kapat
30.12.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Büyük, iri ve kalın kadınlar

Bir konuyla uğraştığımda, karşıma onunla ilgili bir sürü başka şey çıkar. Sait Faik, geçenlerde okuduğum "Lüzumsuz Adam" adlı öyküsünde 'kalın bacaklı' bir kadını anlatıyordu: "Bir Yahudi kızcağız vardı...

Bir de kalın kalın, yere sağlam basan bacakları vardı. Ne öpmek isterdim bacaklarından şu kızı bir defacık ömrümde. Kim bilir tatlı yerleri, ne kokulu tarafları vardır, kalın bacaklarından gayrı."

Fitnes çağındaki kadın imajıyla ne kadar da uyumsuzmuş Sait Faik'in zevki, diye düşünürken, patır patır düştü benzeri örnekler.

Mavi gözlü sarışın da yazdı... Aşık Shakespeare ve Yetenekli Mr.

Ripley'den tanıdığımız Gwyneth Paltrow, Farrelly kardeşlerin çektiği Shallow Hal'da oynuyor. Bu filmde vücudu kalın, ruhu narin bir kadını canlandırıyor. Peki sıska Gwyneth, Robert de Niro gibi kilo mu aldı?

Yok canım, nerede onda o cesaret? Lateks, köpük ve plastikten oluşan ve kendisini 20 kilo fazla gösteren özel bir giysiyle çıkmış kameranın karşısına.

Gwyneth bu arada film vesilesiyle Talk dergisi için Jean Baptiste Mondino'ya, fotoğraflar çektirdi. Peki bu 'kalın' görüntü nasıl elde edildi? Basit bir numara aslında: Kafa onun, vücut ise bir dublöre ait. Fransız fotoğrafçı iki ayrı çekimi Paris'teki stüdyosunda bir güzel birleştirmiş. Büyük, iri ve kalın kadın seven erkeklerin hayrına bir sonuç çıkmış ortaya.

Bitmedi... Hürriyet'in Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, Arap dünyasının 'Kama Sutra'sı sayılan Itırlı Bahçe'deki (Şeyh Muhammed el Nefzavi ) güzel kadın betimlemesinin Tevrat'takine çok benzediğini yazdı: "Bembeyaz bir cilt, kıpkırmızı dudaklar, sert göğüsler, dolgun bacaklar, geniş kalçalar, uzun bir boyun, ışıldayan kara gözler, siyah ya da kınalı saçlar, sağlıklı ve dik duran bir gövde." (dolgun bacaklara ve geniş kalçalara bir kere daha dikkatinizi çekmek isterim.)

Velhasıl karşıma ikide bir kocamanlar çıkıyordu. Son örneği itiraf.com'a yazan İzmirli bir adam (33) verdi:

"İri kadınlara bayılıyorum. Uzun boylu, bol etli, zorunlu olarak giydikleri topuksuz ayakkabıları, kısa saçları, soluk makyajları nedeniyle, mahremde sürprizler vaat eden, genelde boyunları ve kulak arkaları hassas, narin-nazenin olmadıkları için cinselliği doludizgin yaşayabilen ama buna rağmen inisiyatif almayı çok sevmeyen, kendilerine küçük bir kız gibi davrandığınızda minikleşiveren büyük kadınlar. Tohum serpmek için ideal, geniş tenler, iri kemikler, büyük eller, uzun bacaklar, güçlü vücutlar..."

İyi ki nispeten az rastlanan büyük, iri ve kalın kadınlara takılmışım. Yine de bunca örnek çıktı karşıma. Ya nevrotik kadınları yazsaydı Sait Faik? Eyvah ki eyvah, etraf onlarla dolu.

SAYIM ÇINAR'I TANISAYDINIZ...

Hediyenin şık paketine, etin yanındaki lezzetli garnitüre, giysiye takılan zarif broşlara benzeyen insanlar vardır. Evet onlarsız da yaşarız, hayatımızda başrolü oynamazlar; ama varlıkları bizi mutlu eder.

Diyelim ki Beyoğlu'ndaki Kaktüs Kahvesi'ndeyiz. Peçeteyi yanlışlıkla kucağıma düşürdüm, tam alayım derken de yere uçuverdi. Yenisini istemeye hazırlanırken, garson Ertuğrul, masamızın yanından sessizce süzülerken, iki peçete bırakıp gider. Sevinirim işte o an.

Ertuğrul'un o minik jesti, her zaman yaptığım bir şeyi, yani yeni bir peçete istemeyi; gereksiz, yorucu bir iş haline getiriverir gözümde.

Sayım Çınar da işte böyle bir kişidir. İçi kitap dolu kocaman bir çantayla çıkagelir. Benim için toplumsal araştırmalar, Okay Abi (Gönensin) için polisiyeler, kızlar için aşk romanları vardır o çantada. "Bak sen seversin" diyerek üç kitap gösterir. Biri mutlaka ilgimi çeker. Alırım. Üstümde para yoksa, deftere kaydeder.

"Yazılarını kitap yap, ben 100 tane satmayı garanti ediyorum" diye gaz verip, NTV'nin yolunu tutar.

Bizim gazete Nişantaşı'nda. Kitapçı mı yok çevrede? Dolu! Sayım olmasa da bulurum aradığımı. Ama ondan almak zevklidir işte. Sohbeti renklendirir grileşen hayatımızı. Alışverişi sadece 'alış' ve 'veriş' olmaktan çıkarır Sayım.

Yalnız ben değil, başkaları da etkilenmiştir ondan. "Küçük dağları ben yarattım, büyükleri yaratırken de Tanrı'ya yardım ettim" edasını üzerine pek yakıştıran Güneri Cıvaoğlu bile 3 Haziran 2001'de onun anlatan bir yazı yazmıştı Milliyet'te.

Sayım gelse de yarın, yılbaşı öncesi borcumu ödesem!

PARKTA YILBAŞI PARTİSİ

Çocukluğumdaki düğün çorbalı, dolmalı, portakal ve mandalinalı, tombalalı, belki radyolu ama televizyonsuz 31 Aralık muhabbetini öyle çok özledim ki! Bıktım artık; her yılbaşı aynı sorun: Ne yapacağız, nereye gideceğiz?

İşte bu yüzden olsa gerek, e-postama düşen Kadıköy Selamiçeşme Özgürlük Parkı'nda Yılbaşı başlıklı mesajı görünce çok sevindim.

Çünkü telaşsız, dertsiz bir yılbaşı gecesini en son 1987'de yaşamıştım: Ortaköy meydanında açık hava partisi vardı. Örneğin Mehmet Güreli çalmış (Mozaik de vardı galiba), şarkılar söylenmişti.

Bu tür açık hava partilerinin ilkiydi... Can Yücel, çevrecilere maledilen o etkinlik için şöyle demişti: "Yeşiller parti kuramadılar ama 'garden party' düzenlediler."

Şimdi de 31 Aralık gecesi Özgürlük Parkı'na Athena gelecek;

21:00-22:30 arasında çalacaklar. Sonra devam edecek eğlence. "Ücret yok, üşümek de yok; ateş varilleri ve açık hava sobaları olacak" diyor K.Belediyesi-Efes Pilsen ortak organizasyonu. Havai fişek sözü veriyorlar. "Saat 04:00'e dek disko müziği" de varmış. Unutmadan, bir de "Üst düzey güvenlik olacak" diyorlar ki bu önemli. Çünkü Ortaköy'deki partinin sonunda, "Ne lan bu entel ayaklar" diyerek mafyöz Ali Yasak kavga çıkarmıştı.

10 YIL ÖNCE SABAH

* 1 dolar 5 bin lira.

* Ev tipi tüpgaz 33 bin lira...

* SABAH okurlarına Pretty Woman'ın video kasetini verdi.

* GS'nin hocası Mustafa Denizli yanıldı: Ligin ilk yarısında 40 puan toplamayı hedefledi ama hesabı 7 puan açık verdi.

* Mehmet Altan'ın değişmeyen yazı başlığı: '15 Türk ancak bir Alman kadar üretiyor.'

* 1 Ocak 1992'den itibaren araçlarda kemer takmak zorunlu hale getirildi; şoförler hariç!..

* "Müzikholünüz Çakıl"da; Hülya Avşar, İbrahim Tatlıses, Ayşegül Aldinç, Özlem Selanik, "Ory" Sibel Gökçe sahneye çıkıyor (yılbaşı programı her şey dahil 250 bin lira).

* Arjantin'de Domingo Cavallo'nun ekonomiyi yoluna koyması şu başlıkla verildi: "Bizim de Cavallomuz olsa."

* Milli Piyongo yılbaşı büyük ikramiyesi 30 milyar lira.

* 1 Ocak 1992'nin duvar yazısı: "Milyar rüyası bitti... Haydi herkes işinin başına."

ZEHİRLİ SÖZLER:

Tişörtünüze şöyle yazdırabilirsiniz: "Neden iyi insanların başına kötü şeyler geliyor? Çünkü önüme çıkıyorlar!"

VALLAHİ DEDİ:

"Vatanımızı Japonya'da en iyi biçimde temsil edeceğiz." (Kuni Nakazono tarafından beğenilmek için sıraya giren bir Türk erkeği)



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır