Kısmet ayağına kadar gelmiş ve sen bunu göz göre göre tepiyorsun. Atmosfer harika, taraftar muhteşem... Kazandığın anda lidersin. Ve 10 kişi kalan rakibine boyun eğiyorsun. Hiçkimse bana, "futbolun adaletsizliğinden" falan söz etmesin. Sahanda kazanmıyorsan, ağlamaya hakkın yok.

İlk gol, Myhre'nin inanılmaz ikramı. Kaleni bırakıp nereye gidiyorsun be mübarek adam? Oyuna bir gol avans vererek başlıyorsun. Yok böyle bedava gol! Tümer kısa sürede durumu eşitliyor ve sen bunun bile kıymetini bilemiyorsun. İlk yarıda girdiğin net gol pozisyonu hemen hemen hiç yok. A.Gücü o bildiğimiz ofansif zenginliğinde değil. O zaman yüklenip işi bitireceksin. Beşiktaş yükleniyor ama gözü kapalı; belli bir planı, programı olmadan. Her uzun top, rakibe ikram, "Buyrun! Ben oynamak istemiyorum, siz oynayın" diyorlar. O zaman topu havalandırmayacaksın; kanatlardan çizgiye inecek, sert ortalar yapacaksın. Dilimizde tüy bitti, "İki kanat oyuncusu transfer edin" dedik. Yok, dinletemedik. Khlestov bu özellikte değil. İbrahim de aynı şekilde. Oyunun kilitlenme nedeni işte bu. Bitmek bilmeyen karamboller ve İlhan ile Ahmet Dursun'un yüksek toplarda çaresiz çırpınışları...

Oyun disiplini kalmadı
Yaratıcı adam olarak sadece Tümer var. Tümer gol atacak, Tümer gol pası verecek. Peki nerede Tümer'e yardımcı? Defanstan Ahmet Yıldırım ve Ronaldo ileri çıktıklarında oyun biraz şekilleniyor. Ancak Ahmet Yıldırım son derece riskli işler de yapıyor. Kaptırdığı toplar Beşiktaş'ın başına her an bela açabilir.

A.Gücü 10 kişi kaldıktan sonra Daum her türlü riski göze aldı. Defanstan Ahmet Yıldırım'ı çıkardı, Stavrum'u 3. santrfor olarak oyuna soktu. Yaptığı iş doğruydu ama zaman daralmıştı ve A.Gücü kapandıkça kapanıyordu ve de Beşiktaş'ta uzun adam yoktu. Umutlar yine sadece karambollere bağlanmıştı.

Beşiktaş son 20 dakikada oyun disiplinini yitirdi. İşte bu, intihar demekti. A.Gücü'nün süratli isimleri gözardı edilmişti. 3 puanı kovalarken, tek puandan oldular. Şampiyonluğa oynayan bir takım hiçbir zaman bu denli savruk ve dikkatsiz olamaz. Kimse hakeme laf etmesin. Tek yanlışı 71. dakikada avantaj kuralını unutmasıydı. Tümer gole gidiyordu. Bülent Uzun tek yanlış düdüğünü çaldı.