İki büyük hastalığımız var..
Kendimize güvenmemek.. Geleceği düşünmemek, günü geçiştirmeye, idare etmeyefçalışmak..
Ekonomiye bakın.. Politikaya bakın.. Toplumsal alana bakın, hiçbir zaman cesaretli kararlar alamadık..
Hep yaşadığımız günü düşündük..
Ekonomi tıkanmıştı.. Devlet iflas noktasına gelmişti..
Kimse değişime imza atmaya cesaret edemedi..
Kurtarırım derken ya daha da batırırsam korkusu 'günü geçiştirme' politikasını neredeyse meşrulaştırdı..
Ama korkunun ecele faydası yoktu..
19 Şubat günü beklenmedik bir gelişme, her şeyi altüst etti..
Günü geçiştirme, idare etme politikası iflas etti..
Sonuç ortada..
Sadece ekonomide mi.. Politikada da aynı değil mi?..
Yasalar toplumun gerisinde kalmıştı.. Türkiye'nin açılım yapması gerekiyordu.. Ama iktidarafgelen bütün partiler ya oy kaygısıyla ya da politikanın kaygan zeminine basma endişesiyle sessiz kaldılar..
Gözlerini kapadılar..
Bu tutumlarının özünde biraz cesaretsizlik, biraz korkaklık, bol miktarda kendine güvensizlik vardı..
Korkaklık, cesaretsizlik, güvensizlik mikrobu günü idare etme hastalığını kronikleştirdi..
Günü kurtaralım derken sorunlar öyle büyüdü ki, şimdi Ankara, hangi birine el atsam, hangi birini düzeltsem diye kıvranıyor..
Maçın bitmesine de az bir süre kaldı..
Telaş anaforu tartışmaları şiddetlendiriyor.. Aklıselimi arka plana itiyor.. Yasaları düzeltme çalışmalarını üstünkörü hale getiriyor..
Çünkü zaman daralıyor..
Peki bütün bunlar sadece ekonomide, sadece politikada mı oluyor?..
Hayır..
Sporda da var.. Futbolda da var..
Cesaretsizliğin, korkaklığın, kendine güvensizliğin getirdiği; spor deyimiyle, maçı idare etme hastalığı burada da var..
Örnek mi?..
İşte Beşiktaş..
Türkiye'nin en iyi futbol oynayan takımı olduğuna kendi inanmadı..
Çünkü, Türkiye'yi kanser gibi saran güvensizlik hastalığına o da tutulmuştu..
Korkaktı..
Rakibinden korktu.. Galatasaray adından ürktü..
Ama düşünmedi.. Eğer karşı taraftan korkarsan, karşı taraf senin rakibin olmaz ki..
Rakip olabilmen için eşit olduğunu bilmen gerekir..
İşte korkaklık ve güvensizlik virüsü Beşiktaş'ta da durumu idare etme düşüncesini canlandırdı..
Teknik Direktör Daum da bu hastalığa yakalanmıştı..
Nasıl 19 Şubat'ta ekonomi gol yediyse..
Nasıl 19 Mart'ta siyaset gol yiyecekse..
Beşiktaş da maçın bitimine 22 dakika kala golü yedi..
Bu kaçınılmazdı..
Çünkü futbolda korkaklığa yer yoktu..
Ekonomide, siyasette 'durumu idare etme' politikası nasıl iflas ettiyse..
Bu politikayı uygulayanlar nasıl kaybettiyse..
Cumartesi günü gördük.. Bu politikayı spora taşıyanlar da aynı nedenle kaybetti..