Bu kez kaybedeceğimiz fazla bir şeyimiz yok
Mali piyasaların geçen haftaki seyrine bakınca, Irak konusunda en kötü senaryoyu fiyatlara yansıttığı söylenebilir. 2 Ağustos 1990'da başlayan ve 28 Şubat 1991'de sona eren 7 aylık Körfez krizinin Türkiye ekonomisine maliyetinin çok yüksek olması, 11 yıl aradan sonra yeniden gündeme gelen ABD-Irak gerginliği konusunda piyasaları ürkütüyor. "Sütten ağzı yananın yoğurdu üfleyerek yemesi" gibi, piyasalar da hesabını "Irak'ta savaş olacak ve bundan Türkiye geçmişteki gibi ağır bir fatura ödeyerek çıkacak" üzerine yapıyor.
Bu ne derece doğru? Acaba ekonomi ve Ankara, 11 yıl öncesine göre aynı durumda mı?
Bir kere 11 yıl önce Körfez krizinin ekonomiyi bu denli vurmasının en önemli nedeni, yüzde 9.3 gibi 1980 sonrasının en yüksek ikinci büyüme hızına ulaştığı bir yılda gelmesi. Aynı dönemde borsa endeksi de 2.16 cent düzeyi ile tüm zamanların rekorunu kırmıştı. Enflasyon 1980 sonrasının en düşük düzeyine doğru çekilmek üzereydi. Dışardan borçlanmaya dayanan ekonomideki böylesi büyüme dönemleri balonun iyice şiştiği ve patlamaya hazır olduğu dönemlerdir. Değil komşuda çıkacak bir savaş, çok daha küçük olaylarla bu balon zaten patlayacaktı.
Ancak Türkiye'nin o zaman "bir koyup üç alma" gibi hazırlıksız strateji ile olaya yaklaşması, Körfez krizi sonrası çıkan faturayı büyüttü. Almadan verdik.
11 yıl sonra yaşanan ikinci Irak krizinde ise Ankara geçmişten gerekli dersleri çıkarmışa benziyor. Ortada bir koyup üç almayı uman bir siyasi anlayış yok. Soğukkanlı ve tedbirli bir yaklaşım var. Üstelik alınan dış kaynak ile ekonominin bu tür istikrarsızlıklara karşı güçlendirilmesi yoluna gidiliyor. İç borç ödemeleri garanti altına alınıyor, bankacılık kesiminin sağlamlaştırılması adımları atılıyor.
Bugünkü durumu 11 yıl öncesinden farklılaştıran ikinci ana neden, ekonominin içinde bulunduğu durum. Bugünkü ekonomi astronomik düzeyde yüksek faizleri yaşadı, bir büyük devalüasyonun şokunu yedi. Talep, üretim, ekonomi daralabildiği kadar daraldı. Yani ekonomi dorukta değil, dipte. Dolayısıyla 11 yıl öncesinde olduğu gibi, ortada şişmiş bir balon ve borsa yok. Savaş, Türkiye'yi olumsuz etkilemesine etkileyebilir, ancak bu, 11 yıl öncesi gibi büyük olmaz. Kısmen turizm sektörünü olumsuz etkileyebilir. Sigorta, navlun gibi hizmetlerin bedelini yükseltebilir. Belki petrol fiyatları da yükselebilir. Ancak bu durum, Irak olayında savaşın olması durumunda gündeme gelebilir. Bu bile olsa, bu kez kaybedeceğimiz fazla bir şey yok. Olsa olsa krizden çıkışımızı, ayağa kalkışımızı geciktirebilir, o kadar.
* Sonuç- "Çoğu defa korktuğumuz şeylerde, arzu ettiğimiz şeylerdekinden daha az tehlike vardır" John Cobris