kapat
24.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
Limasollu
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Şevket Ağa ne diyor?

Isparta'da Şevket Demirel'e "Şevket Bey" diyen yok.

"Sayın Demirel" diyen de yok.

Herkes "ağa" diyor.

"Ağa" aşağı, "ağa" yukarı.

Biz de mecburen, "Isparta'nın usulüne" uyduk:

- Ağa... Demirel ailesi nasıl?.. Ne yapıyor?

- Eyi... Her zamanki gibi... Vatandaş nasıl yaşıyorsa, bizim aile de öyle yaşayıp, gidiyor.

- Oğlunuz Murat Demirel'den ne haber?

- Davalarla uğraşıyor... Hürriyetini kazanmaya çalışıyor.

- Ya gelin Hanım?

- Evinde oturuyor... Kocasının tahliye olmasını bekliyor.

- Gelin hanım ile sizin ailenin ilişkisi?

- Normal.

İLHAN KESİCİ
- Ağa... Damat Bey ne yapıyor?.. İlhan Kesici?

- Memleketi analiz etmeye devam ediyor.

- Analizi fazla uzamadı mı?

- Hangi anda, hangi aşamada ve hangi noktada politikaya atılacaklarını hesabediyorlar.

- Ağa... "Hesabediyorlar" dediniz... "Çoğul ifade" kullandınız... Neden?

- İlhan yalnız başına değil ki... Onlar bir kadro.

- Kimler var, sordunuz mu?

- Sordum.

- Ne dedi?

- Dedi ki... Halk bizi tanıyor... Şu anda bir kadro açıklamıyoruz... Açıklarsak, ekibimize zarar gelir... Kadromuz her ay büyüyor... İşte, İlhan böyle diyor.

DETAYLAR
- Diyelim ki İlhan Kesici ve arkadaşları "tamam" dediler... Yeni bir siyasi oluşum için düğmeye bastılar... Demirel ailesinin tavrı ne olur?

- Hayırlı uğurlu olsun denilir... Başarılar dilenir.

- Aile bir destek mesajı falan yayınlar mı?.. Aile, omuz verir mi?

- Böyle bir destek bildirisi yayınlanması ile ilgili ayrıntıyı kendi aramızda hiç konuşmadık... Yani şu ana kadar böyle detaylara girilmedi.

SÜLEYMAN DEMİREL
- Ağa... Sayın Süleyman Demirel ile en son ne zaman görüştünüz?

- Ağamla mı?.. Her zaman.

Ispartalı nasıl Şevket Bey'e "ağa" diyorsa...

Şevket Bey de, ağabeyi Süleyman Demirel'e "ağa" diyor:

- Ağamla görüşmenin zamanı mı olur?.. Her daim görüşürüz.

- Görüştüğünüzde, neler konuşuyorsunuz?

- Herşeyi.

- Ya siyaseti?

- Ağamla herşeyi konuşuruz.

- Siyaset için ne diyor?

- Fazla şey söylemiyor... Bu mevzuda ağzı çok sıkı... İki üç lafı zor alıyorum.

- O iki üç laf nedir?

- Siyasete dönüp dönmeyeceğini sordum... Sıkıştırdım... Ne zaman döneceğinin kararını kendisinin vereceğini söylüyor... Dönmeyecekse... Kararı yine kendi kendine alacakmış... Bu konuda kimseyle, hiçbir şey konuşmuyor.

Gül Sofrası'nda politika
Isparta'da, "Gül Sofrası"nda, ocakbaşına oturduk. Amacımız "Ispartalılar" ile sohbet etmek.

Ama "usta" dedi ki:

- Önce yemek yiyeceksiniz.

Yemek, Isparta'nın "yerel yemekleri."

Örneğin:

"Etsuyu ile yapılmış, içinde kıyılmış et bulunan, nohutlu, pirinç pilavı."

Örneğin:

"Isparta köftesi."

Ve daha "pek çok çeşit."

***
- Ey Ispartalılar... Durumunuz nedir?.. Isparta halkı ne yiyor, ne içiyor?

Atilla Süldür yanıt verdi:

- Yavuz Bey, Ispartalı maişet derdinde.

- Yani geçim sorunu... Öyle mi?

Ömer Çivril:

- Evet... Geçim derdi... Ispartalı, istikbale güvenle bakacağı günleri bekliyor.

Yine "yani" dedik:

- Güven sorunu mu?

Yanıt, Demokrat Gazetesi'nin sahibi Hasan Sözer'den geldi:

- Evet... Güven meselesi... Bu sadece Isparta'nın meselesi değil... Tüm Türkiye'nin meselesi.

***
Ispartalı "muhafazakâr."

Kazancı, sınırlı.

Ama harcaması da sınırlı.

"Gece hayatı" yok.

"İçkisi... Kumarı" yok.

Bir yiyor, "bin defa Allah'a şükrediyor."

Fakat...

Kriz, herkesi korkutmuş.

Dedik ki:

- Korkmanız için bir sebep yok... Kriz aşılıyor... İşler düzeliyor.

"Yan masadan biri" laf attı:

- Yavuz Bey, zor.

"Bir başka masadan biri" lafa karıştı:

- Ayar bozuldu... Ayar.

***
"Ayar" neden bozuldu?

Ve "ne zaman" bozuldu?

Biz "bu soruyu" sorunca...

ANAP Antalya Milletvekili İbrahim Gürdal "dinleyin beyler" dedi.

Gül Sofrası'nda herkes, Gürdal'ı dinledi:

- Ne zaman ki, biz Meclis olarak, kendi içimizden bir Cumhurbaşkanı çıkaramadık... Ve ne zaman ki biz, ekonomiyi düze çıkarmak için Amerika'dan bakan getirmek zorunda kaldık... İşte o andan itibaren Türkiye'nin ayarı bozuldu.

"Ocakbaşındakilerin... Lokantadakilerin" ortak tepkisi:

- İbrahim Bey doğru deyo!

***
- Sayın Şevket Demirel... Siyasetin ayarı ne zaman düzelir?

Herkes dedi ki:

- Yavuz Bey... Doğru adrese sordun... Bizim burada bu işi, en iyi, Ağa bilir.

"Şevket Ağa" yanıt verdi:

- Siyaset çok kaygan bir zeminde... Çok değişken faktörler var... Gidilecek ilk seçimde, sandığın vereceği sonuçlar belli olmadan, siyasetin ayarı hakkında bir şey söylemek mümkün değil.

***
Bu sırada eski milletvekili Mustafa Çobaner, bize döndü:

- Yavuz Bey, Türkiye'yi kim yönetiyor?

Biz "bir şey" söylemedik.

Fakat yanıt, yıllarını Ticaret Odası'na veren Ömer Çivril'den geldi:

- Bürokrasi.

***
Yarın seçim olsa...

Isparta "kime" oy verir?

Şevket ağa...

Siz Adalet Partisi'nin İl Başkanı idiniz.

Sayın İbrahim Gürdal.

Siz Isparta'da DYP'nin İl Başkanı idiniz... Ve bugün Antalya, ANAP Milletvekilisiniz.

Ve lokantadaki Ispartalılar.

Yarın seçim olsa...

"Kime" oy vereceksiniz?

Biz "bu soruyu" sorunca...

"Gül Sofrası"nda soğuk bir hava esti.

***
Şevket Demirel:

- Millet tabii ki kendisini kurtaracak sistem ve ekiplere alaka gösterecektir.

"Ağa" dedik:

- Lütfen daha açık bir yanıt.

- Ağa'nın yanıtı:

- Bilemiyorum.

- Ya siz ne diyorsunuz Sayın İbrahim Gürdal?

- Bu ülkeyi yine bu memleketin bir evladı düze çıkaracaktır.

Bu defa da "İbrahim Bey" dedik:

- Lütfen daha açık bir yanıt.

Gürdal dayanamadı.

Ve patladı:

- DYP'nin kurucusuyum... ANAP Millet-vekiliyim... Ve yarın seçim olsa... Maalesef, benim de oy vereceğim bir parti yok.

***
İbrahim Gürdal'ın yanıtı "çok sert."

Ama bu yanıt neredeyse "ayakta alkışlanacaktı."

TESADÜFEN
Ankara'dan Antalya'ya gelirken... Isparta'da bir "tabela" dikkatimizi çekti:

"Gül Sofrası... Ocakbaşı. Isparta Yemekleri."

Durduk. "Gül Sofrası"na girdik.

Daha kapıdan adımımızı atmamızla birlikte...

Antalya Milletvekili, eski Turizm Bakanı İbrahim Gürdal ile eşi Arzu Hanım'ı gördük.

"Merhaba... Ne tesadüf... Nasılsınız" derken...

Kapı açıldı.

Lokantaya eski Isparta Milletvekili Mustafa Çobaner girdi.

Yine kapı açıldı.

Ticaret Odası'nda başkanlık yapmış olan Ömer Çivril ile Atilla Sürdür girdiler.

Kapı bir daha açıldı.

Demokrat Gazetesi'nin sahibi Hasan Sözer girdi.

Tekrar kapı açıldı.

Sayın Nazmiye Demirel'in yeğeni Mesut Şener girdi.

Ve yeniden kapı açıldı.

Süleyman Bey'in kardeşi Şevket Demirel girdi.

Lokantanın müşterilerinden bir bey yanımıza yaklaştı:

- Yavuz Bey, lokantaya ayağınızı sürüyerek girdiniz galiba... Maşallah... Sizde iyi ayak varmış.

Sonra da...

"Kartını" uzattı:

- İstanbul'da işyerim var... Beklerim... Yine ayağınızı sürükleyerek gelirseniz, benim de işlerim açılır.

***
"Tesadüfen" bir lokantaya girdik.

Tesadüfen "bu kadroyla" karşılaştık.

Ve "bu yazıyı" yazdık.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır