Cömertliğiyle meşhur Hâtem-i Ta”'ye sormuşlar: "Kendinden daha cömertini hiç gördün mü?"
Şu cevabı vermiş Hâtem-i Ta”:
"Evet gördüm.
Bir gün yetim bir çocuğun evine gitmiştim. On beş koyunu vardı. Birisini kesti, pişirdi, getirip önüme koydu. Yedim. Bir parçası çok hoşuma gitti. Bunu çocuğa da söyledim.
Çocuk dışarı çıktı, geldi, elinde o parça. Defalarca gitti geldi, aynı parçayı önüme koydu. Meğerse koyunları birer birer kesmiş, benim hoşuma giden taraflarını pişirmiş, bana getirmiş.
O sırada ben bu durumu bilmiyordum. Gitmek için kalktım, dışarı çıktım. Ve gördüm ki bahçede çok fazla kan var. Bu durum dikkatimi çekince çocuğa sordum.
Sıkılarak, bütün koyunlarını kestiğini söyledi. Ben de bu hareketini doğru bulmadığımı açıkça söyledim.
O zaman şöyle dedi:
Sizin hoşunuza giden ve bende bulunan bir şeyi sizden nasıl esirgerim? Nasıl olur da hasislik ederim? Kendimde bulunan bir şeyi kıskanmak, başkasından esirgemek çok çirkin bir huydur."
Hikâyesi bitince Hâtem'e sordular: "Peki karşılık olarak sen verdin?"
Hâtem-i Ta”, "300 baş kızıl tüylü deve ile 500 koyun verdim" dedi.
Yanındakiler "Demek ki sen ondan daha cömert çıktın" dediler.
Hâtem şu cevabı verdi, tartışmayı bitirdi: "Yanlış düşünüyorsunuz. O, nesi varsa bana verdi. Ben ise birçok varlığımın sadece bir kısmını, az bir kısmını verebildim."