkleri'nin tarihiyle, farklı bir coğrafyada uygarlıklar kuran Anadolu Türkleri'nin tarihi gibi..) Türkiye; "bunu bilerek" adadaki soydaşlarını kucaklamaya devam etmelidir bundan böyle de.. Seçimden çıkacak "her türlü" sonuç, bu yaklaşımı değiştirmemelidir asla...
|