Roma'da puan için mucize gerek; mucize deyince aklıma Mondragon geliyor" demiştiniz. Tam tersi oldu. G.Saray belki de üç puanı alacaktı. Mondragon kendisinden beklenmeyecek kadar yanlış bir gol yiyerek mucizeyi Roma adına yarattı denilebilir. Kıyasladığında, rakibi oynatmamak, rakibin oyununu bozmak, oynamak ve gol atmaktan çok daha kolay. G.Saray bozmak için oynadı. Kolayı başardı. Roma zoru başaramadı. Olaya böyle bakmak lazım.

* Roma mı kötü oynadı; G.Saray mı rakibini bozdu?

Lucescu, Roma'yı analiz etmiş. Oyunu yavaşlatan, orta sahada topu ayağında tutabilecek teknik adamlara bol bol yer veren ve mümkün olduğunca yan ve geriye toplarla, ki bunlar göreceli olarak en risksiz paslardır, topun mümkün olduğu kadar G.Saray'da kalmasını sağlayan taktiği 60-70 dakika tuttu.

* Ama Roma'nın topla oynama oranı % 4 olarak açıklandı.

Oynamak isteyen, gol atmak isteyen takımın bu oranı daha yüksek olmalı. Roma, % 4'e son 20 dakikada, G.Saray oyunu tamamen teslim ettiği bölümde ulaştı. O ana kadar top hakimiyeti başa baştı.

* G.Saray, öne geçtiği maçları niye kazanamıyor?

G.Saray'ın beş maçı da berabere bitti. Dördünde öne geçtiği, hatta birinde 2-0 öne geçtiği halde... Dört maçında öne geçip hiçbirini kazanamıyorsan bir yanlış vardır. Bu yanlış, Lucescu. Maça başlarkenki takımına ve düşüncesine özellikle rakipten korkmadığı durumlarda saygıyla baktığım Lucescu, kenardan oyunu okuma yeteneğine sahip değil. Zaten bir maçtan sonra itiraf gibi açıklaması var: "Tabelada hoşuma giden bir skor vardı. Hiçbir oyuncum da 'Beni çıkar' demedi. O zaman niye değişiklik yapayım?" Şampiyonlar Ligi'nde kenarda duran bir adam böyle bir şey dedi mi, gülünç olur.

Lucescu'nun bu sezonki oyuna müdahelelerine bir bakın. Perez ile Capone'nin ikisi de 18'deyse, maça Perez ile başlıyor, 70. dakika gelirken Perez çıkıyor, Capone giriyor. Malatya'ya da böyle; Roma'ya da... Bir başka ezberi de, Ümit Karan'ı çıkarıp, o sırada aklınca uygun kimse onu sokmak.

Son 20 dakikada G.Saray kapandıkça kapandı. İlk devredeki oyun unutuldu. Capello üç taze adam alıp hızını ve temposunu arttırdı. Lucescu ezberlediği Perez-Capone değişikliği dışında hiçbir şey yapmadı. Daha korkuncu, Roma'nın sağından maç boyu gelen 12 gol akınının sebebini çözemedi. Cafu, burada vızır vızır işledi. Victoria'ya "Cafu'ya yakın oyna" dese Cafu ne bu kadar gol pası üretir, ne de o golü atardı.

Allah rızası için soruyorum: 11 kişiyle savunmaya çekilmişken, yerinde duran Radu mu oyuna alınır, yoksa koşan, kontratak yapan Arif ya da Serkan mı? Bir takım 4 maçta da öne geçip birini bile kazanamazsa teknik direktörün sorgulanması gerekmez mi? G.Saray, Roma'da bir puanı Lucescu ile değil, Lucescu'ya rağmen kazandı.

* Ve maç sonrası yaşananlar...

Bunlar Türkiye'de yaşansa, 16 saat dolmadan, G.Saray'ın Şampiyonlar Ligi'nden ihraç edildiği resmen açıklanmıştı. Hatta, Türk takımlarının kupalara katılması askıya alınmıştı. Şimdi suçu G.Saray'a atmak, Roma'yı kurtarmak için çareler aranıyor. Roma'da bir puan almanın keyfiyle sahayı güle oynaya terk eden G.Saraylılar'ın olayları çıkardığı tezini bile ortaya atabiliyorlar. Bu UEFA, Roma'yı kurtarır. Bunun için G.Saray'ı yakmak gerekiyorsa onu da yaparlar.

Burada itirazım Eser Özaltındere'ye.. Lima'yı kurtarmaya çalışıyor. Sarılıyor, dışarı alıyor, merdivenlerde arkadaşlarına teslim ediyor. Dönerken Capello saçına yapışıyor. Biri bel kündesiyle yere yıkıyor, bir polis de tekmeliyor. Soruyorum Eser'e... Sana ne kardeşim; Lima'yı kurtarmak sana mı kaldı? Bırak azgın boğa gibi saldırsın, dünya seyretsin, ne ceza alacaksa alsın. Sen kendi futbolcularının yanında dur.