Kıbrıs'ta seçimin galibi
KIBRIS'TA önceki gün yapılan seçimlerin tek galibi var; Ankara... Bir de müzakereciliğinin devamı ve kurulacak hükümeti atamada kozları eline geçirmesi açısından bakılırsa KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş... Ankara'da hükümet açısından kazanım, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın şu söylemine uygun bir sonucun alınmış olmasından kaynaklanıyor: "Ne ver kurtulcu olacağız, ne de statükocu..." Bu açıdan seçim sonucu, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Planı'nı "tamamen yok sayanlar ve müzakere zemini olarak dahi görmeyenler" ile "müzakere etmeye bile gerek duymadan altına imza koyacağını" söyleyenlerin tam kazanımı ile bitmedi. Her ikisini de yarım bıraktı. Bundan sonrasına gelince; Öncelikle Kıbrıs'ta sorunun 1 Mayıs 2004 tarihine kadar çözülmesine dönük AB'nin baskısı, iki gün önce sona eren Brüksel Zirvesi'- nde yapılan ikili temaslar sırasında elde edilen izlenime bakılırsa yumuşamış durumda. Ankara, Kıbrıs'ın AB'ye tam üye olarak gireceği 1 Mayıs 2004 tarihine kadar çözüm bulma konusunda kararlı gözükse de AB açısından bu tarih, "olmazsa olmaz eşik" olarak görülmüyor. Yani 1 Mayıs'ın, bıçak sırtı gibi siyah ile beyazın birbirinden ayrışacağı, Türk tarafına tamamen AB kapısının kapatılacağı tarih olmayacağı vurgulanıyor. Ancak bunun, Türk tarafının Loizidu Davası'nda olduğu gibi belirli adımlar atması sayesinde olacağı da kayda geçiriliyor.
Ankara'nın planı Bugüne kadar seçimleri bekleyen Ankara'nın Kıbrıs Planı'na gelince; Öncelikle Ankara hükümet kurulmasa bile bunun yeni bir seçimle çözümlenmesine karşı. Ankara Kıbrıs'ın yeni bir seçime tahammülü olmadığı düşüncesinde. Bunun için nasıl olursa olsun bir hükümetin biran önce kurulması için elinden gelen baskıyı da çabayı da göstermekte kararlı. Bundan sonraki süreçte ise Erdoğan hükümeti, Kıbrıs konusunda kendisini geri çekme niyetinde değil. Aksine daha aktif bir politika izleyecek. Buna neden de geçmişte Erdoğan'ın, hem Denktaş, hem de seçimden büyük bir galibiyet ile çıkan CTP Lideri Mehmet Ali Talat ile yaptığı görüşmeler sonrasında yansıtılan havadan kaynaklanıyor. Aktarıldığına göre Erdoğan, Türkiye- İngiltere arasında İstanbul'da yapılan maçı birlikte izledikten sonra Denktaş ile yaptığı görüşmede Annan Planının bir müzakere zemini olması gerektiğini vurguluyor. Erdoğan, Annan Planının tamamen ret edilmesi yönündeki bir tavrın "masadan kaçtıklarına göre çözümden de kaçıyorlar" anlamına geleceğini belirtiyor. Denktaş bu yaklaşıma sessiz kalıyor. Oysa bu görüşme sonrasında Ada'ya, "Denktaş, Erdoğan'ı da ikna edip kendi çizgisine getirdi" yorumları yayılıyor. Aynı durum CTP Lideri Mehmet Ali Talat açısından da söz konusu oluyor. Erdoğan, Talat ile görüşmesinde Annan Planı'nın hemen altına imza konulacak bir metin olmadığını belirtiyor. Bu görüşme de "Erdoğan Plana evet diyor" şeklinde yansıyor. Oysa Erdoğan her iki görüşün de karşısında bir duruş sergiliyor. Ankara'nın planına gelince; Annan Planını müzakere zemini olarak görmekle birlikte, şu noktalarda değişiklik yapılması için çaba harcıyor: 1- Türk askerinin Ada'dan toplu halde hemen çıkarılması söz konusu olamaz. Bunun bir sürece bağlanması gerekir. 2- Bir Fin vatandaşına dahi Ada'da istediği kadar toprak alma hakkı verilirken, bir Türk vatandaşına sen kısıtlı oranda alabilirsin yaklaşımı doğru değildir. 3- Oluşacak Bakanlar Kurulu'nda daha önce Türk tarafına yüzde 50 ağırlık verilirken, şimdi niteliksel oy oranı getirilip, bu oranın aşağı çekilmesi kabul edilemez. 4- Türk tarafının elindeki kıyı şeridi bu kadar çok daraltılamaz. Toprak dağılımı yeniden düzenlenmeli.
Biz yönlendiririz Erdoğan hükümeti, yukarıda sıralananlara ilave olarak bazı değişiklikler yapılabileceğini de kayda geçiriyor. Erdoğan hükümetinin duruşu ise şöyle özetlenebilir: "Bundan sonra ne olursa olsun Ankara'nın dediği olacak. Ankara'da da çözümü engellemek isteyenler başarılı olamayacak. Süreç hükümetimiz tarafımızdan yönlendirilecek. Annan Planı müzakerelere başlamak için iyi zemindir..."
Yeni siyasiler Bu açıdan Ankara bundan sonraki süreci tamamen Ada'ya bırakma niyetinde değil. Seçim sonuçlarının Ankara'da bir başka yorumuna gelince; "Bu seçim, Kıbrıs Türk tarafında 40 yıldır çıkamayan yeni siyasetçilerin çıkması için iyi bir platform olmuştur. Bundan sonra Kıbrıs Türk tarafı yeni siyasilerini cesurca yaratır..."
|