Brüksel'e Van golü
AB Zirvesi için Brüksel'de bulunan Türk heyetinin, iki gün süresince uğraşısı Sonuç Bildirgesi'ndeki bir cümlenin değiştirilmesi için oldu. O da bildiride yer alan kültürel haklar ile ilgili bölüm... Zirve taslak metninde, "Daha fazla efor sarf edilmesi gereken" konular sıralanırken, iki virgül arasında şu ifade yer alıyordu: ".... , Güneydoğu'daki durum ve kültürel haklar, ..." Metin bu şekliyle, kültürel haklarla ilgili sorunun sadece Güneydoğu'ya özgü bir durum olduğu sonucunu çıkarıyordu. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, AB Komisyonu İlerlemeden Sorumlu Komiseri Günter Verheugen ile yaptığı görüşmede bu ifadenin değiştirilmesini istiyor. Verheugen'in tepkisi ise şaşırtıcı oluyor: "Ya öyle mi? Ben o kısma dikkat etmedim, hemen bakalım..." Gül, ifadenin bu haliyle kalması durumunda farklı anlamlara yol açacağını belirtiyor.
Kürtçe afişler Gül, son uyum yasaları çerçevesinde kültürel haklar konusunda önemli adımlar atıldığını belirtiyor ve Güneydoğu'dan da bir örnekleme yapıyor: "Gidip Güneydoğu'yu bir görün. Her yer Kürtçe afişlerle dolu. Kültürel haklar konusunda sıkıntı yaşanmıyor..." Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da, AB Dönem Başkanı İtalya'nın Başbakanı Silvio Berlusconi ile görüşmesinde aynı noktaya işaret ediyor. Buna rağmen Brüksel'de mukim olanlar ile merkezde görev yapan Türk diplomatlar arasında metnin aynen kalması ve değiştirilmesi üzerinde tartışmalar çıkıyor. Bazı diplomatlar "Metin bu haliyle kalsın, bir cümlenin değiştirilmesi için pandoranın kutusu açılırsa içine daha ağır cümleler girebilir" yönünde görüş belirtiyor. Hükümetin ve merkezdeki diplomatların istediği oluyor. Metinde yapılan bir virgül ve nokta oynaması ile kültürel hakların sadece Güneydoğu'ya özgü olduğu anlamı kalkıyor. Metin, kültürel haklar ile ilgili çabaların tüm Türkiye'de gösterilmesi gerektiği anlamına dönüşüyor.
Üç yıldır belgelerde Sonuçta Türk tarafı istediğini alıyor. "Güneydoğu'ya ilişkin durum" Mart 2001 yılındaki AB Katılım Ortaklığı Belgesi ve ardından çıkarılan Ulusal Program'da da yer aldığı şekliyle tek başına kalıyor. Yani, iddia edildiği gibi Güneydoğu, AB metinlerine ilk kez girmiyor. Daha ilerisi, Türkiye metinden bunun çıkarılması için de baskı yapmıyor. Sadece noktalama işaretlerinin yerinin değiştirilmesi ile metindeki ifadenin gerçek anlamını bulması için uğraş veriyor. Metinden çıkarılması için çaba gösterdiği cümle, paragrafın sonunda yer alan "makro ekonomik dengesizliklerin giderilmesine" ilişkin ifade. Ancak bunda istediğini elde edemiyor.
Van golü Buna rağmen, önceki gün öğle saatlerinde açıklanan bildirgede, Güneydoğu ile ilgili istenilen değişikliğin gerçekleşmesi Türk tarafı rahatlıyor. 1987 yılından bu yana Türkiye'nin yer aldığı, AB sonuç bildirgelerinin en iyisi çıkıyor. Daha da ilerisi, AB'nin müzakerelere başlamak için Türkiye'yi cesaretlendirici bir tavır göstereceği kayda geçiriliyor. AB'nin Anayasa konusunda kendi derdine düştüğü ve anlaşmazlıkla sonuçlanan Zirve'den Türkiye umduğu sonucu alıyor. Türk heyeti bu rahatlık içinde hareket ederken akşam saatlerinde gelen bir haber her şeyi alt üst ediyor. Erdoğan ve Gül'e şu bilgi ulaştırılıyor: "İnsan Hakları Derneği'nin Türkçe ve Kürtçe olarak billboardlara astığı Barış Kazanacak' afişleri hakkında, Van Sulh Ceza Mahkemesi toplatma kararı verdi. Mahkeme, bu afişlerin Kürtçe yazılmış olmasının, devletin ve milletin bölünmez bütünlüğünü bozmaya dönük olduğu sonucuna varmış." İnsan Hakları Derneği'nin 34 ilde astığı afişler hakkında Van ile birlikte 3 ilin mahkemesinin daha aynı kararı aldığı bilgisi de ulaşıyor. Erdoğan ve Gül hemen devreye girip Adalet Bakanı Cemil Çiçek ile görüşüyor. AB Genel Sekreteri Murat Sungar, mahkemenin aldığı karar ile ilgili bir düzeltmenin yapılıp yapılamayacağını araştırıyor. Mahkeme kararının uyum yasalarına aykırı olduğu kanun maddeleri ortaya konularak aktarılıyor. Ankara'dan gelen yanıt, "Mahkeme kararı almış, bu aşamadan sonra yapılacak bir şey yok. Bir üst mahkemeye itiraz ile karar düzeltmesine gidilebilir" oluyor. Brüksel'e Van golü, Brüksel'de 90 dakika bittikten sonra atılıyor. Teskin eden ise mahkeme kararının Zirve Sonuç Bildirisi çıktıktan sonra duyulmuş olması. Şurası kesin ki, 10 Aralık tarihinde alınan mahkeme kararının bilgisi Brüksel'e daha önce ulaşmış olsaydı, Ankara yediği son dakika golünün burukluğunu yaşacaktı.
|