Bir araştırma Türk'lerin depremi 6 ayda unuttuğunu söylüyor. Maalesef deprem kendini pek unutturmuyor. Tam unutmuşken sarsıyor ve kendini anımsatıyor. Sarsıntının derecesi önemli. Yürekler biraz sarsılıyor ama zihinler pek sarsılmıyor gibi!
Önce toplumun büyük bir kesimi "Zorunlu Deprem Sigortası" olarak adlandırılan uygulamadan şikayetçi oldu. Bir kesim "Aman ne olur olmaz!" deyip sigorta yaptırdı. Bir kesim beklemeyi tercih etti. Son Afyon depremiyle zorunluluğun ne anlama geldiği anlaşılınca sigortalamaya olan ilgi arttı.
SİGORTA NEYİ ÇÖZÜYOR?
Sigorta öncelikle fon olarak bir işlev görüyor. Ama durumu iyi olmayan ve yıkılmaya aday yapıların sigortalanmasının yararı kadar zararı da var!
Nasıl mı? Kendini evinde güvende hisseden ve diğer bir evinde kiracı olan çoğu ev sahibi "Sigortayı yaparım ve yıkılırsa parasını alırım" şeklinde bir düşünceyle hareket ediyor. Evin değerinin çok düşük bir oranına karşılık gelen durum tespit ve güçlendirme çalışmalarına katılmıyor. Örneğin 10 daireli bir evin, sağlamlık durum tespiti yaklaşık 750 milyon TL civarında tutuyor. Güçlendirme ise yaklaşık 5 milyar civarında bir maliyetle gerçekleşiyor. Yani dire başına yaklaşık 600 milyon TL düşüyor. Hadi fazla fazla söyleyelim ve 1 milyar diyelim. Bu parayı ödeyerek şu anda asgari tutarı en az 30 milyar olan bir daireyi kurtarma olasılığı çok yükseliyor.
Bir de kredi ve benzeri olanakların kullanıldığın düşünürsek 3 ila 5 yılda en fazla 1 aylık kirayla evi sağlamlaştırmak olanaklı.
HESAP ORTADA
Bizim halkımız bu hesabı yapamayacak kadar aciz mi? Şüphesiz değil ve çok daha iyisini biliyor.
Ama...
Zihinleri yeterince sarsıp düşünce alışkanlıklarını değiştirmek olanaklı değil.
Popülist siyasi yaklaşım ise doğrudan kendine yararı olmayacak böyle bir girişimi sıkışmadığı sürece elbette başlatmaz. Sigorta firmaları ne yapıyor? Onların sesleri niye çıkmıyor? Yoksa bu hesap onlarında mı hoşuna gidiyor?
Çözüm ise çok açık: Deprem sigortası yaptırılsa bile belli bir süre verilerek binaların sağlamlaştırılması istenmeli. Deprem olmadan biz kendimizi sarssak iyi olacak. Yoksa İstanbul'un kaybedeceğinin fazlasını kat kat fazlasıyla tüm Türkiye ödeyecek. Çok daha fakirleşeceğiz!