kapat
30.12.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Failatün failün...

Liselerde "edebiyat dersleri" tartışması sonunda geldi "failatün failün"ün simgelediği "aruz vezni"ne dayandı. İlkgençliğini edebiyat öğretmeni olmanın hayalleriyle süslemiş, bu konuda sonunu getiremese de öğrenim görmüş, üstelik kırk yıldır bizzat edebiyatın içinde bulunmuş biri olarak aktarmak istiyorum.

Çünkü haftada bir "yazı" sırası gelse de bu tartışma daha süreceğe benzemekte...

Bence bu olayın üç cephesi bulunmakta: Öğrenci ve ailesi, öğretmen ve onu yetiştiren kurumlar ile yönetim, yani Milli Eğitim Bakanlığı...

Öğrenci edebiyat dersini sevmiyor, çünkü öğretmen de sevmiyor, öğretmen yetiştiren kurum ve kuruluşlar da, Bakanlığa bağlı Talim Terbiye Kurulu da... Hatta aileler de...

Sevilmeyen bir şey nasıl öğrenilir?

Önce öğretmen dersini sevecek ki, sevdiğini öğrencisine aktarabilsin.

Öğretmenin dersini sevmesi için de Bakanlığa, Bakanlığın da ötesinde öğretmen yetiştiren kurum ve kuruluşlara, yani fakültelere, yani öğretmen okullarına görev düşmekte...

Piramidin tepesinde öğretmenin yetişme koşulları yer almakta bu yüzden...

Öğretmen adayı, bırakın "çağdaş" edebiyatı, edebiyatı kuşatan "sanat" lezzetinden tat almadan yetişirse bilgi ve görgüsünü nasıl aktaracak öğrencisine?

Hiçbir öğretmen "müfredat" kolumuzu bağlıyor bahanesine sığınmasın.

Yıllarca Abdurrahman Nisari'nin yazdığı edebiyat kitaplarını kim yasakladı? O Abdurrahman Nisari ki, Cevdet Kudret'in takma adıydı ve "solcu" olduğu için bu adla kitap yazmaya mecbur kılınmıştı. Çünkü, eski ile yeni olarak değil de bir bütün olarak, çağdaş anlamda bakıyordu edebiyata... Yazdıkları edebiyatı sevmenin anahtarıydı çünkü...

Ben ne lise ne de üniversite hayatımda bir tek "aruz" vezni öğrenmedim. Ama bu benim Divan edebiyatını öğrenmeme, hatta şiirimde yararlanmama bir engel teşkil etmedi.

Bugün Melih Cevdet ne kadar çağdaş ise Nedim de, Yunus Emre de o kadar çağdaştır. Yeter ki Melih Cevdet'i de, Nedim ve Yunus Emre'yi de severek öğretelim ve öğrenelim. Ama önce öğretmen sevsin ki, öğrencilerine de severek öğretebilsin...

Çağdaş olmak, güncelin ardına takılarak günün genel geçer lezzetinden tat almak değildir... Edebiyat lezzettir, tat almadır çünkü...

Bakanlık, önce öğretmenini eğitmeli, kapıları çağdaş edebiyata açık eğitim fakültelerine önem vermeli, üniversiteler yaşayan, canlı bir edebiyat ortamına kavuşturulmalı, Talim Terbiye dünü bugüne estetik bir lezzetle taşımanın yollarını aramalı...

Öğrenci öğrenir, müfredatı "failatün failatün" de olsa...

Vitrindeki kitaplar

3 ayrı kalemden "Halk Oyunları"
Halk bilim çalışmaları içerisinden doğan ve gelişerek bugünkü haline gelen halk oyunlarımız, toplum hayatının her alanında yer alan sanat türleri arasında oluşumu ve ifade edilebilme özellikleri bakımından en renkli ve en etkili kaynaşma aracı durumundadır.

İşte bu düşünceden hareket eden İsmail Ekmekçioğlu, Cüneyt Bekar ve Metin Kaplan'ın ortak çalışması "Türk Halk Oyunları" Esin Yayınları arasında çıktı.

Konusunun uzmanı üç yazar, halk oyunlarının folklor içindeki yerini irdeliyor, çalgı ve giysilerin tanıtımından sonra öğretimindeki yöntemler üzerinde duruyorlar. Türk folklorunun "oyun"larını tanımak için bir rehber kitap...

* Lagahoo'nun Çırağı: Rabindranath Maharaj (İş Bankası)

* Kadın Burcu: Arife Kalender (Hera)

* Doğunun Talan ve İnkârı: Aytekin Yılmaz (Belge)

* Altın: Blaise Cendrars (Okuyan Us)

* Üçüncü Zil: Üstün Akmen'in 2000-2001 tiyatro sezonunda izleyebildiği oyunlar üzerine tiyatro eleştirileri... (Broy Yayınevi)

* Can Boğazdan Gelir: Ephraim Kishon'dan yeme-içme üzerine mizah hikâyeleri... (Doğan Kitap)

* Mutluluğa Giden Yol: Richard Carlson'dan mutsuzluktan kurtulmak ve hayatı değiştirmek için öneriler... (Alkım Yayınevi)

* Seks? Eh, Hayır Demem: Füsun Demirel'in Türkçesiyle Franca Rame, Dario Fo ve Jacopo Fo'nun yazdığı oyun. (Açılım Yayınları)

* Zor İnsanlarla Baş Etme Yolları: Dr. Rick Brinkman ve Dr. Rick Kirschner'den insanların iyi taraflarını öne çıkarmayı amaçlayan bir çalışma... (Boyner Yayınları)

HANGİ DİLİ KONUŞMALI?

"Eğer birisine ulaşmak istiyorsanız onunla onun anlayacağı dilden konuşmalı ve onun konuştuğu dili dinlemelisiniz."

WILLIAM ISAACS: Diyalog ve Birlikte Düşünme Sanatı, (Literatür Yayıncılık)



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır