Lojman gerçeği!
Hepimiz devletin lojmanlarını, sosyal tesislerini satmasını savunuyoruz... Dünyanın hiçbir ülkesinde kamu kurum ve kuruluşlarının toplam 336 bin 968 lojmanı bulunmadığını yazıyoruz...
Haklıyız da bir gerçeği gözden kaçırıyoruz... O lojmanlarda oturan memurlara ayda 250 dolar, müdürlere 500 dolar, genel müdürlere de 800 dolar maaş verildiğini... Yani devletin, memuruna "geçin" diye verdiği maaşın bırakın geçinmesine, tutacağı evin kirasına bile yetmediğini...
Olaya popülist yaklaşmıyorum... Herkesi önyargısız düşünmeye çağırıyorum...
***
Yargıç veya savcısınız; yani insanların kaderi ile oynayacak konumdasınız... Adalet Bakanlığı'na ait 5 bin 715 lojmandan birinde oturamıyorsanız; aldığınız maaşınız ev kirasına mı, kışın yakacağınıza mı, mutfağa mı, çocuğunuzun okuluna mı yetecek? Söyler misiniz; o hakim, o savcı nasıl olacak da geçim sıkıntılarına boş verecek, vicdanının sesini dinleyip doğru karar verecek?
Emniyet amiri veya polis memurusunuz... Bugüne kadar binlerce suçlunun çanına ot tıkamışsınız... Emniyet Genel Müdürlüğü'ne ait 36 bin 805 lojmandan birinde oturmazsanız bırakın aldığınız 350 dolarla geçinmeyi, görevde iken eşinizin, çocuklarınızın güvenliğini nasıl garantiye alacaksınız?
Subay veya astsubaysınız... Türkiye'nin dört bir yanında mahrumiyet içinde görev yapıyorsunuz... Karın 8 ay kalkmadığı, bir tek sinemanın bile olmadığı bir beldede ailenizle yaşıyorsunuz... Ve en önemlisi eşkıya ile savaşıyorsunuz... Eğer Milli Savunma Bakanlığı'na ait 47 bin 806 lojmandan birinde oturmuyorsanız eminim ki aileniz için geceleri de uyuyamıyorsunuz!
***
SON SÖZ: Devletin 336 bin 968 lojmanı olmaz; Batı'da yok... Ama Fransa'da, İngiltere'de, Norveç'te de Türkiye'nin şartları ile maaşları yok...
Beden dili!
Ercan Kaşıkçı'nın kitabını diğer kitaplar ve gazeteler arasında sabah masamda gördüm; "Sen aslında diyorsun ki... Doğrucu BEDEN DİLİ..."
Ya kapağındaki Gizem Özdilli'nin ilginç pozu beni çekti, ya da kapağa hakim olan kırmızı, beyaz ve siyahın uyumu... Elime alıp sayfaları çevirmeye başladım... 214 sayfa; tabii ki bir solukta okumak, yutmak mümkün değil... Ama bu kitapta ilk kez insanı çeken bazı yenilikler buldum; her sayfaya çerçeve içinde yerleştirilmiş "Bazı şeyler için zaman şimdidir... Öncesi erken, sonrası ise geçtir" gibi özlü sözler ve karşınızdakinin beden dili ile söylemek istediğini anlamanızı sağlayacak kısa bilgiler...
Kitapta gözlerin, kaşların, dudakların, ellerin, parmakların ve hatta ayakların neler söylediğinin yanı sıra iş dünyasında başarılı olmuş isimlerin beden dilleri fotoğraflarla anlatılıyor...
Unilever'de Gıda Promosyon ve Aktivite Yöneticisi olarak görev yapan Ercan Kaşıkçı, kitabını tanıttığı önsözünü şu sözlerle tamamlıyor:
"Ruhsal ve bedensel özgürlüğünüzün hiç kısıtlanmadığı bir dünya dileğiyle..."
İşte böyle bir dünyayı ve bu dünyada başarıya ulaşmayı hedefleyenler, karşısındakinin, rakibinin ve hatta sevgilisinin bakışıyla, duruşuyla neler anlatmak istediğini bilmek isteyenler bu kitaptan bir tane edinmeli...
Hem kendini, hem de karşısındakini keşfetmek için...
Çocuğun gözleri!
Eğer bir gün yolunuzu kaybederseniz bir çocuğun gözlerinin içine bakın... Çünkü bir çocuğun bir yetişkine her zaman öğreteceği 3 şey vardır;
1) Nedensiz yere mutlu olmak...
2) Her zaman mutlu olabilecek bir uğraş bulmak
3) Elde etmek istediği şey için var gücüyle dayatmak...
(Ercan Kaşıkçı'nın kitabından)
Emniyet Genel Müdürü doğru söylüyor! Ama...
Emniyet Genel Müdürü Kemal Önal açıklama yapıyor:
"Polis yolda yürürken dondurma yiyemez... Vatandaş ön kapıdan binmek için kuyrukta beklerken o belediye otobüsüne arkadan binemez.. Islık çalıp eli cebinde lakayt gezemez..."
Kemal Önal'a birşey sormak istiyorum; sıraladıklarınızı yapmaması gereken polislerden sivil olanları araçları ile arıza şeridini kullanabilirler mi? On binlerce araç köprü yolunda milim milim ilerlerken, onlar mesaiye gitmek için seyyar tepe lambalarını takıp basıp geçebilirler mi?
Kısacası; yasanın, kuralın ve Genel Müdürlüğünüzün vermediği bir hakkı halka rağmen kullanabilirler mi? Eğer "Hayır" diyorsanız; bir sabah köprü yoluna buyrunuz ve görünüz...
Kurban nerede kesilecek?
Otoyolların kenarlarında, parklarda kurban kesilerek çevrenin kana boyanmasının yasaklanmasını olumlu buluyoruz...
Peki vatandaş kurbanını nerede kesecek?
İstanbul'un 32 ilçesinde, İzmir'de, Ankara'da kurban kesim yerleri belirlendi mi? Burada kesimler parayla mı yapılacak? Kasapları kurban sahipleri mi bulacak? Hijyenik kuralları nasıl sağlanacak? Kesilen hayvanların iç organları ne olacak? Derileri kim toplayacak? Araçlar nereye park edilecek?
Hatırlatmak istedim...
Fıkra
Günahkâr!
Dağcılığa meraklı devlet başkanı, tatile çıkmış... Korumalarının itirazına rağmen, zirveye doğru tek başına tırmanışa geçmiş... Fakat bir süre sonra ayağı kayıp, dengesini kaybedince başlamış yuvarlanmaya. Son anda bir dala tutunup uçuruma düşmekten kurtulmuş. Ve var gücüyle bağırmaya başlamış:
- İmdaaat! Kimse yok muuuu?
Bir süre sonra yukarlardan ve derinden gelen bir ses cevap vermiş:
- Ey kulum, seni kurtarırım ama bana son iki yılda yaptığın iyilikleri söyle önce...
Başkan tekrar bağırmaya başlamış:
- İmdaaat! Başka kimse yok muuu?...
YUH!
Köy bakkalında pastörize süt ve yoğurtla, hazır çorba, sebze-meyve, satılmasına zemin hazırlayanlara...
DOĞRU SÖZ
Kötü bir sistem iyi bir personeli, iyi bir personel de kötü bir sistemi felç eder...
|