ABD Başkan Yardımcısı Cheney Orta Doğu ülkelerini kapsayan turunun son durağı olan Ankara'ya bugün geliyor.
Bu gezi, Saddam'ı hedef alan Washington yönetimine, "üstüne farz olan daha öncelikli görev"i, yani İsrail-Filistin çatışmasını durdurma sorumluluğunu hatırlattı.
Cheney Ankara'da, öteki ülkelerden aldığı izlenimi pekiştiren bir kararlılık görecek.
Amerikan Dışişleri Bakanı Powell "Irak'taki rejimin dünyayı tehdit ettiğini görmeleri konusunda ulusları bir araya getirmeye kararlıyız" dedi.
Ama İsrail-Filistin çatışmasında yaşanan facialar dünyanın vicdanını kanatırken hiç bir ülke Amerika'nın "Oraya bakma Saddam'a bak" zorlamasına boyun eğemez.
Nitekim İngiltere Başbakanı Blair bile kendi ordusunu ikna edemiyor.
Filistin'deki acılar ve aşağılamalar sona ermedikçe ABD, bölge ülkelerinin hatta dünyanın dikkatlerini Saddam'a çevirmesini sağlayamayacaktır.
11 Eylül'de doruk yapan nefret ve güvensizliği ortadan kaldırmak her şeyden daha önemlidir ve bunun yolu da Orta Doğu barışı için ABD'nin ağırlığını koymasıdır.
O yara kanamaya devam ettikçe ABD'nin Irak'ta uluslararası terörün başını ezme iddiası, bir savaşı haklı kılan tüm değerlerden yoksun kalacaktır.
Çatışmanın durdurulup Filistin davasının yoluna sokulması ise yepyeni ufuklar açacaktır. Saddam'ın asla görmek istemeyeceği şey de budur.
Çünkü öyle bir durumda, BM silâh gözlemcilerini ülkesine sokmayan Saddam'ın direnişi Arap dünyasının desteğini bile kaybedecektir. Ve Saddam, kapılarını BM'ye açmaya, çaresiz razı olacaktır.
Razı olmazsa da ezilmeyi hak edecektir.
Amerika'nın niyeti Irak'ta üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olabilir.
Ama şartlar önünü tıkıyor.
Akla ve beşeri vicdana bir süper güç bile sırtını dönemez!
Apo'nun dört yıl yakın korumalığını yapan terörist Ercan Ay, Kuzey Irak'ta Talabani'nin örgütüne teslim oldu.
Türk istihbaratına gönderilen ifade zaptına göre Ercan Ay, Apo'nun o 4 yıl boyunca Yunanistan, Almanya, İngiltere, Rusya, Kıbrıs Rum yönetimi, Ermenistan, Hollanda ve Belçika güvenlik ve istihbarat birimleri ile sürekli görüştüğüne tanık olduğunu söylüyor.
Bu bilgiler bizim için sürpriz değil.
Dost bildiğimiz ülkelerin teröre desteğini kanıtlayan belgeler dağ gibi yığılı.
Biz AB'nin PKK'yı terörist örgütler listesine almadığına kızıyor ama bir yandan da bu tavrın bir tür "suç ortaklığı psikozu"ndan kaynaklandığı gerçeğini dünyaya ilân etme hakkımızı kullanmıyoruz.
Takdir edilmediğine göre bu kirli çamaşırları sergileme zamanı gelmedi mi?.
Avrupa PKK'yı terör listesine almıyor, çünkü PKK'dan korkuyor. Bu kilidi kırmak için onlara daha büyük bir korku lâzım:
Bu ülkelerin terörle olan içli dışlı ilişkilerini açıklama müeyyidesini işletmeye mecbur kalacağımızı bildirmek ve uyarmak..
Böyle bir kararlılık, müeyyideyi işletmeden sorunu çözebilir.