Lig ikincisi ile dördüncüsü oynuyor. Ankaragücü, en son maçta Malatya'yı yense Beşiktaş'la puan şansları aynı olacak. Bir taraf halka açılıyor, bir taraf kendi yağıyla kavruluyor. Bir tarafın arkasında basın, seyirci var; diğerinin sadece Allah'ı var. Maç İnönü'de... Daum'un sezon başında söylediği doğruydu. "Bana 200 bin dolarlık oyuncu değil, tecrübeli adam lazım" diyordu. Aşağıdan gelip yukarıya çıkmak kolay, ama yukarda kalmak zordur. Özellikle de şampiyonluk stresine girince maçlar daha da zorlaşır. Çünkü yük ağırlaşır.

Fenerbahçe-Galatasaray maçından sonra bütün Beşiktaşlı oyuncular "Yarın kazanırsam lider olacağım" düşüncesiyle yattılar. Bu da normal mücadelelerini etkiledi. Aslında, iki takım da birbirini iyi tartmış. İkisi de kontrolsuz hücuma kalkmıyorlar. İkisini de çok fazla tanımamama rağmen "Myhre mi, Asper mi" deseler, "Asper" derim. Ama Daum'un niye Myhre'yi tercih ettiğini anlayamıyorum. Nitekim Beşiktaş'ın yediği golde yaptığı hata da affedilir gibi değil. Bakın, yeni nesil hakemlerin hiçbirisini tanımıyorum. Çoğuyla oturup, çay içmişliğim yok. Ama diyorum ki, Ali Aydın cesaretli, Serdar Tatlı cesaretli. Duyuyorum ki, diğer hakemler bundan alınıyorlarmış.

Beşiktaş'a kart yok mu?
Şimdi dün akşamki maçı yöneten Bülent Uzun. Alsın maç kasedini eline izlesin. 15. dakikada Yılmaz'a ilk sarı kart, 17. dakikada Hakan Keleş'e sarı kart. Bence ikisi de kart değil. Peki o zaman sormazlar mı adama, "32. dakikada Ahmet Yıldırım'a niye göstermedin?" Ve penaltı pozisyonunda seni aldatmaya kalkan İbrahim'e...

Niye biliyor musunuz? Ben söyleyeyim. Şu sırada şike dedikodusuna giren hakemlerin çoğu astsubay kökenli. Bülent Uzun da astsubay. Eğer "Aman bu kadar seyirci önünde bir olay çıkmasın, ben bu maçtan sıyrılayım" dersen dün akşamki gibi yaparsın. Peki aynı Bülent Uzun, aynı sarı kartları niye evsahibi takıma kullanamadı. İşte onun için senelerce bir şey olamadılar. Arada bir erkekleşiyorlar, onda da yapacaklarını zaten yapmış oluyorlar. Bakın maç yazalım diyoruz, yine sahneye çıkıyorlar. Bunlar yüzünden esas işimizi yapamıyoruz. İnşallah değişecekler.