| |
|
|
‘İSLAMDA CAMİ YOKTUR’ TARTIŞMASI
Olmasa ne fark eder!
ÖNCE olayı özetleyelim... Vatandaş Şakir Aydoğdu, arabasını Batıkent'- teki Mevlana Celaleddini Rumi Camii'nin yanına park ediyor. Derken fırtına çıkıyor. Minarelerden biri devrilip aracı haşat ediyor. Aydoğdu dava açıyor. Diyanet İşleri'nden, belediyeden ve camiyi yaptıran dernekten tazminat istiyor. Neyse uzatmayalım. Ankara 23'üncü Asliye Hukuk Mahkemesi hakimi Şah İsmail Bilgin devletin tazminat ödemesine karar verdi.
*** Buraya kadar sorun yok. Hukukla, kanunlarla ilgili bir durum söz konusu. Ancak Hakim Bilgin, kararını verirken özetle şöyle dedi: "İslamda cami yoktur. Çünkü dinin kaynağı Allah'tır. Evren Allah'ın mülküdür. Kul her yerde ibadet edebilir. Cami yapmak dini şekle boğmaktır... Hz. Muhammed zamanında yapılan bir cami ve mescidin olduğunu kimse öne sürememektedir." Medya bu kararı ve gerekçesini haberleştirirken tabii ilahiyatçılara da sordu. Onlar da ayağa kalktılar. "Bu hakim Kuran'- ı hiç mi okumamış?.. Peygamber zamanında mescit yapılmıştır..."filan dediler, örnekler verdiler. Ben de diyorum ki... Kuran'- da cami kavramı geçmese, Hz. Muhammed zamanında mescit yapılmasa ne yazar? Yani ne fark eder?
Bir an için olmadığını varsayalım. İstanbul'un siluetini oluşturan o muhteşem yapıları yok mu sayacağız? Hırsızların talan ettiği çiniler yüzünden içimiz cız etmeyecek mi? Koskoca bir tarihe sırtımızı mı döneceğiz? Geleneklere sahip çıkmayacak mıyız? İnananların ibadet etmek için bir araya gelmelerinde ne gibi bir yanlış olabilir? Kuran'da geçmiyor diye cami yapılmayacaksa, o zaman uçağa da binmeyelim, ceptel de kullanmayalım! Olacak iş mi? Aynı mantıkla devam edersek: Mahkemeler için de bina yapmaya gerek yok; davalar hakimin uygun bulduğu bir yerde; mesela evinde de görülebilir.
*** Elbette herkesin din hakkında bir fikri olabilir. Doğrudur, yanlıştır; o başka... Ancak kişisel fikirlerini bir hakimin karar gerekçesine monte etmesi makul bir durum mu? Valla ben bu zihniyeti anlamakta zorlanıyorum.
|