İşte çağdaş imam!
Sultanahmet Camii Müezzini Nizamettin Selvi, "Haberi duyunca gururlandım, dinimle çelişmeden Türkiye'yi en iyi şekilde temsil etmeye çalıştım" diyor
Ben şahsen modern giyinmeyi tercih ediyorum. Sarıklı, cüppeli din adamı görünümü hoş değil. "Moda" demek istemiyorum ama eğilimler çok önemli... Yine de her toplumun kendine özgü bir tarzı vardır ve buna saygı göstermek gerek. O, dünyanın alkışladığı İKÖ-AB zirvesinde Türkiye'nin laik yüzünü temsil etti. İran Dışişleri Bakanı Kemal Harrazi Çırağan'daki konuklara şarap ikramında bulunan bir kadın katılımcıyla aynı fotoğraf karesinde bulunmaktan çekinirken; o Sultanahmet Camii'nin içinde kadın katılımcılarla tokalaşıp fotoğraf çektirdi.
SABAH, ABD'nin saygın gazetelerinden Wall Street Journal'ın "Böyle imam ne New York'ta ne Londra'da var" diyerek yere göğe sığdıramadığı modern din görevlisi Nizamettin Sevil'le konuştu. Sultanahmet Camii Müezzini Sevil, zirve anılarını bakın nasıl anlattı.
* 72 ülkeden onlarca dışişleri bakanı caminize gelene kadar İKÖ-AB Zirvesi'yle ilgili miydiniz?
Zirveyi sadece basından takip ediyordum. Dışişleri bakanları gelince zirve havasını çok daha iyi hissetmiş oldum.
* Nasıl bir elektrik aldınız onlardan?
Bakan ve heyetler Sultanahmet Camii'ne girince hayretler içinde kaldı. Caminin güzelliği karşısında büyülendiler. Sultanahmet'i özellikle seçmelerinin önemli bir nedeni vardı bence... Sultanahmet Camii, İslam dünyasının merkezi, beyni konumunda.
* Onlarla neler konuştunuz?
Rehberler caminin mimari yapısıyla ile ilgili bilgiler verirken, ben de cemaatimizden ve caminin rolünden söz ettim onlara... Kısa süreli görüşmeler yapabildik, zaten kendilerini karşılamamız yeterliydi. Memnun kaldılar.
KOLKOLA FOTOĞRAF ÇEKTİRDİK BENCE GÜZEL DE OLDU
* Sonra birlikte fotoğraf çektirdiniz... Kadın katılımcılar sizin onları reddedebileceğinizi düşündü mü? Çekindiler mi?
Onlar ne düşündü bilemem ama benim için bir mahsuru yoktu. Beraberce kolkola girerek resim çektirdik. Bence güzel de oldu.
* Bir kadınla caminin içinde fotoğraf çektirmenin dinen bir mahsuru var mı?
Ne tokalaşmak ne de fotoğraf çektirmek dinen sakıncalı. Biz orada devletimizin misafirlerini karşılamışız, Türkiye'nin güleryüzünü onlara göstermişiz... Neden sakıncası olsun ki!
* Bu davranışınızın ABD'nin en büyük gazetelerinden biri olan Wall Street Journal'da bu denli yankı bulacağını tahmin ediyor muydunuz?
Bunu tahmin etmek güç tabii ki... Gururlandım. Ama orada bu şekilde bir haber çıksın diye öyle davranmadım. Dinimle çelişmeden, görevimle zıtlığa düşmeden devletimi ve dinimi en iyi derecede temsil etmeye çalıştım. Bu davranışım sadece onlara mahsus değil, herkes için geçerli.
* Sizce Batılıları çeken özelliğiniz neydi?
Benim için doğal olan onlara çekici gelmiş olabilir. Ben ve arkadaşlarım orada Türkiye'nin ve İslam'ın özdeğerlerini en üst düzeyde temsil etmeye çalıştık. Zaten bunu sürekli yapıyoruz. Bunu yaparken de Sultanahmet Camii'nin ve Türkiye'nin içinde bulunduğu konumu, tarihimizi yansıtmak için çabalıyoruz. Türkiye'nin isminin bu kadar ileri bir platformda duyurulması beni gerçekten sevindirdi.
KIRMIZI ÇİÇEKLİ KRAVATIM İSLAM'LA ÇELİŞMİYOR
* Kırmızı çiçekli kıravatınız ve modern tarzınızla Batı'ya bir mesaj mı vermek istediniz?
Aslında böyle bir çabam yoktu. İslam farklı kültürlere hoşgörüyle yaklaşmayı öngörür. Yaptığınız şey, örneğin giyim kuşamınız İslam'ın özdinamikleri ile çelişmiyorsa sorun yoktur. İnsanlara yaklaşma konusunda medeniyeti yakalama İslam'ın da buyurduğu bir model... Ben sadece doğal olanı ve olması gerekeni yapmaya çalıştım. Türkiye'nin isminin duyurulmasına katkım olmuşsa ne mutlu bana.
* İran Dışişleri Bakanı Kemal Harrazi kadının olduğu bir fotoğraf karesinde bulunmak istememişti... İki Müslüman olarak onun tavrı ile sizinki arasında tam bir çelişki yok mu?
Doğru... Ama benim bildiğim İslam dini, herkesi Müslüman'dan önce bir 'insan' olarak görmeyi emreder. İnsana insan olduğu için yaklaşmak önemlidir. İslam'ın bizden istediği budur. Bayanlarla fotoğraf çektirmemizin dinen hiçbir mahsuru yok... Orada fotoğraf çektirmemek gibi bir pozisyon yaratmış olsaydım, Batı belki de İslam'ı daha farklı algılardı. Ama bunu yapma hakkımız yok. Ayrıca onlara geldikleri caminin sadece beş vakit namaz kılınan bir yer olmadığını anlatmaya çalıştım. Açık ya da kapalı olsun kadınları, inanan ya da inanmayan herkesi camide görmek istiyoruz. Bence bu tavrımız onlar için İslam'ı çekici kılıyor.
* İslam ülkeleri Batı'nın gözündeki imajını nasıl değiştirebilir? Sizce sarıklı cüppeli din adamı görüntüsü onları itiyor olabilir mi?
Ben şahsen modern giyinmeyi tercih ediyorum ve bunu yararlı buluyorum. Sarıklı cüppeli din adamı görünümü pek hoş değil. "Moda" demek istemiyorum ama eğilimler çok önemli... Yine de şuna dikkat çekmek isterim: Her toplumun kendine özgü bir tarzı vardır ve buna saygı göstermek gerekir.
38 YAŞINDA 4 ÇOCUK BABASI
Nizamettin Sevil 1964 yılında Erzurum'un Pasinler İlçesi'nde doğdu. İlk öğrenimini Erzurum'da tamamlayan Sevil, Sakarya İmam-Hatip Lisesi'ni bitirdikten hemen sonra imam hatipliğe başladı. 15 yıl Adapazarı'nda çalışan Sevil, bu yıl İlahiyat Fakültesi Ön Lisans Programı'na müracaat edip eğitimine devam etme kararı aldı. 9 ay önce Sultanahmet Camii'ne müezzin olarak atanan Nizamettin Sevil orta derecede İngilizce biliyor. Evli ve 4 çocuk babası...
Seyhan SEVİNÇ-Hayati KILIÇ