Herkes, özellikle de İstanbullular hayatlarında en az bir kere duymuştur: "Abi Haliç'in dibi altın doluymuş." Bu ve benzeri şayialara "Kent efsanesi" adı veriliyor. Şu günlerde bir de "Memleket efsanemiz" oldu: "Abi Türkiye'nin altı petrol dolu ama ABD çıkarmamıza izin vermiyor."
Önce şunu soralım: "Türkiye'nin altı petrol dolu ama ABD çıkarmamıza izin vermiyor" diyenler kimler? Bunlar millici, milliyetçi, devletçi tipler. Ancak aynı insanlar o çok sevdikleri Türkiye devletini küçümsüyorlar. Düşünsenize: Türkiye'de dev petrol rezervleri olacak... Ancak bizim devlet bu petrolün çıkarılmasına, ABD'nin baskısıyla izin vermeyecek.
Türk Petrolleri'ni... Onca petrol mühendisini... Bu konuda uzmanlaşmış akademisyenleri bir yana bırakın... Yahu Çanakkale'de yanan ormanları bile tartışan ve hükümete çözüm öneren Milli Güvenlik Kurulu böyle bir şeye izin verir mi?.. Doğru ya da yanlış, mantıklı ya da mantıksız; ülkeyi ilgilendiren her konuda çalışma yapan, raporlar hazırlayan, politikalar üreten Türk ordusu bu konuda kayıtsız kalır mı? Deli misiniz siz Allah aşkına? Mümkün mü böyle bir şey?
O halde şunu sormak gerek: Türkiye'nin altı petrol dolu, diyenler nasıl oldu da seslerini yükselttiler? Bu yaygara niçin kopuyor?
Ben burada iki önemli etki olduğunu düşünüyorum... Ve bunların ikisi de birbiriyle ilişkili:
1.Bu iddiayı öne sürenler şöyle düşünüyor: Yanı başımız petrol dolu. Irak'ta petrol var. Ama bizde yok. Böyle bir şey mümkün mü? Demek ki, bizim uzun yıllardır çalışmamıza, ülkeyi geliştirmek için çabalamamıza karşın, Türkiye'yi engellemek isteyen güçler var. Peki bu güç kim olabilir? Rusya olamaz, çünkü onun ekonomisi ayvayı yedi. O halde, tek süper güç olan ABD bizim büyümemizi engellemeye çalışıyor.
Ve dikkatinizi çekerim: Bu iddianın ortaya atılışı ile Avrupa Birliği'ne giriş tartışmaları aynı zamanda yapılıyor. Bugün ABD'yi suçlayanlar, yarın AB'yi suçlayacaklardır: "Türkiye'nin altı petrol dolu ama AB çıkarmamıza izin vermiyor..."
2.Şimdi daha önemli bir noktaya geldik. Türkiye'nin altı petrol dolu diyenler neyi arzuluyor? Görünen o ki bu kişiler petrol zengini Arap ülkelerinin hayalini kuruyorlar. Bol bol petrol çıkacak. Milyarlarca dolar gelirimiz olacak. Ve halk yan gelip yatacak. Ya hiç çalışmayacağız ya da pek az çalışmak yetecek. Petrol gürül gürül akacak, biz de buradan gelen paranın keyfini süreceğiz.
İşin komik bir yanı daha var: Bu iddiayı öne süren millici, milliyetçi ve de devletçi takım, aynı zamanda Özal'a ve onun mirasına karşı olanlar. Yani Özal'ın "köşeyi dönmek" tabirini ağızlarına dolayıp aşağılayanlar. Halbuki tam da kendileri köşeyi dönmek istiyor. Ve bu arzularını, "Aslında Türkiye'nin altı petrol dolu" diye ifade ediyor. Yani şöyle: "Petrol bir çıksa, rahata ereceğiz..." Türkiye'nin "aslında" bir petrol ülkesi olduğu iddiası bir hayal mahsulü. 200 milyar dolarlıkborcumuzu bir anda ödeyip düzlüğe çıkacağımıza ilişkin bir hayal. Halbuki yok böyle bir şey. Türkiye çeşitli doğal kaynaklar açısından zengin bir ülke. Ancak buna petrol dahil değil.
Ham hayallerle gün geçireceğimize kendi kendimize çelme takan bir ülke olmaktan çıkmaya çalışmak çok daha gerçekçi bir tavır olur.
Ve son cümle: Bütün bu söylediklerim dünya çapında oynayan petrol şirketlerinin Türkiye'ye ilişkin planları olmadığı, Türkiye'de cirit atmaya çalışmadıkları anlamına gelmiyor.
Çıkar ilişkilerinin yönlendirdiği bir dünyada yaşıyoruz. Ve bu dünyada ham hayallere yer yok. Gerçekçi olmalıyız. İşte bu kadar basit ve bu kadar zor bir durum...