Lig sıralamasında, bulundukları yerden dolayı, 'tef' kadar gergindi Denizlisporlular... Gereksiz tartışmaların, ufak-tefek didişmelerin dayanağı sanırım buydu.
Gördü ki pabuç pahalı!. Sağ gözün, sol göze faydası da yok, tek çıkışı, alacağı üç puan olacaktı.
Diri başladılar oyuna. Daha ilk dakikalarda, Bülent'in 30 metrelik pası var, İlyas'la buluşan... Çakmasıyla direkten dönmesi, inanın aynı anda oldu.
Göztepe'de bu anlarda, bir telâş bir telâş... Sarı-kırmızılı takım orta alanda arzuladığı pas sayısına bir türlü ulaşamadı. Korhan ve Tayfun yoktular. Cumhur'un farkına ilk yarının sonlarına doğru varabildim.
Horozlar, Ali Tandoğan ve Timuçin'le kanatlarda 'transit' seferlere girişti. Taşıyıp da ortaladıkları toplar, "Göztepe'nin canını yakacak!" derken, Coulibaly, golü yapıştırmaz mı? Yumruğu kısa düştü ama ilk şutta o kadar yakın mesafeden topu çelen Bora'yı kutlamalıyım.
Göztepe ikinci yarının başında vites yükseltti... Nitekim Mehmet, arka direkte bekleyen M.Özkan'ın tam kafasına isabet ettirdi. Kaleci Süleyman'ın o gole yapacağı birşey olamazdı.
Rıza Hoca'nın tercihidir elbet... Oyunun başında yanında oturttuğu, futbolculuğu tartışılmaz 'Muzaffer' komutanı var, Denizlispor'un! Görev aldığında farkını izledik. Girer girmez Veysel kardeşine attırdığı galibiyet golü de, bizim haklılığımızın bir kanıtı oluyor, değil mi?
Bu galibiyet, azıcık da olsa soluk aldıracak Denizlispor'a... Çok sevindiğimi bildireyim. Geçen hafta izlediğim harika oyunundan sonra Göztepe içinse bir şey diyemeyeceğim. Karmaşık duygular içindeyim!