Sihirli flütün tangoyla dansı
Amerika'da, Avrupa'da hatta Japonya'da doktorlar hastalarına 'şifa' olsun diye sanatçı Şefika Kutluer'i dinletiyor
Yumuşak, usul usul konuşan, sıcak bakışlı biri Şefika Kutluer... Dünya onu tanıyor ama o sanki bunun hiç farkında değil. "Türkiye'de benim kıymetimi bilmiyorlar" havasını hiç taşımıyor. Alçak gönüllü, müzikle olan aşkını anlatırken heyecanlı. İster istemez konuşurken onun havasına giriyorsunuz, dünya gözünüze daha güzel görünüyor, çünkü fonda o sırada Şefika Kutluer'in flütünden yükselen ses var. Evet, doktorlar kesinlikle haklı olmalı. Avrupa'da, Amerika'da hatta Japonya'da doktorların hastalarına Şefika Kutluer dinletmelerinin nedeni çok açık. Onun flütünün tonu insanın içini rahatlatıyor, iyileşiyorsunuz.
* Nereden çıktı tango? Sizi "klasik" bilirdik!
Tango çok sıcak bir müzik ve tangonun hepimizin yaşantısıyla bir ilişkisi var. "Kemanımla sana bir ses verebilseydim eğer..." Annemin, babamın mırıldanmalarını, danslarını hatırlarım. Son çalışmamda benim bugüne kadar olan birikimim, senfonik bir kadroyla tangoda denendi. Peter Breiner'ın bu çalışmanın gerçekleşmesinde büyük önemi var. Denemeler yaptık, baktık güzel oluyor ve bir ilke imza atmış olduk.
* Tango flütle ilk kez mi buluşuyor?
Evet. Bu çalışma, klasik tarzda çalışan bir müzisyen için klasik dışına kayış anlamında. Klasik bir proje klasik dışında yapıldı diyebilirim.
* Siz Viyana'da eğitim aldınız. Her müzisyenin yolu Viyana'dan geçmeli mi?
Ankara Konservatuvarı'nı bitirdikten sonra Roma'ya burslu gittim, daha sonra Viyana'ya hocalarımın isteğiyle geçtim. Werner Trip'le çalıştım. Yarışmalarda dereceler aldıktan sonra dünyanın her yerinde konser vermeye başladım. Çok ani oldu diyebilirim tüm bunlar, çünkü önünüze kontratı koyuyorlar ve kendinizi havaalanlarında, otellerde buluyorsunuz.
İNCE DUDAK ÖNEMLİ...
* Hazır mıydınız böyle bir tempoya?
Aslına bakarsanız ben çok içe kapanık biriydim. Çok korktum. Ancak müzik aşkımdan dolayı her şeyi yapmaya da hazırdım. Sahnede dinleyicilerle buluştukça mutluluğum arttı.
* Flüt çalmak için fiziki yapınızın bazı özellikler taşıması gerekiyor mu?
Kesinlikle. Zaten ben piyanoyla başlamıştım 8 yaşında. Daha sonra çene, dudak yapım uygun olduğu için flüte yöneldim. Flüt benim en büyük aşkım oldu.
* Nasıl bir dudak, ağız, çene gerekiyor?
İri olmayan dişler, küçük çene, etli olmayan dudaklar. Bunların yanı sıra güçlü bir bünye.
* Siz nefesinizi kullanma yakımından dalgıçlar kadar kabiliyetli misiniz?
Tabii ki. Yüzücülerle benzerliklerimiz vardır.
* Aynı zamanda nefes hayat demek. Nefesinizi üflüyorsunuz ve o sizin tonunuz oluyor...
O sizin nefesiniz ve kendi bilinmezlikleriniz. Ayrıca daha bilemediğiniz birçok sihirli titreşimlerle birlikte.
* Sizin flütünüzde aynı notaları bir başkası aynı tonda çalamaz mı?
Asla. Benim flütümle aynı notaları çalsın başka bir ses çıkar. Bu ruhsal yapıya, kişinin renklerine göre farklı oluyor. Kişinin kendine has tonu oluyor.
MARŞIMIZI BİLMİYORUZ
* Türkiye klasik batı müziğine gösterilen ilgi ortada. Sizin konser temponuzda yurtdışı ne kadar ağırlıkta?
Yüzde 90 yurtdışında diyebilirim.
- Neden ilgi gösterilmiyor desem...
Eğitimsizlikten böyle. Biz milli marşımızı bile doğru düzgün söyleyemiyoruz. Bu bana acı verir. Kendi müziğimizi de iyi yapamıyoruz.
* Marşımızı söylemeyi niye beceremiyoruz?
İlkokullarda nota bilgisi iyi verilmiyor. Bence bu çok önemli. Müzik gönül meselesidir, herkesin beğeneceği müzik türü farklı olabilir ama nota bilgisi başka. Müzik gerçekten de özellikle çocuklar ve gençler için çok önemli. Çocukların ve gençlerin ruhlarını tamir için müzik gerekli.
NEFESİ İYİLEŞTİRİYOR
* Bugünlerde çok tartışılan bir konu var. Genç intiharları... Bazı müzik türleri de hedef gösterildi...
Bilgisayar çocukların ruhsal yapılarını zedeliyor. Ailelelerin çocuklarını mutlaka enstrümanla tanıştırması lazım. Kitaplar da çok önemli. Ancak bunları söylerken her müzik tarzını söylemiyorum. Çocuklar küçükken mutlaka klasikleri dinlemeli.
* Sizin flütünüzün tonunun insanları iyileştirdiği söyleniyor...
Müziğimi yurtdışında bazı doktorlar hastalarına dinletiyor. Ben bunu şöyle açıklıyorum: Ruhun temizlenmesi ve ruhun kalitesi için müzik önemli. Klasik müzik armoni ve dinginliktir, ahenk vardır. Doğada ahenk bozulduğu için sorun yaşıyoruz. Mutluluk insanın özündedir. Doğuyoruz, yaşıyoruz ve ölüyoruz. Hepimizin bir rolü var. Müzik iyileştiriyor çünkü insanın özünü kendisine hatırlatıyor. Her şey kendimizde, mutluluk kendi içimizde. Özümüzde. Ben de insanların içindeki özü ve sevgiyi hissetmelerini sağlamak istiyorum. Mutluluk hissetmelerini istiyorum.
* Siz klasik tarzın dışındaki türleri de dinler misiniz?
Caz çok severim.
Elif ERGU