
Az daha bırakıyordum
"Samsun'dayken Almanya'ya geri dönecektim. Son anda vazgeçtim." "Kimseye güvenmem. Beni kullanmak mı istiyorlar, önce kontrol ederim."
Beş senedir Türkiye'desin, burada ünlendin, sevilen bir futbolcu oldun. Mutlu musun peki?
Ailem de üç sene önce, 1999'da kesin dönüş yaptı. Onlar Eskişehir'de, memlekette. Bizden başka hiç akrabamız, tanıdığımız yoktu yaşadığımız yerde ve bu çok yalnız hissettirdi onları. Sadece ablam Almanya'da bizden sonra kaldı ama o da artık dönmek istiyor. İki haftadır burada benim yanımda misafir ve İstanbul'da yaşamak istediğini anladı. İş bulmak istiyor şimdi burada. Ama ben ne kadar burada yaşasam da çok sık Almanya'ya gidiyorum. 18 yaşında, okulu bitirmeme bir hafta kala okuldan ayrılıp Türkiye'ye geldim futbol yüzünden.
* Ne okuyordun ?
Ekonomi. Matematiğim çok iyiydi. Lisede bölüm seçiliyor orada, 12. sınıf üniversite ile lise arasında bir sınıf. Devam etseydim, ekonomi okuyacaktım.
* Şimdi ne düşünüyorsun, ekonomiyi mi tercih ederdin, yoksa futbolu mu?
Hayır, ekonomi okumazdım. Daha yaratıcı bir alanda okumak isterdim, moda okurdum. Çizimim de iyidir.
* Peki, futbol nasıl girdi hayatına?
Almanya'da bütün çocuklar beş-altı yaşında futbola başlar. Beni de babam okula yazdırmış. Çok iyi oynuyordum, seviyordum da. Ama dokuz yaşında Türkiye'ye döndük. Burada okumaya devam ettim ama Almanya'daki gibi bir eğitimle futbol oynayamadım.
* Tuttuğun takım var mıydı o sıralar?
İnanmayacaksınız ama Beşiktaş. Sonra tekrar Almanya'ya dönünce futbola tekrar başladım. 14 yaşındaydım. Köy takımında başladım, bir sene sonra şehir takımına transfer oldum. Babamın desteği ve kendi gayretimle açığı kapadım. Başta biraz zorlandım çünkü.
* Babanla iyi anlaşır mıydın?
Babam aslında katı kuralları olan, disiplinli, sert biri. Ama o sert görünüşünün altında çok yumuşak kalplidir. Duygularını dışarı yansıtamıyor. Babam iş olarak tornacılık yapardı, annem de terziydi. İyi bir ailedir bizimki. En çok ablamla anlaşırım. Bütün sırlarımı bilen tek kişi o. Çünkü ben de duygularımı hiç belli etmem, söyleyemem.
İZİN GÜNLERİNDE BİLE İDMAN YAPARIM
* İçine kapanık bir çocuk muydun? Kendi hayâlleri olan, sessiz bir çocuk...
Kendi hayâllerim vardı. Pek konuşmazdım evdekilerle. Genelde arkadaşlarımla paylaşırdım düşüncelerimi. Şimdi de değişmedi bu. Düşüncelerimi dışarıya yansıtmam, kendimle paylaşırım. Dışarıya kapalıyım. Futbol hayatımda duygularımı gösterebiliyorum aslında, ama özel hayatımda hiç yapamıyorum.
* "Ailem orada kendini yalnız hissetti" dedin, biraz önce... Sen o kadar güçlü arkadaşlıklar mı kurdun, hâlâ Almanya'dan kopamıyorsun?
Aslında hayır. 15 yaşında geri gittiğimizde iki Türk arkadaşım vardı sadece. Çevrem geniş değildi. Ama şimdi arkadaşlarım daha çok. Hâlâ o çocukluk arkadaşlarımla görüşüyorum. Onlar beni Beşiktaşlı İlhan Mansız olmadan tanıyorlardı, onlarla çok daha iyi anlaşıyorum o yüzden. Bir tane yaşı benden büyük, ağabeyim gibi olan bir dostum var. Onları özlüyorum. Gerçek arkadaşlıkları özlüyorum. Burada olması zor.
* İnsanlara kolay güvenmiyorsun ...
Önce yargılarım. "Acaba neden bu kadar samimi?", "Bir çıkarı mı var yoksa?", "Beşiktaş'lı İlhan Mansız olduğum için mi?" diye düşünürüm. Çünkü, bu oluyor. Bazı iyi dostluklar da kurdum ama isim vermek istemiyorum. Takım içinden de ve daha önce tanıdıklarım da var. Tümer mesela. Ötekilerin adını vermeyeyim, onlar kendisini bilir.
* Neler yaparsın arkadaşlarınla, beraber eğlenir misiniz?
İzinli olduğumuz günlerde bile idman yapmayı ihmal etmem. Bu benimle ilgili birşey. Vücudumu tanıyorum. Ne kadar idman yaparsam o kadar iyi benim için. Diğer zamanlarda evde olurum. Yemeğe giderim, sinemaya giderim. İnternette çok vakit geçiririm. Alışveriş yapıyorum. Banka işlemlerimi yapıyorum, elektronik eşyalara meraklıyım, neler çıkmış yeni onlara bakarım.
* Alışverişe meraklı mısın?
Meraklıyım evet ama İstanbul'dan çok alışveriş yapmam. Jean pantalon alıyorum, Workshop'tan, Dolce Gabana'nın pantolonlarını seviyorum. Nişantaşı'nda Next var, birkaç dükkân daha var sevdiğim. Yurtdışına gittiğimde alışveriş yapmayı seviyorum. Marka merakım yok ama stil şeyler giymeyi seviyorum
MANKEN OLMAK İSTİYORDUM
* Elektronik eşya dediğin şey ne?
İyi bir film sistemi kurdum evde. Playstation 2 oyunlarına çok para harcıyorum. Araba yarışını, futbolu oynuyorum. Milan'ı seçiyorum. Çocukluktan kalma, dünyanın en iyi kulübü diye. Büyük ekranda oynamak çok zevkli.
* Manken olmayı hiç düşündün mü?
Geçmişte mankenlik hevesim vardı. Fakat başvuruda bulunmadım hiç. O yaştan beri modayı takip ediyorum, ama o zamanlarda istediğim herşeyi almaya gücüm yoktu. Para kazanmaya başladıktan sonra alışverişe başladım. En çok parayı giyime ve elektroniğe harcıyorum. Gece hayatım yok, at yarışı, kumar oynamam. Paramın hesabını bilirim. Porche kullanıyorum ama büyütmeye gerek yok, bir BMW ile aynı para. Porche kullanıyorum çünkü ehliyetimi aldığım zaman, Almanya'da daha düzgün yollar olduğu için, Köln'den yaşadığımız yere gidip gelirken hız yapabiliyordum ve bu, bağımlılık yaptı bende, hız tutkum var.
* Tüm bunları konuştuktan sonra sanırım artık dost olmuşuzdur. Biraz da futbol konuşalım ne dersin? 27 yaşındasın, yurt dışına gitmek için biryerlerde zaman kaybettiğini düşünüyor musun?
Geç kalmadım ama daha erken olabilirdi tabii. 19 yaşındayken, Gençlerbirliği'nde mutsuz oldum ve 6 ay sonra hiç haber vermeden Almanya'ya geri döndüm. Resmen kaçtım. Hocayla anlaşamıyordum. Bana şans vermiyordu. Futboldan tamamen koptum. Kendimi eğlenceye verdim. İntikam aldım bir nevi, kendimi avuttum. Amatör bir takımda tekrar başladım Almanya'da. Bir sene oynadım. Türkiye İkinci Ligi'ne geldim. İşte zamanı burada kaybettim. 1.5 sene kaybettim. Sonra Samsunspor'a geldim.
* Samsunspor'da işler iyi gitti mi?
İlk bir sene oradan da Almanya'ya dönmeyi istiyordum. Sonra kaçmayı değil, mücadele etmem gerektiğini anladım. Sabretmeliydim. Bir daha bırakmak çok zaman kaybettirecekti bana. Ailem çok korkuyordu bırakacağım diye. Çünkü beni tanıyorlar, benim için ne kadar iyi olursa olsun, istemiyorsam asla yapmam, bırakırım. Almanya'daki arkadaşlarım "Bırakma" diyorlardı. Bırakmadım...
Sahada kızıyorum sonra utanıyorum
Hakem, bana yapılan bir faulü görmemezlikten gelirse çok sinirleniyorum. Kaybetmeye tahammül edemiyorum. Sonra televizyondan seyredince utanıyorum. Kendimi kaybediyorum bazen çünkü... Takım arkadaşlarım zamanında uyarıyorlar, ben de hakemlerle daha az uğraşmaya çalışıyorum
Gençlerbirliği 1.5 sene kaybettirdi
19 yaşında geldiğim G.Birliği'nde çok mutsuz oldum. 6 ay sonra kimseye haber vermeden Almanya'ya geri döndüm. Teknik direktör Metin Türel'le hiç anlaşamıyordum. 1 sene Almanya'da oynayıp bu kez Türkiye İkinci Ligi'ne geldim. İşte bu arada 1.5 yıl kaybettim. Sonra Samsun'a gittim
Aşıkken çok daha çılgın olurum
Aşık olduğum insanı görmek için 2 saatliğine Almanya'ya gidip gelebilirim. Bir keresinde 15 dakika görmek için 500 kilometre gittim. Aşk güzel bir duygu. Şu sıralar olmadığı için arıyorum. Benim için güzel kadın genellikle renkli gözlü sarı saçlı olanlar. Aşk bu, bunun dışında da olabilir tabii...
Babam koştururdu ben kaytarırdım
Babam maratoncuydu.. Haftada 3 idman yapıyordum ama idman olmadığı zamanlar da babam beni mutlaka 45 dakika koşmaya gönderirdi. Ben de bazen kaytarıyordum, oturur son 10 dakika koşar, nefes nefese eve girerdim. Sonra anladım o koşuların bana nasıl faydalı olduğunu...
Sanem ALTAN
|