14 Mart'ta gelen hekim mektuplarına ayırdım bugün sütunumu...
Hekimler gerçekten dertli, çoğumuz gibi...
"Sn. meslektaşlarım.
Çığ gibi sorunlarımızın olduğu günümüzde buruk bir Tıp Bayramı öncesi gelin aşağıdaki sorulara açık yürekle cevap verelim:
- Hasta ile ilgilenmenin ön koşulunun genellikle muayenehaneye gelmek olduğunu inkar edebilir miyiz?
- Hastaneye yatabilmek için hastaların muayenehaneye yönlendirildiği olmuyor mu?
- Ülkemizin birçok resmi hastanesinde ameliyat için "bıçak hakkı" alındığı gerçek değil mi?
- Hastanede yatan hastalara dahi konsültasyona katılmayı reddeden hekimler yok mu?
- Hekimliği meslek etiği dışına çıkaran ve önceliği muayenehaneye veren meslektaşlarımız yok mu?
- Gene etik dışına çıkarak başka branşların hastalarına müdahale eden hekimler yok mu?
- Hattaf para karşılığı hasta sevk eden hekimler yok mu?
Sayın Türk Tabibler Birliği ve Tabip Odaları Yöneticileri:
- Sorunlarımızı yılda bir kere Tıp Bayramında dile getirmeyi yeterli görüyor musunuz?
- Ülkemizdeki hekimlerin yüzde kaçı Tabip Odaları üyesidir? Oran az ise bunda meslek odalarımızın hekimlerin gerçeklerinden uzak olması etken olabilir mi?
- Zorunlu hizmete, alternatif çözüm nedir?
- Koruyucu hekimlikten uzaklaşılmasına karşı çıkmayı düşünüyor musunuz?
- Kızamık-kızamıkçık-kabakulak ve hepatit aşılarının ücretsiz yapılması gerektiğini düşünüyor musunuz?
- Sağlık ocaklarının dahi ücretli iş yapması doğru mu?
Ve sayın Sağlık Bakanımız:
Kaynakların kıt olduğunu hepimiz biliyoruz. Ama lütfen pratisyen hekime ayda 500 milyon; uzman tabibe 650 milyon lira verdiğiniz günümüzde artık hekimler insanca yaşamıyor.
Etik kuralların, paradan üstün olduğuna inanıyorum ama hastaya hizmet etmeyi esas alan hekimlere "aciz, enayi" gözüyle bakılması da önlenmelidir.
Devletten alamadığınızı hastadan alın diyemezsiniz çünkü halk çok zor durumda. Böyle giderse, inanın yarın çok geç olacak.
Saygılarımla...
Dr. Can Temel"
"Merhaba!
Ben 26 yaşında, 1 buçuk yıllık mezun bir doktorum. Doğu Karadeniz'in küçük bir ilinin en büyük ilçesinde çalışıyorum. Zorunlu hizmet konusunda ben şunları düşünüyorum. Kura çekip çalışmaya başladıktan sonra anladım ki; ülkem tamamen fırsat eşitsizliklerinin ön planda olduğu, saygıdeğer bir büyüğü olanın en rahat en huzurlu yerde çalıştığı bir ülkeymiş.
Zorunlu hizmete karşı çıkanlara şunu söylemek isterdim: Biraz yüreği olan benim gibi buralara gelir çalışır. Bir eli balda, bir eli yağda çalışan meslektaşlarım biraz da bizim gibi buralarda yaşasınlar. Ve anlasınlar fırsat eşitsizliğinin ne olduğunu... Dr. Ahmet Bademli"
"Sayın Sarıer:
Zorunlu hizmete karşı çıkan hekim arkadaşın fikirlerine tamamen katılıyorum. Ülkemizde çok hızlı bir şekilde meslekte yeterlilik sınavlarının objektif olarak yapılması ve muayyen sürelerde yenilenmesi gerekiyor. Yeni mezun doktorlarımızın ciddi bilgi eksiklikleri ve eski mezunların ise bilgi güncelleme ihtiyaçları çok açık. Devletin bugünkü sağlık politikası, hastalar ölsün biçiminde bir doğal seleksiyon politikasıdır. Ancak AB'ye girmek için yırtınan Türkiye'nin, sağlık politikasını zorunlu hizmetle çözeceğini düşünmek kökten yanlış ve sakattır. Saygılarımla... Dr. Selçuk Yücel"