Finansbank soyguncularını vuran güvenlik görevlisi Engin Bozkurt tutuklandı.
Bozkurt'un "Kastı aşan adam öldürme" suçundan tutuklandığı açıklandı. Bozkurt'un kastını aşıp aşmadığını bilmiyoruz. Bu karar yargılama aşamasında sorgulanacak.
Bu noktaya nasıl gelindiğini bir yana bırakıyorum ve şu soruları soruyorum:
"Canını dişini takarak soyguncularla boğuşan güvenlik görevlisi kaçacağından korkulduğu için mi tutuklandı? Apar topar tedavi gördüğü hastaneden alınarak cezaevine konmasının özel bir anlamı mı var? Tutuklanmadan yargılanamaz mıydı?"
HALK BIKTI
Olayın hukuki yanını bir an için unutalım. O süreç artık başladığı için şu aşamada bir şey söylemek doğru değil. Konunun bir başka boyutunu ele alalım. Toplumun bu konuda genel olarak sahip olduğu görüşlere bir göz atalım:
"Halk hırsızlardan bıkmış durumda ve polisin yeterince etkili olmadığından şikayetçi. Hatta polisin bu konuda hiçbir şey yapmadığını bile düşünüyor. Soyguncuların, yakalansalar bile çeşitli nedenlerle tutuklanmadığına ve gerçek cezaları almadığına inanıyor. Hem güvenlik güçlerine hem de yargı sürecine yeterince güven duymuyor."
Geçtiğimiz günlerde bir yakınımın cüzdanının çalınması nedeniyle bilgi verme amacıyla karakola gidişinde kendisine eşlik etmiştim. O anda karakola aynı civarda cüzdanını çaldıran üç kişi geldi. Hırsızlığın gerçekleştiği civarda esnafla yapılan konuşmalar çok sayıda kişinin hırsızlığa maruz kaldığını gösteriyordu. Polis ise sadece resmi olmayan bir deftere not almakla yetiniyor ve biz bir şey olursa sizi ararız diyordu. Ortada organize bir suç olduğu açıktı. Ama polis adeta yapacak bir şey yok gibi davranıyordu.
MİLYONLARCA MAĞDUR
Her gün yaşanan binlerce hırsızlık, gasp ve soygun amaçlı saldırı olayları nedeniyle evine ateş düşen o kadar çok insan var ki...
İşte bu insanlar güvenlik görevlisi Bozkurt'u görevini kahramanca yapan haksızlığa uğramış bir insan olarak görüyor. Bunun dışında hem güvenlik güçlerine ve hem de yargıya karşı daha da güvensiz hale geliyor. Sanıyorum bu nedenle olsa gerek İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir toplumun duygularını dile getirerek Bozkurt'a sahip çıktı. Umarım Finansbank ve başka insanlar da sahip çıkacaktır.
Toplum bir şekilde adaletin sağlanmasını istiyor. Bazı çevrelerin entelektüel kaygılarla toplumun istediği adaleti görmezlikten gelme eğiliminde olduğu görülüyor.
Şunu açıkça görmekte yarar var: İnsanlar hırsızlık, gasp ve şiddetten bunalmış durumda.
CHARLES BRONSON ADALETİ
Bu noktada aklıma Charles Bronson adaleti geliyor.
1980'li yıllarda ABD toplumu aynı duygularla yaşarken filminde tecavüze uğrayıp öldürülen eşi ve kızının intikamını kendisi almaya çalışan bir kişiliği canlandıran Charles Bronson bu tiplemesiyle sosyoloji kitaplarına girmişti. Filmde şehirdeki suç oranları düşmüş ve serserileri öldüren acımasız bir katilin varlığı şehre sükunet getirmişti.
Sonraları pek çok taklidi çekilen söz konusu film toplumun kendi adaletini kendisinin sağlaması konusunda ince mesajlar içeriyordu. Kısaca "Adaletin yerine getirmediği görevi kendin getir!" olarak nitelendirilebilecek bu adalet görüşü hala akıllarda.
Kim böyle bir adaleti ister? Elbette hiçbirimiz istemeyiz. Bunu güvenlik güçlerinden ve yargıdan bekleriz.
Şimdi akıllardaki soruyu soruyorum: Bundan sonra hangi güvenlik görevlisi hapse gitmeyi göze alıp da soyguncuların karşısında durur?
Güvenlik görevlisine de güvenmezsek kime güveneceğiz!
Adalet hepimiz için. Aynı zaman da Bozkurt için de.