kapat
30.12.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Akrobat kadınlar

İpten ipe atlayan cambazlar gibi tarihte adama 'vay be' dedirten kadınların sayısı hesaba gelmez. Çırağan Sarayı'nda yıllarca bekaret fatihini bekleyen Hatice Sultan sadece biri...
Cesur veya korkak, güçlü veya zayıf, güzel ya da çirkindirler. Bazılarının ne bedeni, ne de ihtirası ölçüye gelmez.

Buna rağmen kimileri Hürrem Sultan veya Safiye Sultan gibi her bakımdan "ölçü"lüdür. Ama Kösem Sultan gibi "ölçü"yü kaçırıp, hayatından olanlar da vardır.

Emine Pehlivan gibi erkeklerle güreşip, "Üste çıktım diye övünme"yen, aklıyla gizli servisleri, güzelliği ile erkekleri dize getiren Emine Adalet, "Turkey"in hindi olmadığını anlatıp Amerika'yı fetheden Necla Ateş, "Müthiş kadınlar"ın liste başı isimleri arasında yer alır...

"Müthiş" denilince sadece güç ve iktidar anlaşılmasın. Lüsyen Hanım gibi Abdülhak Hamid'i kim sevebilirdi ki? Kim, şair Fitnat gibi aşkını mısralara müthiş biçimde döküp yaşadı? Ve hangi kadın Cahide Sonku olup, ihtiras ve şöhret basamaklarını "müthiş" biçimde çıktı. Ve aynı hızla düştü? Kim onun kadar yoksulluğu, sanat zenginliği ile yaşadı?..

Adama "Vay be!" dedirtenlerin sayısı hesaba gelmez. Erkek voleybol takımında (Fenerbahçe) oynayan Suphiye Rıfat Hanım gibi "müthiş" bir sporcu daha gelir mi? Feriha Tevfik'in, Keriman Halis'in dünyayı sarsan güzellikleri karşısında hangi zamane bedeni çıkıp da "Ben güzelim" diyebilir? Hangi güzel Naşide Hanım gibi cesarete soyunabilir?

"Müthiş" olmak zaman ve mekân tanımıyor. Onlar sayfaları sararmış hatıralardan solmamış bir hayatla karşımıza çıkabilirler...

"Saray"lı da olsa zamanımıza geliverirler...

YILLARCA BEKARET FATİHİNİ BEKLEDİ
Babası V. Murat tahta çıktığında henüz 6 yaşında olan Hatice Sultan, padişah kızı olmanın "hava"sı içinde büyümüştü. 18 yaşından gün aldığında ise gayet "havalı" olacak ve kibirinden yanına yaklaşılmayacaktı.

"Kibirli Hatice Sultan" olarak tanınan bu saray güzeli için eski tüfekler "değme afet eline su dökemezdi" tabiri kullanır ve şöyle bir ifadede bulunurlardı:

"Çırağan Sarayı'nda bekâret fatihi şehzadesini yıllarca beklemesi hem zeka ve ihtirasından, hem de seçkinciliğinden kaynaklanıyordu."

Hayatta bulunan bir eski padişahın kızı olması sebebiyle Abdülhamid'den gerekli ilgiyi bir türlü göremeyen Hatice Sultan'a talip çıkmayışı da Saray politikasından kaynaklanıyordu. Padişah, bu yönde bir işaret vermese, damat adayı Hatice Sultan'a nasıl "kaş göz" edip de işaret versin?

Sonuçta Hatice Sultan'ın velvelesi, bedeni kadar haşmetli olacak ve padişah bu yüksek sesli ricayı makul bulacaktır:

"Tez düğün hazırlıklarına geçilsin."
Niyet iyi ama sonuç vahimdir. Gül gibi Hatice Sultan'a bulunan damat, "ununu elemiş, eleğini duvara asmış"lardan Vasıf Bey olur. Paşa iradeye boyun eğip, damat olunca vezir de olacaktır. Ne yapsın Hatice Sultan? Damada yatak sermek varken, makama mı yatak sersin?

Soğuk kış gecelerini ısıtacak "aşk ateşi" işte böyle bir havada ortaya çıkmış ve "ateş bacayı sarmış"tır. Yangını çıkaran "kundakçı"nın kim olduğunu tam bilemiyoruz. Hatice Sultan mı, yoksa padişah kızı Naile Sultan'ın kocası Kemalettin Paşa mı?

Önce bakışıp kesişmeler, ardından da mektuplaşmalar gelecek ve "Ruhum, Ömrüm" gibi ifadeler, bu aşk yangınını körükleyecektir. İlk buluşma 13 Nisan 1904'te tarihinde vuku bulmuş ama tarih, bu buluşmada "fiili vukuat" olup olmadığını tam olarak teyit edememiştir. Fiiliyatın değil de hissiyatın önde gittiği mektuplarda "Hasta yatağından inleyen sadık kulunuz Kemal" diye satırlar düşen paşa anlaşılıyor ki pek "paşa paşa" oturanlardan değildir.

SULTANIM BANA TESİRLİ BİR ZEHİR LÜTFEN!
"Peki Hatice Sultan'ı 'müthiş kadın' yapan nedir?" diye bir soru yöneltilse şöyle derim...

Paşa ile Sultan'ın evleri bitişiktir. Ve hararetin söndürülmesi için çare aranacaktır. Çare Hatice Sultan'dan gelir:

"Bahçenizin yakınında sokağa uzayan bizim duvarın ötesindeki kapının kaldırılması ve buranın kapatılması hakkındaki fermanınızın hızla yerine getirilmesi için mühendise emir verdim."

Böylece ikisi arasındaki duvarlar yıkılır ve iki konak bir dehlizle birleştirilmiş olur.

Sonrası ise sadece Hatice Sultan'ı müthiş yapmaz. Müthiş aşk ile ortaya daha da müthiş bir senaryo çıkacaktır. Vasıf Paşa'nın engel için bulduğu çareye bakın:

"İstediğim şey hemen tesirini gösterecek bir zehirdir. Söylüyordunuz, öldükten sonra muayene edildiği zaman ortaya çıkmıyormuş. İşte o zehiri istiyorum. Rica ederim bana o zehiri lütfet. Çünkü bu elem ve ıstıraba artık tahammül edemeyeceğim. Oooofff, off."

Kıssadan hisse:

a) Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste.

b) Mektup yazarken dikkatli ol. Önce Abdülhamid'in, sonra Ergun'un eline geçer... Bodrum'a tatil yerine, Bursa'ya Kemalettin Paşa gibi sürgüne gidersin. Hem Naile Sultan hem de Hatice Sultan'dan olursun.

c) Sonsuz aşk masalına inanma. Hatice Sultan'ın sonrasında yakışıklı ve genç Rauf Bey'e abayı yaktığını unutma..

EN MÜTHİŞ CAMBAZ

Margi ipten 'el üstüne' düştü
Margareth'in ne zaman bir suretini görsem aklıma hemen "Harikalar Sirki" gelir. Saraydan hem makam hem de güç alan Fehim Efendi, zamanla cüretine fren basamamış ve İstanbul'u haraca kesmeye başlamıştır. Bu arada hatun da "kesmek"tedir. "Mister Morgan ve Şürekası" adıyla daha çok sirki andıran bu cambazlar grubu İstanbul temsilleri ile alkış toplamıştı. Moda'da yapılan gösterilerde en çok alkışı da patronun kızı Margareth almıştı. Fehim Paşa bu faydaya en çok inananlardan olup, biraz baskı, biraz da şefkat ile tazeyi cambazhaneden çıkarıp, konağına getirir. Margareth artık ip üstünde değil, el üstündedir. Ama düşecektir. Ne zaman mı? Yediği halt bini aşan Fehim Paşa Bursa'ya gönderildiğinde. Gezmeye değil, sürgüne gitmiştir ve orada linç edilince hem ülke hem de Margareth kurtulacaktır.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır