kapat
18.11.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 HYDEPARK
 ANKETLER
 SİNEMA
 SANAT
 KİTAP
 MÜZİK
 TARİH
 GURME
 GEZİ
 OTOMOBİL
 YAT&TEKNE
 HIGH-TECH
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Reel Efektif Döviz Kuru

1989 sonrası dönemin uygulamaları en çok TL'ye zarar verdi. Yüksek enflasyon önemsenmedi. Yerine "öngörülebilir kur" ve "enflasyon kadar devalüasyon" gibi ne olduğu belirsiz politikalar kondu.

Bunlar vatandaşı TL'den soğuttular. Doların ve markın saltanatına neden oldular. Yıllar öncesinden bu durumu teşhis ettik. Kimsenin güvenmediği TL'ye "dandik para" adını taktık.

Dönem birbirini izleyen krizlerle sonuçlandı. 1994'de ekonomi büyük bir şok atlattı. Olumlu dış konjonktürün de etkisi ile çabuk kurtuldu ama 1998'de tekrar resesyon geldi.

Tam resesyonun ortasında Rusya iflas etti. Derken Öcalan'ın yakalanması turizm gelirlerini vurdu. Üstüne deprem faciasını yaşadık. 2000'deki enflasyonla mücadele çabası ise tekrar bugünkü krizle sonuçlandı.

Bu arada Türkiye hep döviz kuru ile meşguldu. Kur öyle gitti böyle gitti tartışmaları bir türlü bitmedi. İhracatçı kesimler bir türlü kuru beğenmedi. Hep daha düşük değerli TL istediler. Felaket senaryosu yazarları da onları destekledi.

Neyse, nihayet ihracatçıların istedikleri oldu. Şubat'tan Kasım ortasına TL sürekli değer kaybetti. Verilen gazın etkisi ile döviz kurunda bir "balon" ("köpük" de deniyor) oluştu. Şu sıralarda balon sönmeye başladı.

Merkez Bankasının Hesabı
Perşembe günü Merkez Bankası (www.tcmb.gov.tr) internet sitesinde reel kurla ilgili olarak yaptığı hesapları açıkladı. İlginç bulduğum için okuyucularımla paylaşmak istedim.

Reel kur endekslerinin amacı enflasyon farklarını hesaba katmaktır. Nominal olarak dövizin seyri tek başına bize fazla bir şey söylemez. Çünkü ihracat ve ithalat yaptığımız pazarlarda ve Türkiye'de enflasyon oranları farklıdır.

Geçmişte Merkez Bankası'nın Tartılı Efektif Reel Kur (TERK) endeksine bakmıştık. Dolar ve mark sepeti üstünden ve Türkiye'de TEFE'yi, ABD ve Almanya'da ise üretici fiyatlarını kullanıyordu.

Bu kez IMF tarafından geliştirilen ve 19 ülkeyi kapsayan bir formül kullanılmış. Ağırlıklar hem mal hem de hizmet dış ticareti göz önünde tutularak saptanmış. Buna karşılık tüketici fiyat endeksleri tercih edilmiş.

Reel kur endekslerinde baz yıl seçimi son derece önemlidir. Paranın denge değerinden çok uzaklaştığı bir yılı alırsanız gerçekçi olmayan sonuçlara varırsınız. Örneğin Türkiye için endeksi 1994'den başlatırsanız TL'yi hep aşırı değerli bulursunuz.

Merkez Bankası 1995 yılını baz almış. Bence doğru yapmışlar. 1995'de ekonomi yüzde 8 büyürken ihracat yüzde 20, döviz gelirleri ise yüzde 30 artmıştı. Yani döviz kurunun ihracatı teşvik eden düzeyde olduğunu söyleyebiliriz.

TL'nin değeri
Bulguları kısaca özetleyelim. 1995'den 1999 sonuna kadar geçen dört yılda endeks 100'den 127'ye yükselmiş yada TL yüzde 27 değer kazanmış. 2000'de bu süreç hızlanmış. 2001 Ocak ayında endeks 148'e çıkmış.

Şubat'tan bu yana endeks hızla düşüyor. Ekim'de 97.7'ye gerilemiş. Az çok 1995 Nisan-Mayıs ayları düzeyine inmiş. Yani bu endekse göre TL on ayda reel olarak yüzde 35 değer kaybetmiş.

Esas soru şudur. Türkiye'nin sağlıklı dış dengeye ulaşması için reel olarak satın alma gücünde bu kadar büyük bir düşüşe ihtiyacı var mıdır? Bence yoktur. Hele yapısal reformlar sonucu doğrudan yabancı sermaye girişi artarsa hiç yoktur.

Bundan böyle nominal kur beklentilerinizi oluştururken reel kurlara da bakmamızı tavsiye ederim.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
  Kasko sigortanıza en uygun  
 rakamı ödediğinizden emin  misiniz?
Evet
Hayır
Bilmiyorum
Kaskom yok
Arabam yok
   
HAFTANIN SOYLEŞİSİ
Nuriye Akman'ın bu haftaki söyleşisi için tıklayınız

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır