|
|
Bu evlilik yürümez!
Seçimin zamanında yani 2004'ün Nisan'ında yapılacağını söyleyenlere nasıl inanalım? Hükümette hergün ipler geriliyor, ANAP ile MHP sürekli düello ediyor... Ve iki tarafı sulh etmek için haftada en az bir kez liderler zirvesi düzenleniyor...
Bu böyle daha ne kadar gider?
Dostluğum olan DSP'li, ANAP'lı, MHP'li milletvekillerine her karşılaşmamda soruyorum; "Erken seçim ihtimali var mı?"
Hepsinden aldığım cevap aynı:
"Bir erken seçim 3 partinin de intiharı demektir... Barajı geçmemiz bile şüpheli!"
Peki ne olacak?
Cevaplar yine aynı:
"2004 Nisan ayına kadar dayanılacak!..."
Yani; ülkenin bozulan dengeleri yerine oturtulacak... Krizin neden olduğu yıkıntıların molozları kaldırılacak... Derviş'in direnmesi, IMF'nin sopa göstermesine aldırılmayacak, son 6 aylık dönemde kamu çalışanlarına yüklüce zam yapılacak...
Kısacası; halka mavi boncuk dağıtıldıktan sonra sandık ortaya konulacak...
***
Bütün bunlara inanmak mümkün mü?
Bence hayır!
İktidarın ateşten gömleğini giymeden önce Apo'nun asılmasından, türbana kadar birçok konuda halka sözler veren ama hiçbirini yerine getiremeyen MHP eridiğinin farkında değil mi? İktidar ortaklığı devam ettiği sürece bu erimenin devam edeceğini Devlet Bahçeli de, kurmayları da bilmiyor mu? Bu erime MHP'nin yaptırdığı kamuoyu yoklamalarında görülmüyor mu?
Gelelim ANAP'a... Kamuoyuna deklare ettiği birçok şeyi yapamamanın sıkıntısını yaşamıyor mu? Parti, Özal'dan bugüne sürdürdüğü liberal çizgisini zaman zaman yok sayıp devletçi bazı kararların altına imza atmıyor mu? Kendi çizgisine ters gelen icraatları koalisyonun uyumu için savunmak zorunda kalmıyor mu?
Ya DSP?
Onun durumu farklı mı? Ecevit daha ne kadar arabuluculuk edecek? Daha ne kadar süre bu koalisyonun yürümesi için ödün verecek? Daha ne kadar süre yıllardır bekledikten sonra gerçekleştirme aşamasına geldiği köy-kentlerin yerden yere vurulmasını seyredecek? Kimse bilmiyor... Hatta tahmin bile edemiyor...
***
SON SÖZ: Mantığım erken seçimin gündemde olduğunu söylüyor... Ne zaman mı? Ya bu yılın sonbaharında, ya da önümüzdeki yılın ilkbaharında...
Başkan'ın ağaçları!
Gecekonduları perdelemek için 1.4 trilyon lira harcayıp TEM'in ve E-5'in kenarlarına ağaç diktiren Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna'yı eleştirdim ya; Basın Danışmanlığı'ndan anında açıklama geldi...
Neymiş; peyzaj düzenlemesi yapılıyormuş.... Otoyollarda mikro klima (her ne demekse) oluşturulacakmış... Hatta bu sayede (Güldürmeyin adamı) yollarda buzlanma olmayacakmış... Dikilen fidanlar büyüyüp ağaç olduktan sonra araçlar yavaş seyredecekmiş ve böylece kaza riski azalacakmış...
Yapma Başkan! İstanbullular'ı enayi yerine koyma! Veya çevrendeki çıkarcılara, cukkacılara, yandaşlarına para aktaranlara alet olma... İstanbul'un sorunları mı bitti ki, sıra otoyolların kenarlarını ağaçlandırmaya geldi? Sahil Yolu'nun Şaşkınbakkal mevkiindeki rekreasyon alanının üzerine moloz döktürenlerin Genel Müdür olduğu yerde senin yapacağın fazla birşey yok...
Fıkra
Kim deli?
Delinin biri, akıl hastanesinin bahçesinde el arabasını ters çevirmiş sürükleyip duruyordu. Bu durum, ziyaretçiyi meraklandırdı. Doktor da anlattı:
- Umutsuz hasta. Bıraktık peşini...
Ama ziyaretçi sabretti. Fırsat kolladı. Deliye sordu:
- El arabasını neden doğru sürmüyorsun?
Deli de onun kulağına fısıldadı:
- Deli miyim ben? Doğru sürersem, içine taş dolduruyorlar.
34 A 5680
Eğer heyecanınızı kaybederseniz mesleğinizi yapamazsınız... Tıpkı Vali Konağı Caddesi'nde görev yapan 34 A 5680 plakalı trafik aracındaki trafik polisleri gibi... Trafik düğümlenmişken, aracın içinde sohbet edip, "bana ne" diyen Hasan Özdemir'in polisleri gibi...
Halkın Sütunu
Adalet mi?
Çalışanlar arasındaki mağduriyetin giderilmesi için yapılan zamdan biz araştırma görevlileri ve yardımcı doçentler yararlanamayacağız... Yapılan tam bir Ecevitvari beceriksizlik örneği... Daha önce de masum bir kızı kurtarmak uğruna düzenlenen aftan neredeyse bir tek o kız ve annesi yararlanamamıştı. Eğer üniversitelerimiz profesör ve yardımcı hocalar ile çalışabiliyorsa bizlere neden maaş öderler? Cem Gazioğlu
Sifonu Çek
28 Şubat'ın üzerinden 5 yıl geçti. Bu süre zarfında Türkiye'de iki deprem, iki de büyük çapta ekonomik kriz yaşandı. (Nazlı Ilıcak)
Kırmızı Kart
Partisindeki dinozorları görmezden gelip, "Biz sıfır kilometre partiyiz" yalanını söyleyebilen Tayyip Erdoğan'a...
ALKIŞ
Koalisyonu oluşturan partilerin liderleri veya bakanlar arasında çıkan her anlaşmazlığı çözümleyen Başbakan Yardımcısı
Hüsamettin Özkan'a..
YUH!
Depremde bazı bölümleri çöken Bolu tünelini bu güne kadar kaderine terkeden Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'na...
Doğru söz
Gerçek dostlar, iyi günlerinizde davet edilince sizi ziyaret ederler, kara günlerinizde ise davetsiz gelirler...
Hay ağzını öpeyim!
Son ekonomik krizlerin sorumlusu olarak birkaç kişi veya grubu göstermek kolaycılıktır. Ekonomik bunalımın gerçek sorumlusu hepimiziz... (TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu)
|
|
|
|