Paris'te moda
Paris baştan aşağı modaya teslim olmuş durumda... Dünyaca ünlü markalar vitrinleriyle kadınları cezbediyor. Ama bu öylesine hızlı dönen bir çark ki, kadınlar bir yandan alışveriş yaparken bir yandan da "Bir sezon sonra ne giyeceğim" telaşını yaşıyor
Geçtiğimiz hafta Nina Ricci'nin davetlisi olarak bir grup gazeteci ile Paris'teydik. Nina Ricci, yeni parfümü Premier Jour ile imajını da yenilemeye çalışırken giysi koleksiyonlarında da genç kesimlere hitap etmeyi hedeflemiş. Bugüne kadar klasik kristal şişeleri ile dikkat çeken eski Nina Ricci kokularından çok farklı olan Premier Jour'un şişe tasarımı tam anlamıyla modern çağa uygun. Günümüzün aktif aynı zamanda da romantik kadınına hitap edecek olan bu koku yeni yaz koleksiyonunun da tamamlayıcısı olarak düşünülmüş. Nina Ricci'nin Avenue Montaigne'deki mağazasında bizleri karşılayan moda direktörü Mr. Pinto önce Türk kadınlarına övgüler yağdırdı, sonra da değişen koleksiyonu anlattı. Ben de kendimi beyaz ve pastellerden oluşan muhteşem koleksiyonun içinde dolaşırken buldum bir anda.
Paris'te moda tuzaklarının sınırı yok. Aldıkça almak istiyorsunuz. O da mümkün olmuyor. Zaten Nina Ricci'nin 2002-2003 Sonbahar-Kış Koleksiyonu'nu da görünce modacıların ne kadar zeki olduklarını anladım. Çünkü yeni yılda konsept tamamiyle değişmiş. Anlayacağınız al-giy sonra da at gitsin çılgınlığı Paris'e damgasını vurmuş... Ama koleksiyon gerçekten de çok güzel.
|