Milletçe yeni yılda yeni kazıklar yemeye, "Türkiye için seve seve" deyip, ama gerçekte çaresizlikten hazırlanırken, Cumhurbaşkanı Necdet Sezer bir mektup aldı.. Mektubu gönderen, Türkiye'nin tanınmış avukatlarından Selim Sarıibrahimoğlu.. Sarıibrahimoğlu, ekonomide Türkiye'nin kendi iç dinamiklerini harekete geçirmek için hazırladığı, İstanbul ve Londra Yaklaşımları yerine, "Türkiye Yaklaşımı"nı anlatıyor.. Özetleyelim:
1. Tüpraş, hammadde ihtiyacını dolar üzerinden temin eden bir kuruluş olduğundan, devletin en fazla döviz alan kuruluşudur. Bu bağlamda, dövizdeki spekülatif hareketlerin nedenlerinden biri de, Tüpraş'ın döviz alımlarının önceden bilinmesidir. Yine bilindiği gibi, devletin döviz kazanan kamu kuruluşlarının paraları ya faizsiz ya da yüzde 1 gibi faizlerle kamu bankalarından yatmaktadır. Bu durumda sürekli döviz alan ve sürekli döviz kazanan kamu kurumlarının paraları bir havuzda toplanmalıdır. Böylece Tüpraş gibi kuruluşlar, gerekli dövizi, bankalar yerine, bu havuzdan karşılayabilir. Yani ithalat ucuza finanse edilebilir. Bankalar da satamadıkları dövizi Türk parasına çevireceklerdir.
2. İMKB ve Takas Bankası'nın çesitli özel ve kamu bankalarında yüzde 60 faizle işletilen yaklaşık 1 katrilyonluk mevduatı bulunmaktadır. Bu para İMKB'de faaliyet gösteren ve kaynak sıkıntısı çeken halka açık şirketlere, Eximbank kanalı ile kredi olarak verilebilir.
3. Sendikaların da bankalarda yüzde 60 faizle işlettikleri 1 katrilyon liraları var. Bu parayı da her sendika kendi işkolunda faaliyet gösteren zor durumdaki şirketlere, yine Eximbank kanalı ile ve bazı koşullarla kredi olarak verdirebilir.
4. Kamu Bankaları'nın yeniden yapılanması süratle gerçekleşmez ise, bu bankalara verilen 30 katrilyon liralık devlet tahvili kaybedilecektir.
5. Kamu bankalarının yurt dışındaki suba ve iştiraklerinde 3 milyar dolar civarında döviz mevduatı mevcut. Bu miktarın, yurt dışında tutulması zorunlu olan bölümünün dışındaki miktarı Türkiye'ye getirilmeli. Böylece mali sektördeki bu yeni imkanlar kullanılarak, reel sektörün desteklenmesi sağlanacaktır.
6. Yeni Bankalar Yasası'na göre, tek bir müşteriye açılacak krediler öz kaynakların yüzde 25'i ile sınırlandırılmıştır. Ancak AB direktiflerinde bu oran yüzde 20'dir. Biz de bu oranı yüzde 20'ye indirip AB ile bankacılık alanındaki rekabet kurallarına uygun hareket etmeliyiz.
7. Bankalar'ın KDV'den muaf tutulmaları yanlıştır. Mal ve hizmetlerden yüzde 26'ya varan yüksek KDV alınırken, bankalardan sadece yüzde 5 oranında Banka Sigorta Muamele Vergisi alınması haksızlıktır. PTT'den bile yüzde 17 vergi alınmaktadır. Muamele Vergisi en azından yüzde 10'a çıkarılmalıdır.
8. AB Türkiye'ye vermeyi kararlaştırdığı ekonomik katkıları yerine getirmemektedir. Türkiye bu konuda harekete geçmeli ve alması gereken milyonlarca doları alarak, KOBİ'lere, esnafa, çiftçiye geri ödemeli kredi olarak vermelidir.
Avukat Selim Sarıibrahimoğlu'nun "Türkiye Yaklaşımı"nın özeti işte bu noktalar.. Cumhurbaşkanı mektubu ne yapacak? Maliye Bakanlığı, Hazine ve Merkez Bankası gibi kuruluşlarla, TÜSİAD, TOBB, ATO ve İTO gibi kuruluşlar ne diyecek bu önerilere? Bekleyip göreceğiz.. Tabii umarız..