Bu topraklarda henüz "açık toplumu" yaratamadığımız için neyi niçin tartıştığımızı bilemiyoruz.
Org. Tuncer Kılınç'ın, "AB'ye karşılık Rusya ve İran ittifakı" teklifi üzerine "haklı olarak" kıyamet koptu.
Paşa, bu görüşleri niye söyledi o da belli değil...
Kişisel görüş mü, genel bir eğilim mi, resmi mi, yoksa Paşa'nın "sivil görüşü" mü?
Fakat özellikle siyasetçiler gırtlak gırtlağa girdi.
Gazeteciler de atladı balıklama...
Gazeteci yazara kızamazsınız, işi bu!
Hem birbirinden ilginç senaryolar, komplo kurguları ve öneriler de eğlenceli oluyor.
Ben bu tartışmanın içine bilerek dalmadım.
Birkaç gün bekledim ki, toz duman yatışsın biraz.
"Avrupa vizyonu"nun müzmin savunucusuyum zaten, medeniyete inanmışım, Atatürk'ün perspektiflerini hazmetmişim.
AB'li olsak da olmasak da, Türkiye'nin kurtuluşunun "Avrupalılaşmaktan" geçtiğini zaten yılardır yazıyor, söylüyorum.
Yalnız Türkiye'nin değil, paçayı kurtaramamış bütün ülkelerin çıkışı, "Avrupalılaşmak"tan geçiyor.
Anlamayanlar veya anlamak istemeyenler olabilir.
Avrupalılaşmak demek, ekonomide çağdaş yaşam biçimi, hukukta kişi hak ve özgürlükleri, siyasette ise demokrasi demektir.
Almanlaşmak yahut Fransızlaşmak demek değildir...
Türkiye'nin "Avrupalılaşma" vizyonunu bugün AB bile kabul etmeyebilir ve bize bir sürü kalleşlik yapabilir, farzedelim ki yapıyor...
Ama bu bizim vizyonumuzu değiştirmez.
Türkiye öyle istiyorsa, bağırta bağırta Avrupalı olur!
Olmalıdır da!
İki büyük akım varmış gibi sürdürülen tartışmayı sevmeyişimin nedeni bu!
Sanki başka bir yol varmış yahut olabilirmiş gibi yazıyor, konuşuyorlar.
Avrupalılaşma konusunda kuşkuları yahut art niyetleri olan "mürteciler", Kılınç Paşa'nın sözlerine mal bulmuş mağribi gibi sarıldılar.
Vizyonda "hep Batı'yı gösteriyorsunuz ama bakın Doğu da olabilirmiş" demeye getiriyorlar.
Bu görüşlerin ciddiye alınacak tarafı yok!
Avrupalılaşma vizyonundan başka bir görüşe prim vermenin, savunmaya kalkmanın veya tereddüde düşmenin Türkiye'nin felaketi olacağı bence açıktır.
Yalnız "referandum" diyenleri de anlamakta güçlük çekiyorum.
Yahu 200 yıldır batılılaşmaya uğraşıyoruz, bir sürü yol da almışız, ne referandumu, senin aklın neredeydi hemşerim, diye adama gülmezler mi?
Sonra, siz, halkın ne diyeceğinden emin misiniz?
Daha doğrusu halka ne dedirtileceğinden!
Hatta dürüstçe şunu söylemeliyim, halkımız da kızarsa kızsın:
Türkiye için, Avrupalılaşma vizyonu halka sorulmayacak önemde bir stratejidir.
Büyük tarihi kararlar hep halka sorarak verilmedi.
Aksi halde tarihe "yön veren beyinlerin" hiçbir değeri kalmazdı.
Tartışma da zaten yanlış ve verimsiz sürüyor.
Biz AB yönelimini kaybetmeksizin, Rusya ve İran ile ülkenin yüksek çıkarlarına hizmet eden kapsamlı ittifaklar arayamaz mıyız, yasak mı?
Ya benim kafam iyice kalınlaştı...
Ya da Türkiye acayip entel oldu, yetişemiyoruz!