| |
|
|
Ben o resmi basardım..
GÜNLERDEN beri Hürriyet'te yayınlanan "Muhabirin iş kazası" resmini tartışıyoruz.. Bir resim bu kadar tartışılır mı?.. Evet.. Çünkü aslında tartışılan gazetecilik.. Bir defa usule bakalım.. Daha önce, hem de gene Hürriyet'te, yaralı, kendinden geçmiş, belki komada genç kızların sedyede yatarken, sıyrılmış, ya da yırtılmış eteklerinin arasından külotu görünen tonca resmi yayınlandı. Kimse bu kadar tartışmadı.. "Bu ne ayıptır" dedim diye böyle resimleri basmağa meraklı bir gazete aylarca bana sövdü.. Bir medya terörü örneği.. Hani bir zamanlar bilmem ne hocacılar vardı ya, kızdıkları için iğrenç mektuplar yazar, her yere yollarlardı.. Ayni metod.. Bu defa gazete ile.. İşin biraz peşine düştüm.. Ne öğrendim bilir misiniz?.. Kızın eteği kapalı da olsa, acil kapısında bekleyen foto muhabirleri, taşıyanlara yalvarıp kendi elleri ile açarlarmış.. "Ağbi müdürüm böyle istiyor, ekmek parası" diye.. Baygın kızların yarı çıplak resimlerini basıp, birtakım sapıklara hizmet götürülürken çıtı çıkmayan medya, şimdi kurban bir gazeteci olunca, yani ateş bu defa kendine düşünce kora basmış gibi çığlık atıyor. Tonla yazı.. Üstüne üstlük meslek derneklerinden kınama bildirileri..
***
Fevkalade üst düzey, fevkalade ciddi, fevkalade diplomatik bir toplantıda, bu toplantı ile taban tabana zıt bir seksi görüntü yakalamak, birinci sınıf bir gazetecilik olayıdır. "Muhabirin iş kazası" diyor, Hürriyet.. Kaza bile olsa, o fotoğraf haberdir. Tüm dünya basınını tarayın.. Bu tür resimlere rastlarsınız.. Hatta bizim gibi isimsiz ve yüzü görünmediği için tanınması mümkün olmayan bir muhabirin değil, kraliçelerin, prenseslerin, başbakanların ne resimlerini gördüm ben.. Hepsi tam da kaza, ya da mahremiyete girmeydi.. Kraliçe Elizabeth'in havaalanında eteği uçmuş, Prenses Diana otomobile binerken frikik vermişti. Prenses Sarah'nın fotoğrafları koleksiyon olur. Monaco prenseslerinin ise özel plajlarına, teknelerine güçlü objetiflerle dalınmıştı. Le Monde benzeri birkaç siyah-beyaz, çok ciddi gazeteyi saymazsanız bu resimleri herkes basmıştı. Her zaman da basar.. Dikkat edin, gerçekten kaza olduğu veya gizlice çekildiği halde.. Oysa bu muhabir kızın kazaya falan uğradığı yok. Seçtiği giyim tarzı ile, g-string külotunun sadece çömeldiğinde değil, normal dururken de göründüğünü biliyor.. Bile bile bu giyim tarzını seçiyor.. Çünkü bu moda bu.. Seksi görünüm.. Pantolon düşük.. Hani mahrem dediğimiz yerlerin iki parmak üstünde bitiyor. Çok dar. Bu sebeble normal külotla değil, g-string ile giyiliyor ki, kalça üzerinde normal külotun bıraktığı izler ortaya çıkmasın.. Tişört kısa.. O da memelerin iki parmak altında sona eriyor.. Yani ayakta durduğunuz zaman bile göbek açıkta.. Pantolon mümkün olan en aşağı, gömlek mümkün olan en yukarda olacak ki, göbek hep açılsın.. Külot hep görünsün.. Dünyanın ünlü modacıları, genç kızların böyle giyinmesine karar vermiş. Kızımız da bu emirlere uymuş.. Aynen öyle giyinmiş.. Yani bile bile lades.. Hangi iş kazası.. Hamama giren terler. Sen böyle görünmek istemiyor musun?.. Al işte göründün. Ortaköy meydanında böyle çömelsen, fotoğrafın on paralık değeri yoktu. Çünkü her gün o meydanda onlarca genç kız bu pozu veriyor. Bu fotoğraf neden gazetecilik olayı.. Türk-Rus ilişkilerini fevkalade ilgilendiren bir toplantıda, bu ilişkilerin Rusya Lideri diplomat Çernişev'in tam önünde olduğundan, muhteşem bir çelişkiyi tespit ettiğinden.. Ben bu resmi çeksem ve basmasalar istifa ederdim. Ben Genel Yayın Müdürü olsam.. Basmayanları kovardım. (Yanmıştı Fatih Altaylı yani..) ...... Not 1: Konuya en sağlıklı yaklaşan Emre Aköz.. Hele "Sizin kardeşiniz, sevgiliniz olsa basar mıydınız" sorusuna bakışı harika.. Gazetecilik resmi değerlendirmektir. Konu mankenini değil.. Ben baygın yatan kızın yarı çıplak resmini, kan davalım biri de olsa basmazdım. Muhabirin iş kazası resmini ise, sevgilimin olsa, gazeteye koymakta tereddüd etmezdim.. Ölçü akrabalık değil, gazetecilik olmalı.. Ama Emre de benim gibi biliyor ki, bizim medyada böyle bir ölçü yok. Not 2: İşin bir de muhabir kızın "Annem babam bu fotoğrafı görürse ne yaparım" yanı var.. O da yarın yazılacak..
|