Kars, Orhan Pamuk'un "Kar" romanıyla bir daha gündeme geldi. 1990 yılının şubat ayında, yani 12 yıl önce bu günlerde nüfusu azalan kentler üzerine bir araştırma için ben ve Ümit Kıvanç Kars'a gitmiş ve 15 gün kadar kalmıştık. Bu gezinin izlenimleri 30 Nisan 1990 tarihli "Cumhuriyet" gazetesinde Ümit Kıvanç'ın fotoğrafları eşliğinde yayımlanmıştı.
Bu yazıyı bugün tekrar okuyunca geçen 12 yıl boyunca Kars'ta pek çok şeyin değişmediği görülmekte...
Şimdi, bir "online tefrika" olarak birkaç gün bu yazıyı aktarmak istiyorum.
KARS Ğ Sabah erkenden yola çıktık Artvin'den. Bir yüzü kara kayalık, bir yüzü bembeyaz kar altındaki dağları ardımızda bırakıp akşamın dördünde Kars'a girdik Ümit Kıvanç'la. Gözlerimizin ucunda kehribar kar kristalleri. Upuzun bir beyazlıktan ansızın çıkan bir kara karanlığın kapısına dayanmanın erişilmez duygusu...
Kars, başka türlü nasıl anlatılabilir?
Kars, ilk görenler için bir ana caddeler kenti. Tek ana caddesi yok Kars'ın, bir çok ana caddesi var. İnsanlar kahvelere çekilmiş, buğulu camların arkasında silüetleri parlıyor. Dükkânların çoğu kepenklerini indirmiş. Sanki biraz sonra hiçbir canlı işareti kalmayacak duygusu yoğunlaşıyor içimizde. Bütün caddeler birbirine benziyor. Bütün caddelerde tek renk, karanlık. Ama birden bol ışıklı bir caddeye giriyoruz. Doğu'da bir kent olamaz burası. Bu caddeyi al bir Avrupa kentinin içine yerleştir. Kimse farkına varmaz, "Yanlışlıkla Berlin'e gelmiş olmayalım" diyorum Ümit'e.
Kars'ın dışarıdan görünüşü bu. Bir Avrupa kenti. Ana yol bir tarafa, yaya kaldırımında bile iki araba rahatça trafiğe çıkabilir.
Ya Kars'ın iç görünümü? Bunu yarın sabah, gündüz gözüyle göreceğiz.
Kars'ın iç görünümü akşamından daha da karanlık. Çünkü Kars, karanlığın bile terk ettiği bir kent.
Kars'ta yayımlanan yerel gazeteler "satılık ev" ilanlarıyla dolu. 5 Şubat 1990 tarihli "Serhat Kars" gazetesinde bir ilan:
"Satılık 7 takım ev. Ortakapı Mahallesi, Atatürk Cad. Bahçe içinde 7 takım ev satılıktır."
6 Şubat 1990 tarihli "Yeni Doğu" gazetesinden: "Çok acele satılık ev. Kaleiçi Mahallesi Lokmanbey Sokak'ta 3 takım ev uygun fiyatla acele satılıktır."
6 Şubat 1990 tarihli "Hüryurt" gazetesinden: "Satılık arsa. Din Görevlileri Yapı Kooperatifi'ndeki su basmanı çıkmış 218 ve 255 noluarsalar peşin ve uygun fiyatla acele satılıktır."
Evler tek tek değil, takım olarak, sokak sokak, cadde cadde satılıyor Kars'ta. Bütün Kars "satılık" levhalarıyla donatılmış.
Atatürk Caddesi'nde bir bakkal dükkânına giriyorum. Bakkal dükkânının yanındaki ev ve arkasındaki arsa satılık. Niyetim "ev" için pazarlığa girişmek değil, satış "niyet"ini öğrenmek.
Adnan Göğçe dükkânın sahibi. Ev ve arsa abisinin, o karışıyormuş. Sobanın başında oturuyoruz. Çay söylüyor bize. Dükkânda muzdanbisküviye kadar her türlü yiyecek var. Biraz sonra biri giriyor dükkâna. Bir torbaya pirinç dolduruyor, şeker, çay. Her şeyi kendi tartıp fiyatını kendi hesaplıyor. Adı Kulu Oğul, "Köylüyüm" diyor. Adnan Göğçe'ye alınan malları sadece deftere kaydetmek kalıyor. Elbet
veresiye...
Az sonra biri daha geliyor. Emekli İbrahim Aydın. Çaylar tazeleniyor. İbrahim Aydın'ın iki oğlu var. Biri Bursa'da doktor, biri Çankırı'da. O da her şeyini satıp Kars'tan gitmek istiyor. "Dokuz ay kış burası" diyor Aydın. "Bursa'da hiç olmazsa yakacak sorunum olmaz. Burada kömüre verdiğim parayla orada gül gibi geçinirim."
İyisi mi gündüz gözüyle Kars'ın sokaklarına vurmak. Bakalım hali nicedir?
YARIN: Herkes göç yolunda...