kapat
18.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Göğüs kanseri tarih oluyor

Kadınlara müjde! Göğüs kanseri yakın gelecekte ortadan kalkacak. Time dergisinin kapak yaptığı haberde, en geç 2010 yılında çıkacak 'kişiye özel ilaçların' hastalığa darbe vuracağı açıklandı
30 yıl önce göğüs kanserine yakalananların göğüsleri tamamen alınırdı. 80'lerde tüm göğüs yerine sadece kanserli bölgenin alınmasını sağlayan yöntemler geliştirildi. Günümüzde ise çok küçük tümörler bile tedavi edilebiliyor. Tıptaki gelişmeler sayesinde on yıl içerisinde göğüs kanserinden ölenlerin sayısı büyük hızla düşmeye başladı.

Ve göğüs kanseri tedavisinde son aşama: Geliştirilen yeni tedaviler ve ilaçlar sayesinde uzmanlar bu hastalığın tarihe karışacağı müjdesini veriyor. Time dergisinin kapak konusu yaptığı habere göre göğüs kanseri 10-15 yıl içerisinde tamamen ortadan kalkacak. Şu an uzmanların önünde tek engel var: Toplu iğne ucundan bile küçük boyutlardaki tümörler...

Gelişmiş mamogramlar tarafından bile tespit edilemeyen bu tümörlere 'DCIS' adı veriliyor. Bu tümör ilginç bir şekilde sadece gelişmiş batı toplumlarında ortaya çıkıyor. Doktorlar bunun nedenini gelişen yaşam standartları, sağlıklı beslenme ve hiyjen koşullarının vücudun zaman zaman anormal tepkiler vermesine yol açmasına bağlıyorlar.

KÜÇÜK TÜMÖR İŞİ ZORLAŞTIRIYOR
Kanser ilk olarak süt kanallarında ortaya çıkıyor. Bazı hücreler bilinmeyen nedenlerden dolayı genetik bozukluklar göstermeye, anormal şekilde büyümeye başlıyor ve 'DCIS' haline geliyorlar. Tümör lenf bezine yerleştikten sonra ise hastalığın gidişatı kötüleşiyor. Lenf bezine yerleşen tümörlerin hızla çoğalarak kemiklere, beyne ve vücudun diğer bölgelerine yayılma riski belirgin şekilde artıyor.

'DCIS'ler boyut olarak çok küçük olduğu için teşhisi oldukça güçleşiyor. 2.5 santimetrelik bir tümör, hasta tarafından bile tespit edilebiliyor. Mamogramlar ise 0.5 ile 1 santimetre arasındaki tömürleri tespit ediyor.

Dahası doktorlar bu tümörlerin nasıl tedavi edilmesi gerektiği konusunda fikir birliğine varamıyor. Uzmanlar bu kadar küçük tümörler nedeniyle bıçak altına yatmanın, kemoterapi ya da radyoterapi görmenin gerekip gerekmediğini tartışıyorlar. Çünkü bu tedavi yöntemleri, zaman içerisinde kendiliğinden ortadan kaybolma ihtimali olan tümörlerden daha büyük zarar verebiliyor. Ve de araştırmalara göre operasyona rağmen hastaların yüzde 20'sinde tümör tekrar ortaya çıkıyor...

25 DAKİKADA RADYOTERAPİ
Ancak son dönemdeki bazı çok önemli gelişmeler teşhis ve tedavide büyük mesafe kaydedilmesini sağladı. Geliştirilen yeni yöntemler sayesinde 0.2 santimetre genişliğindeki tümörler bile tespit edilebilir hale geldi. Bu da erken teşhisi ve erken tedaviyi mümkün kıldı.

İkinci müjdeyi Amerikalı ve Hollandalı bilimadamları verdi. Genetik testler sayesinde hangi tümörlerin tehlikeli, hangilerinin tehlikesiz olduğu net bir şekilde tespit edilebilecek. Dahası, bu tümörlerden hangilerinin operasyondan sonra yeniden ortaya çıkma ihtimalinin bulunduğu da bilinecek.

Radyoterapi görmesi gereken hastalar ise eskiden olduğu gibi 6-7 hafta süren tedaviden kurtuldu. İngiltere'de geliştirilen yeni yöntem sayesinde 25 dakikalık bir radyoterapi seansı kanserin yeniden ortaya çıkma ihtimalini sıfıra indirdi. Operasyonla alınan tümörün bulunduğu bölgeye ince bir metal tel yerleştirdi. Bu telin alt kısmı kalbin ve akciğerlerin radyoterapiden zarar görmemesi amacıyla kurşun bir tabakayla kaplandı. Ve bu tel aracılığıyla hastaya 25 dakika boyunca radyoterapi uygulandı. Sonuç inanılmazdı: Operasyonun üzerinden 18 ay geçmesine rağmen tek bir kanserli hücre dahi tekrar ortaya çıkmadı.

KİŞİYE ÖZEL İLAÇLAR KURTARACAK
Kansere öldürücü darbeyi ise geliştirilen yeni ilaçlar vuracak... Genetik testler sayesinde hangi genlerin hangi kanser türüne yol açtığı belirlenecek ve hastaya o tümöre karşı özel olarak üretilen "kişiye özel" ilaç verilerek kanserli hücre diğer hücrelere zarar vermeden ortadan kaldırılabilecek.

Bu ilaçlardan birkaç tanesinin denemeleri hâlâ sürdürülüyor. Örneğin HER2 adı verilen proteinin aşırı düzeyde üretilmesinin kansere yol açtığını belirleyen uzmanlar 'Herceptin' adlı ilacı geliştirdiler. Başlangıç düzeyindeki kanser hastalarında etkili olan ilacın denemeleri sürdürülüyor. Ve Herceptin'in sadece bir başlangıç olduğu ısrarla vurgulanıyor. Kansere yol açan proteinler belirlendikçe kişiye özel ilaçların sayısı artacak ve göğüs kanseri tehlikeli hastalıklar sınıfından tamamen çıkacak.

TÜMÖRLER AMELİYATSIZ KÜÇÜLTÜLECEK

Yeni iaçlar 2009'da çıkacak!
Araştırmalar, göğüs kanserinin tek bir nedeni olmadığını ortaya koyuyor. Bu nedenlerin neler olduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte östrojen bunların en önemlisi olarak gösteriliyor. Kadınların cildini yumuşatan, saçlarını güçlendiren, göğüslerini dikleştiren bir hormon; aynı zamanda ölümcül tümörleri besliyor.

İstatistiklere göre göğüs kanseri oranı gelişmiş ülkelerde çok daha yüksek. Bilimadamları, bunun nedeninin daha iyi beslenme koşulları sayesinde kadınların adet dönemlerinin erken, menopoz dönemlerinin ise geç başlaması; dolayısıyla da östrojenin vücutta daha uzun süre dolaşması olduğunu tahmin ediyor. Östrojen hem vücudu koruyup hem de göğüs kanserine yol açmasının yanı sıra bu hastalığın tedavisinde de önemli rol oynuyor.

Doktorlar "aromalı inhibitörler" adı verilen yeni sınıf ilaçlar üzerinde çalışıyor. Menopoz dönemi sonrası kadınların birçoğu, göğüs kanseri riskine karşın zaten şu anda bu ilaçları kullanıyor. Doktorlar bu ilaçların, kanser çok erken teşhis edildiği taktirde oldukça etkili olabileceğini belirtiyor. "Aromalı inhibitörler", bu kadınların östrojen üretmek için ihtiyaçları olan bir enzimin çalışmasını bloke ediyor. Yapılan iki araştırma bu ilaçların, tümörleri ameliyat olmaksızın küçültebileceğini hatta göğüs kanserinin yinelenmesini engelleyebileceği umutlarını doğurdu.

Bu ilaçların, kansere karşı en etkili ilaç olarak gösterilen "Tamoksifen"in bir gün yerini alabileceği belirtiliyor.

GERÇEK ÖSTROJEN YERİNE...
Bir diğer ilaç da 'Raloksifen'... Son araştırmalar, aslında kemik erimesini önlemek için geliştirilen 'Raloksifen'in göğüs kanserini de engellediğini gösteriyor.

"Tasarı östrojenler" olarak adlandırılan bu iki ilaç, vücuttaki gerçek östrojenin yerini alıyor. Göğüs kanseri hücrelerinin üzerine yapışarak onların büyümelerini önlüyor. 5 yıl önce onaylanan 'Tamoksifen'in rahim kanseri ve kan pahtılaşması riskini artırdığı belirtilirken 'raloksifen'in daha az yan etkisi bulunuyor.

Uzmanlar, bu iki ilacın karşılaştırmasını yan etkilerini göz önünde bulundurarak yapıyor. 2009 yılında tamamlanması beklenen araştırmalar sonunda göğüs kanserine karşı mevcut ilaçlardan çok daha etkin ilaçların geliştirilmesi bekleniyor. Doktorlar, 2009'un sonu ya da 2010 yılında "aromalı inhibitörler" sınıfından etkili ilaçlar üretilebileceğini vurguluyor. Şu an en uygun tedavi ilaçlarının tamoksifen ve raloksifen olduğunu söyleyen doktorlar, "İleride daha geniş bir ilaç yelpazesi oluşacak" diyorlar.

MEVCUT TEDAVİ YÖNTEMLERİ

TÜMÖRÜN ALINMASI
Kanserler, göğüste açılan minik bir delikten sokulan sonda ile lazer ya da yüksek enerjili radyo dalgalarıyla dondurulabiliyor ya da buharlaştırılabiliyor. Şimdilik karaciğer tümörlerinde kullanılıyor.

ENDOSKOPİ
Tümörler, süt kanallarına ince bir iğne ucuna yerleştirilmiş küçük fiber optik kamera sokularak inceleniyor. Aynı minik iğne ile tümörler tedavi ediliyor. Bu yöntem Amerika Sağlık Bakanlığı tarafından geçtiğimiz yıl onaylandı.

RADYASYON
Minik bir redyoaktif boncuk tümörün bulunduğu bölgeye, balonlu katater yardımıyla doğrudan yerleştiriliyor. Tedavi sadece birkaç gün sürüyor.

MOLEKÜLER TAHMİN
Bilimadamları genetik aktiviteyi kanser DNA'ları telleri kullanarak inceliyor. Ve hangi tümörlerin sağlıklı hücrelere sıçrayıp sıçramayacağını belirliyor.

AKILLI İLAÇLAR
Bilimadamları tümörlerin oluştuğu moleküler seviyeyi anlamaya başladıkça yeni kuşak akıllı ilaçlar geliştiriyorlar. Bunlar özel alıcılara yapışıyorlar.

HASTALIĞIN AŞAMA AŞAMA VÜCUTTA YAYILMA ŞEKLİ

AŞAMA 0

TANIMLAMA
Kanser gibi görünen ancak çevre dokulara sıçramamış hücrelere 'ductal carcinoma' adı verilir. Lezyonlar kalem ucu kadar küçük olabilir ancak göğsün tamamına sıçrayabilirler.

SEÇENEKLER
Lezyonları kesin olarak tespit edilen hastalar, 'lumpectomy' ya da radyasyonla tedavi edilebilir. Doktorlar, kimi vakalarda sadece kanserli hücrenin alındığı ameliyatları yeterli buluyor.

OLASILIKLAR
Oldukça iyi. Kimse göğüs kanserinden DCIS tedavisi nedeniyle 5 yıl içinde ölmüyor. DCIS lezyonlarının yüzde kaçının diğer dokulara yayıldığı bilinmiyor.

AŞAMA 1

TANIMLAMA
2 cm. ya da daha az boyuttaki tümörlerin kimi hücreleri, süt kanalından dışarı çıkar. Lenf bezlerinde kanser oluşumu yolunda bir kanıt bulunmuyor.

SEÇENEKLER
Mastektomi (mastectomy) ya da lumpectomi (tümörün alınması) artı radyasyon tedavisi. Lenf bezleri biyopsi edilir. Kemoterapi ya da Tamoksifen tavsiye edilebilir.

OLASILIKLAR
Göğüs kanserine yakalanan kadınların yüzde 95-98'i tedaviyi takiben 5 yıl boyunca gayet sağlıklı oluyor. Birçoğu daha uzun yaşıyor.

AŞAMA 2

TANIMLAMA
Bu kategorideki tümörlerin çoğunluğu 2-5 santimetre büyüklüğünde oluyor ancak lenf bezlerine sıçramıyor.

SEÇENEKLER
Mastektomi, lumpectomi ve radyasyon tedavisi. Kemoterapi, lenf bezlerine sıçramış her türlü kanser için kullanılıyor. Östrojen tedavisine cevap verenlerde tamoksifen reçeteyle veriliyor.

OLASILIKLAR
Tümörün büyüklüğüne ve diğer özelliklere bağlı olarak kanser teşhisi konulduktan sonra kadınların yüzde 76-88'i 5 yıl yaşayabiliyorlar.

AŞAMA 3

TANIMLAMA
Bu aşamada kanser lenf bezlerine sıçrıyor. Bir santimetreden küçük bir tümör dahi, çok sayıda lenf bezlerine sıçradıysa Aşama 3 olarak kabul ediliyor.

SEÇENEKLER
Mastektomi ya da lumpectomy, artı radrasyon tedavisi. Kemoterapi. Östrojene cevap veren kanserler için Tamoksifen uygulanıyor.

OLASILIKLAR
Tümörün büyüklüğü ve diğer özelliklerine bağlı olarak teşhis konduktan 5 yıl sonrasına kadar kadınların yüzde 49-56'sı yaşayabiliyor.

AŞAMA 4

TANIMLAMA
Kanser göğsün dışına da sıçrıyor. Ardından karaciğer, akciğerler, beyin ya da bir başka organda ikinci tümörler oluşuyor.

SEÇENEKLER
Bu aşamada tedavilerin çoğu semptomları azaltmak ya da hastanın ömrünü birkaç ay uzatmaya yönelik oluyor. Tümörlerden herhangi birini almak için ameliyat yapılabiliyor.

OLASILIKLAR
Araştırmalar bu aşamadan sonra ortalama ömür süresinin 18-24 ay olduğunu gösteriyor. Hastaların yüzde 15-20'si teşhis konduktan sonra 5 yıl yaşayabiliyor.

Mamografi (göğüs ultrasonu) hakkında bilinmeyenler...

* Düzenli yapılan mamografi gerçekten hayat kurtarıyor mu?
Tıp çevreleri de özellikle son iki yıldır bu soru üzerinde hararetle tartışıyorlar. Danimarkalı 2 bilimadamı mamografinin yaşam süresine herhangi bir etkisi olmadığını savunuyor. Ancak Amerikalı bilimadamları bu görüşte değil

* Bu konuda hâlâ net bir karar alınmadı mı?
"Mamografi mi erken teşhis mi" tartışmaları halen devam ediyor. Birçok deney gösterdi ki erken teşhisle kurtulan kadın sayısı mamografi ile kurtulanlardan yüzde 30 daha fazla. Ancak geniş bir çevre mamografinin halen tek kurtuluş olduğu konusunda kararlı.

* Mamografilerin başka dezavantajları var mı?
Kuşkusuz var. Mamografinin çıkardığı sonuç genelde hasta için şüpheli oluyor. Mamografi yaptıran birçok kişi sonuçlardan emin olmak için ya yeni bir mamografi yaptırıyor ya da biyopsi için bıçak altına yatma yolunu seçiyor.

* Mamografiden vazgeçmek en iyi çözüm mü?
Kesinlikle hayır. Gögüs ultrasonu kanserin daha ilk aşamalarında diğer testlere göre daha fazla tümör buluyorlar. Bu da hastanın, tedavisinde hangi yöntemin (hormon tedavisi mi, kemoterapi mi olduğuna) kullanılması gerektiğini anlamasına yardımcı oluyor.

TIME'ın önerdiği faydalı internet siteleri:

www.bcdg.org
Göğüs kanseri rehberi: Hastalığın belirtilerini öğrenebilirsiniz

www.cancer.gov/cancer_information
Ulusal Kanser Enstitüsü: Tedavi ile ilgili son gelişmeler, bilgiler...

www.komen.org
Susan Komen Kanser Vakfı: Kanser araştırmaları konusunda Amerika'nın en önemli vakıflardan

www.time.com/time/archiveresults
1985'ten beri konuyla ilgili TIME dergisinde yayınlanan tüm makaleler



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır