Aslında olay gerçekten komik, fıkra gibi. TBMM Eski Başkanı Mustafa Kalemli anılarını "Kalemli'nin Kaleminden" adlı kitapta topluyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Bekir Selçuk kitabı okumak isteyince işler karışıyor...
Kitabı piyasada bulamayan Selçuk, Basın Savcılığı'ndan rica ediyor. Kitabın alınması için bir polis görevlendiriliyor. Kitabevleri sahipleri karşılarında polisi görünce haliyle şaşırıyor ve kitabın toplatılacağını düşünüyorlar. Zira kendilerine gelen polisleri kitapçılar artık tanıyor. Tabii polis kitapçıda ne yapar? "Kitap toplar."O polisin de kitap okumak isteyebileceği ya da birine kitap hediye etmek isteyeceği filan kimsenin aklına gelmiyor. Bu yüzden de "Bizde yok" diyorlar! Durum, kulaktan kulağa "Mustafa Kalemli'nin kitabı toplatılıyor" diye yayılınca haliyle kitabın yazarı da şaşırıyor. Ama sonra olayın yanlış anlaşıldığı fark ediliyor.
Toplum olarak bazı konularda öyle bir şartlı refleks geliştirmişiz ki işte bazen böyle komik durumlara düşebiliyoruz! Karşımızdakini koşulsuzca dinleyip, anlamayı çoktan bıraktık. Ondan sonra hiç hakkımız yokken bir de anlaşılamamaktan şikâyetçi oluyoruz!
BİR GARİP DOLANDIRMA VAKASI
Müfit Gören adlı okuyucumuz, gönderdiği Elektronik Posta'da aleni bir dolandırıcılıktan söz ediyor ve birçok kişinin kendisi gibi mağdur olduğunu söylüyor.
Gören, Levent Kırca-Oya Başar Tiyatrosu'nda Ocak ayının başından beri duyurusu yapılan ve biletleri satılan Tango Passion, Moskova Dans Topluluğu, Nina Corti Flamenko Dans gösterilerinin sudan bahanelerle iptal edildiğini ancak bilet bedellerinin iadesinin yapılmadığını söylüyordu.
Tabii gösteriler Levent Kırca gibi, toplum tarafından sevilen, sayılan bir sanatçının tiyatrosunda olunca seyircide güven artıyor. "Paramı nasıl olsa geri alırım" diye düşünüyorlar. Ancak ne tiyatro ne de biletleri satan MUDO mağazaları kendilerine bu işin sorumluluğunu taşımıyor.
İşin tuhaf tarafı tiyatrosunu Turgay Yağan'ın Avrupa Gösteri Organizasyonu'na 10.5 milyar liraya kiralayan Levent Kırca da tıpkı bu sanatsever gibi dolandırılmaktan şikâyetçi. Çünkü o da tiyatrosunu 4 gün kiralama karşılığında talep ettiği bedeli alamamış. Bir de böyle bir olaya adı karışan tiyatrosunun güvenirliğini yitirmesi var.
Gerçi üç kâğıtçı organizatörü yakalayıp karakola teslim etmiş.. Üçkâğıtçı da parayı hak sahiplerine ödeyeceğini taahhüt ediyor. Ama ya para yine de ödenmezse? Kırca , "Ödemezse parayı ben öderim" diyor.
Aslına bakılırsa Kırca'nınkisi gerçekten örnek davranış. Levent Kırca adına güvenen sanatseverlerin mağduriyetini bir ölçüde hafifletmeye çalışıyor. Ama başta çok daha profesyonel bir anlaşma yapılmış olsa bunlar hem kendisinin hem de bir dolu izleyicinin başına gelmeyecek!.