Fizyoterapistlerin sesini duyun
Sabah Gazetesi'ne, 1984 yılında Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksek Okulu'ndan dört yıllık üniversite eğitimi sonucunda mezun olarak, üniversite lisans eğitimi ile fizyoterapist unvanını aldığımd hasta insanlara, felçlilere ve çalışma alanıma giren diğer engel gruplarında bulunan insanlara yardımcı olacağım için, onlara yeni beceriler kazandıracağım için ve daha bağımsız olmalarına katkıda bulunacağım için çok mutluydum. On sekiz yıllık mesleki yaşantım bu mutluluğu yaşamamı sağladı. Birlikte çalışmakta olduğumuz hekim grupların çoğunluğu hastalarındaki olumlu gelişmeleri gördükçe beni ve çalışmalarımı desteklediler, hastalarına fizyoterapinin ve rehabilitasyonun gerekliliğini ve bir fizyoterapistle çalışmaları gerektiğini anlattılar. Fakat bazı hekim grupları, hastalarla çalışmalar konusundaki gerekliliğimizi görmelerine ve bunları bilmelerine rağmen, 1928 yılında çıkarılmış bir yasada "fizyoterapist" adının geçmemesi nedeniyle bizleri, mesleğimizi yok saydılar. İçlerinden birçoğu yakınları hastalandığında ya da felç geçirdiğinde bize baş vurdular. Yine de bize karşı olmaktan geri kalmadılar.
Bu çelişki değil de nedir?. Biz fizyoterapistler meslek yasamızın çıkmasını isterken, hekimler bizim bu isteğimizin ardında hastalara teşhis koyma, reçete yazma gibi niyetlerimizin olduğunu iddia ettiler. Oysa biz hekim değil, fizyoterapistiz. Hekim olma gibi bir iddiamız ya da isteğimiz yok.
Bugüne kadar mesleğimizle ilgili görev hak, yetki ve düzenlemeye yönelik herhangi bir kanun ne yazık ki çıkartılamamıştır. Bu durum bizleri mağdur etmektedir. Maalesef, mesleğimizle ilgili yasal düzenleme olmaması nedeni ile, fiziksel tip ve rehabilitasyon uzmanları tarafından, hastalara yönelik uyguladığımız tedavi ve rehabilitasyon girişimlerimiz 1928 tarih ve 1219 sayılı Tababatı Suabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun gerekçesi ile engellenmek istenmektedir. Bilgileriniz malumu bu yasa, fizyoterapist yetiştiren üniversite bünyesindeki okulların ülkemizde açılmasından tam 33 yıl önce çıkmış bir yasadır. 74 yıldır herhangi bir düzenleme bu konuda yapılmamıştır. Bu yasanın, sizlerin çok değerli katkıları ile ıslahına ihtiyaç vardır.
Bizlerin talebi, fizyoterapistlik mesleğinin hak, görev ve yetkilerinin Avrupa Birliği'ne üye ülkeler ve tüm dünyadaki gibi olmasıdır. Bu sayede, açıldığından bugüne kadar devam eden ve son yıllarda giderek artan mağduriyetimizin sizlerin duyarlı ve özverili çalışmalarınızla giderileceğine inancımız sonsuzdur. Gereği için bilgilerinize saygılarımla arz ederim.
14.03.2002
Dr. Fzt. Gönül Kobal
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi
|