kapat
22.11.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 RAMAZAN
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 HYDEPARK
 ANKETLER
 SİNEMA
 SANAT
 KİTAP
 MÜZİK
 TARİH
 GURME
 GEZİ
 OTOMOBİL
 YAT&TEKNE
 HIGH-TECH
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Aşk evliliğiymiş!

Henüz değil ama evlenmeye karar verirsem, evliliğimi kurtarmak için dağlara taşlara tırmanmak yerine ya derdimi anlatacak bir ideolog bulur ya da pembe gözlükle idare etmeyi öğrenirim
"Neden evlenmiyorsun?" diye sordu bir arkadaşım. İnsan bu kadar direkt sorar mı canım! Neyse benim geçkin taze arkadaşım yanıtı almak için gözlerimin içine baktı. Ben de lafı yapıştırdım.

"Bak" dedim, "ilk aşık olduğumu sandığımda babam beni karşısına alıp şöyle dedi: Kızım sakın ilk aşık olduğun adamla evlenme.

Erkekleri tanıman lazım."
Ben bu lafı koydum cebime. Babamı kıracak değilim ya, denedim.

Sonra yıllar geçti babam bir gün beni karşısına aldı ve şöyle dedi: "Bak kızım artık erkekleri tanıdın. Yalnız yaşamaya alışınca bir erkekle aynı evi paylaşmak zor gelir. Sana 'erkekleri tanı' dedik ama çok da farkları yoktur aslında. Ya mantık evliliği yapacaksın ya aşık olup kapılacaksın birine ya da da böyle gider..."

Yaaa anladın mı geçkin taze arkadaşım?

Ben de herkes gibi "benimki farklı olacak" diye evlenseydim böyle düşünüyor olmazdım.

Söyleyin Allahaşkına, herkes 'benimki farklı olacak' diye evlenmiyor mu? Böyle şiddetli bir yalan duydunuz mu?

Geçkin taze arkadaşım, benim yoldan çıktığımı anladığından evlilik tecrübelerini saydı döktü. Evliliğin alameti farikaları olarak da bana şunları saydı:

* Hastaysan sana bakar

* Yalnız gecelerde yastık görevini üstlenir

* Bir yere giderken yanıma kimi alayım diye düşünmezsin

* Parasız kalınca yolacağın biri hep vardır

* Faturaları ödemekten, evin çatısını onartmaktan kurtulursun

* Hayatın tüm zorluklarını paylaşır seninle.

'Hıııı!' dedim önce. Ama ikna edemedi beni. Konserve kapağını açamayınca kapıcıyı çağırıyorum, çatıyı onartmam gerekince bende aklı kalan bir adam bu işi seve seve üstleniyor.

Geçkin tazeye şöyle sordum:
Ya tutku, şevhet, seks, ihtiras, öpüş, koklayış, heyecan?

Kikirdedi: "Evlilikten bahsediyorum, sen ne diyorsun?"

Oh oh işte! Ben de tam bundan söz ediyordum aslında. Aşık olup evlensen ne olacak? Herkes yazıp çiziyor: Aşklar en çok üç yıl sürüyormuş. Üç yıl bile abartılı olabilir bir adamla her daim birlikte olunca. Üç-dört ay, iki-üç yıl sürsün ne fark eder, sonuçta bitiyor. Aşk evliliğiymiş! Sonuçta oturduğu zemin mantık evliliğiyle aynı değil mi?

MANTIK EVLİLİĞİ DE NE OLUYOR?
Hem nedir bu mantık evliliği? İyi giyinmek, düzgün bir adama koca demek, aile ziyaretleri, iyi bir evde oturmak mı?

Ben örneğin seviş ve okşayışlarla -bunu yalnızca fiziksel anlamda söylemiyorum, ruhların da okşanmasından bahsediyorum- iyi bir ev arasında ilişki kuramıyorum.

Sonuçta çocuğu okula bırakma görevini sırayla üstlendikten, aile yemeklerine bir karış suratla katıldıktan sonra yanınızda aşkınız mı, dostunuz mu, kocanız mı olmuş ne fark eder?

Aşk ya da mantık evliliği farketmez, evlilik evliliktir.

Antony Giddens'ı bilirsiniz. Kendileri en tuttuğum adamlardan biridir. Neden tuttuğuma gelince Tony Blair amcanın ideoloğu olduğu için onu sevdiğimi sanmayın sakın. Kendileri şöyle der: "Yüzyılımızda içi boşalan kurumlardan biri evliliktir."

Yarın öbür gün evlenmeye karar verirsem, bu satırlardan evliliğimin içini doldurmak için verdiğim uğraşları yazarım. Evliliğimi kurtarmak için dağlara taşlara tırmanmak yerine de bir ideolog bulur, derdimi ona anlatırım. Aslında bu yazıyı yazarken evlenmeye karar da verdim ama acil bir aksesuvara ihtiyacım var:Pembe gözlük.

BUSE DERMAN



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

HAFTANIN SOYLEŞİSİ
Nuriye Akman'ın bu haftaki söyleşisi için tıklayınız

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır