Siyasetçiler ülkeyi değil kendini düşünüyor
Emekli Koramiral Atilla Kıyat ülkenin gidişatını şöyle özetledi: Siyasetçiler Türkiye için değil, sadece kendileri için gelecek planlıyor...
Emekli Koramiral Atilla Kıyat'la "11 Eylül'den sonra Türkiye nereye gidiyor?" diye konuşmaya başladık. Irak, Kıbrıs, AB, asker-sivil ilişkisi derken Kıyat'ın sözleri Orhan Pamuk'un son romanı "Kar"daki atmosferi hatırlattı. Atilla Kıyat, Türkiye'nin mevcut yapısını anlatırken Orhan Pamuk gibi "Aktörler sabit olmayan bir senaryo içindeler" diyor.
* Sizler için sivil hayata alışmak zor mu?
Tam 43 yıl hizmet verdim. "Mutlaka bocalanır" diye düşünebilirsiniz ama kendimi hiçbir zaman sivil toplumdan koparmadım.
* Niye bu ülkenin insanları en çok orduya güveniyor?
Türkiye, cumhuriyete rağmen kurumsallaşamadı. Kurumsallaşmış tek kuruluş Silahlı Kuvvetler. Silahlı Kuvvetler'i diğer kuruluşlarla, örneğin siyasetçilerle mukayese eden Türk toplumu, "Silahlı Kuvvetler'den de hata yapanlar olur ama bu ortaya çıkar" diye düşünüyor. "Siyasette hatanın karşılığının ödendiğini görmedik" diyen toplum, Silahlı Kuvvetler'e güveniyor.
* Bu biraz da siyasi aktörlerin uzun zamandır değişmemesinden kaynaklanmıyor mu?
Silahlı Kuvvetler'de seçile seçile basamakları çıkarsınız, zamanı geldiğinde de emekli olur ayrılırsınız. Siyasetçi ülkeye zararlar vermiş olsa dahi bırakıp gitmiyor ve onu uzaklaştıracak mekanizma yok. Siyasetçi halkın verdiği mesajları "artık ben bu sahneden çekilmeliyim" şeklinde almıyor.
TÜRKİYE APARTMANDAN ATILIRDI
* İlkokuldan itibaren ülkemizle ilgili "dış mihraklar", "ülkemizin jeopolitik önemi" gibi söylemlerle büyüdük. Her ülkenin jeopolitik önemi yok mudur?
Burası apartman olsaydı apartman yönetimi çoktan bizi atardı. Bütün komşularımızla sorunlarımız var. Dış mihraklara ben "içimizdeki hainleri" de ekleyeceğim. Kendimizle hesaplaşmaktan korkuyoruz. Çünkü yıllar boyu ülkeyi ülke insanını öcü göstererek yönetmişiz. Bu ülke insanının önünden korkuları kaldırıp, ülkeyi demokratikleştirirseniz siyaset sahnesinde bu kadar uzun yıllar kalmanız mümkün olmaz. Türkiye'de uzun yıllardır aktörleri sabit olmayan bir senaryo içindeler.
* Siyasette vizyon sahibi insanlar yok mu diyorsunuz?
Siyasetçiler Türkiye için değil kendileri için gelecek planladıklarından böyle oluyor.
* 11 Eylül Türkiye'nin geleceğini nasıl etkiledi?
Bu stratejiler 11 Eylül'den önce de vardı. Dünya, Türkiye'nin demokratik, laik, nüfusunun çoğunluğunun Müslüman olduğunu, uçaklar kulelere çarpmadan önce de biliyordu. Olayı, terörizmle ilgili boyutundan dolayı Türkiye'nin kullanmasını, İslam ülkesi olarak lider olma boyutunu kullanmasına tercih ederim.
* Türkiye örnek Müslüman ülke olarak gösteriliyor. Burada mı bir yanlışlık var?
Türkiye nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan bir cumhuriyet. Kalkıp "İslam dünyasının lideri olacağız" dersek o alem içinde kendimizi buluruz. 11 Eylül'le ilgili doğru dürüst kıvıramadık bile. 11 Eylül'den sonra ilk önemli açıklama iki hafta sonra Genelkurmay İkinci Başkanı'ndan geldi. İçimizi Irak korkusu sardı. Müdahalenin Afganistan'a olduğunu görünce rahatladık. Karasızlıklarımızın arkasında siyaseten korkularımız yatıyordu. Amerika ne kadar para verirse o kadar asker gider.
* ABD gezisinden sonra Irak konusundaki endişelerimiz belirginlik kazanmadı mı?
Amerika'nın kararlığını gördük. Biz geziden sonra şöyle bir yorum yaptık: Bush, Ecevit'e Simitis'ten daha yakın davrandı. Çok üzülerek söylüyorum, Yunan Başbakanı'nın başı daha dikti. Ne para istemeye ne Dünya Bankası'nı "dürtün" demeye gitti.
* Ama sonuçta AB'nin terörist örgütler listesinde PKK yer almadı...
AB terörist örgütler listesinde DHKP-C ve PKK yok. AB içinde olsaydık bunların ikisi de olurdu. Biz PKK terörist bir örgüt olduğunu 20 senedir bu terörü çektiğimize rağmen anlatamadık.
* Bu konuda eksikliğimiz var ama bir yandan da yıllardır "Terörizmin temelinde gelir dağılımı eşitsizliği var" diyoruz. Aç insanlar için "sosyal haklar" lüks mü?
Demokrasi denildiğinde "karnını doyuralım sonra" diyoruz. Bir kere de tersini deneyelim. "Eğitmeden demokrasi getirmem" dediğinizde zaten onu eğitmemek için elinizden gelen her şeyi yapıyorsunuz. Terörizmin haklı nedeni olamaz. Ama bölme şıkkına sığınınca bu sorun yıllarca sürer.
28 Şubat'ta ordunun ağırlığı vizyona çıktı
* 5 yıl geçti, 28 Şubat yaklaşıyor. Şimdi geriye dönüp baktığınızda 28 Şubat askeri rejim getirdi mi?
28 Şubat'a bizi götüren günler Türkiye'nin yaşamaması gereken günlerdi. Ancak bir tarafta yaşanmışlıktan kazanılan deneyimler de bir ülkenin geleceğinin belirlenmesi için önemli. 28 Şubat döneminde Brüksel'de Türk Askeri Temsil Heyeti'nin başındaydım. Ülkenin dış politika açısından da görüntüsü çok kötüydü. Sonra 28 Şubat yaşandı, askeri rejim gelmedi. Yalnızca ordunun her zaman varolan ağırlığı vizyona çıktı.
* Her seferinde karşılarında orduyu mu bulacaklar?
Hayır, ben Türkiye'nin iç dinamiklerine güveniyorum. Bir rejim bir ülke halkına rağmen gelemez.
* İdam cezasını kaldırabilicek miyiz? Kaldıramazsak AB yolunda nasıl ilerleyeceğiz?
Sorun kanlı katil. Canlısından çok çektik neden ölüsünden çekme yolunu seçiyoruz? Benim de yavrularım öldü, askerimin hepsini çocuklarım gibi görürüm. Ancak oturup karar vermemiz lazım: Şimdi asmak mı, asmamak mı Türkiye'nin çıkarına? Yasa "asacaksın" diyor, hem asamazsan nasıl anlatacaksın bunu? Yasayı çıkarınca döner herkese anlatırsın, çünkü AB ana hedeftir. Ancak yasa varken asmazsan devlet olarak güvenirliğini kaybediyorsun.
Şükür ülkeyi bölmedik!
* Şimdi Kürtçe eğitim hakkı en başta gelen talep. AB bu talepleri dikkate alıyor. AB'ye girelim diyoruz, nasıl olacak?
Onların Avrupa'daki adamları özgürlükten bahsediyorlar. AB bunları dikkate alıyor. Bakın "irticayı getiriyor" dediğimiz partinin uzantısını kapattık, onun bir diğer uzantısının yüzde 20 kadar bir oy patansiyeli olduğunu araştırmalar gösteriyor.
Parti kapatmak, adam kapatmak, kafaları kapatmak anlamına gelmiyor. Türkiye'yi çok şükür bölmedik. Hayır kafaları böldünüz. Bir ülkenin bölünmesi demek yalnızca sınırdan parça koparmak anlamına gelmez. İrtica tehditi var mıydı? Evet vardı ama olduğundan çok gördünüz. "Eyvah irtica geliyor" dedikçe onlarda getireceklerini sandılar. Bölünme ve irtica konusunda aynı yanlışlara düştük.
* AB yolunda Kıbrıs engeli var. Nasıl çözeceğiz?
Dönem Kıbrıs'taki katliamların başladığı yıllar değil. Harekât zamanı gibi de değil. Taraflardan biri AB'ye girmek için ilk sırada.
* Güney Kıbrıs ile birlikte AB'ye girmek isteyenler var...
Korkunun ecele faydası yok. Güney Kıbrıs pasaportu alanlara vatan haini dememeliyiz. Kıbrıs sorunu çözülmeden AB hayal. Çözüm, Kıbrıs'ı satmak da değil.
Bu yıl Fener şampiyon
Emekli Koramiral Atilla Kıyat: Benim koyu bir Fenerbahçeli olduğum bilinirdi... Deniz Harp Okulu komutanı olduğum dönemde bir kamp yeri vardı, o sırada banklar yenileniyordu. Komutanlarının çok koyu Fenerli olduğunu bilen personel, boya yapılırken sarı-lacivert renkleri tercih etmiş. Oturma bankları sarı lacivert boyanmıştı. Yani emir verip de boyatmış değilim.
Fenerbehçe'de şu anda sorunlar yaşanıyor. Ancak, ligte üçüncü sırada ve ligin sona ermesine daha var. İnancım Fenerbahçe'nin şampiyon olacağı şeklinde...
Elif ERGU