Meclis'e gittik... Miting alanı gibiydi... Karamanlılar... Trabzonlular... Sivaslılar... Köylüler... Kentliler... Sanayiciler... İşçiler... İşsizler...
- Rifat başkan... Hayırdır?.. Meclis'te ne işiniz var?
Ankara'nın "bitişiğindeki" Ayaş ilçesinin Belediye Başkanı Rifat Mavioğlu dedi ki:
- Sahipsiz kaldık Yavuz Bey... Dert bin oldu, hangisinden başlayayım?
Rifat başkanın yanında Selman Tarım vardı.
Ayaş Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı.
- Selman Bey... Esnaf ne halde?
- Bittik... Tükendik.
Ayaş'ın Oltan Beldesi'nin Belediye Başkanı Ali Ada sesini yükseltti:
- Yaz Yavuz Bey yaz.
- Neyi yazalım?
- Önce sahipsizliğimizi yaz.
- Sonra?
- İki yıl önce on bin büyükbaş hayvanımız vardı... Şimdi sıfır... Onu yaz.
- Başka?
- Belde halkının yüzde sekseni icralık... Onu mutlaka yaz.
- Başka birşey kaldı mı?
- Yavuz Bey, ayıptır söylemesi, ilk defa belediye olarak halka veresiye kömür sattık... Parasını hasat zamanı alacağız.
- Neden veresiye?
- Adamın kömür alacak parası yok... Bebeleri soğuktan ölecek... Sen başkan olsan ne yaparsın?
Ayaş, DYP İlçe Başkanı Selman Uğur da oradaydı.
Selman Bey "esnaf."
"Üniversite mezunu."
"Lisan bilir."
Dedi ki:
- Yavuz Bey, Allah seni inandırsın, Bağ-Kur primini yatıramadım... Çocuklarım sağlık hizmetlerinden yararlanamıyor.