Milletimiz de son yıllarda matsutake mantarları gibi biten Japon restoranları sayesinde sushi ile tanıştı ve pek sevdi. Yirminci yüzyılın başlarına kadar Japonya'da et yemek yasaktı. Çiftçiler bu yasağı tarlada sabanın üzerinde kızarttıkları et ile delerlerdi. Bu yemek daha sonra gelişerek ünlü Japon fondüsü sukiyaki olmuş. Soya sosu ve sake karışımı tatlı bir sos ile dolu tavada pişirdiğiniz sebzeleri, çırpılmış çiğ yumurtaya batırarak yiyorsunuz. Ginza'daki Okahan iyi bir sukiyaki için denemeniz gereken bir restoran.
Bir de Yakitori barları var ki, burada marine edilmiş tavuklar, şiş veya köfte şeklinde ızgaraya atılırlar. Bu barlarda arkanız caddeye dönük oturup, önünüzdeki çeşitlerden sipariş verebilirsiniz. Bir nevi yarı açık ocakbaşı gibi. Yakitori'nin yanında Japonların pirinçten yapılıp, ılık içilen milli içkileri sake'yi içebilirsiniz.
Çok paranız varsa, Kobe beef yemelisiniz. Bu bildiğimiz bonfile. Ama eti yumuşak olsun diye bira içirilip vücutlarına masaj yapılan şanslı ineklerin eti. Porsiyonu 100 doları geçtiği için, normal bir et yiyip, yanında Kirin İchi-ban gibi iyi bir Japon birası içmekle yetinebilirsiniz.
Japonya'nın viskileri de çok ünlüdür. Meguro-ku'daki Speyside Way, 800 malt viskisi ile mutlaka uğranılması gereken bir bar. Bazıları çok iyi olabilen Japon malt viskilerinden Nikka (varsa fıçı sertliğinde) ile Suntory'i denemelisiniz.