Ben kolej züppesi Yılmaz filozoftu
Fatoş Güney, Türk sinemasının Çirkin Kralı Yılmaz Güney hakkında bilinmeyen ayrıntıları Aktüel'e anlattı; özel fotoğrafları günışığına çıkardı
Fatoş Güney, Yılmaz Güney'le karşılaştığı 16 yaşından beri onun yoldaşı, karısı, en büyük destekçisi, zor günlerinin ortağıydı. Yılmaz Güney'in ölümünden sonra kendisiyle yapılan röportajları Güney Yayınları'ndan çıkan "Dağlar Kendini Seveni Sever" adlı kitapta toplayan Fatoş Güney, bu kitapla 'Çirkin Kral' efsanesini bir kez daha gündeme getiriyor, daha önce anlatmadığı anılar ve fotoğraflarla 'Çirkin Kral'ı bir kez daha yaşatıyor.
Fatoş Güney, geçtiğimiz hafta Aktüel dergisinde başlayan bir diziyle de Yılmaz Güney'i ve onunla yaşadığı özel anılarını anlattı. İşte Fatoş Güney'in ağzından, Yılmaz Güney'le yaşadığı aşkın öyküsü:
"İtalyan mektebinde yatılı okuyordum. Hem o kadar tutucu bir aile, hem rahibe okulu, korkunç bir baskı vardı üzerimde. Okuldan, Nadya adında, gayrimüslim oluşundan dolayı hareket serbestisi olan bir arkadaşım vardı. Bir reji asistanı ile evlendi. Bir gün 'Hadi sete gidelim, kocamı da görürsün. Hem Yılmaz Güney de oynuyor' dedi. Yılmaz Güney'i hiç tanımıyordum. Görünce şaşırdım tabii, parlak şeylere şartlanmışız. Ertesi gün Nadya arayıp 'Yılmaz Güney seni görmek istiyor' dedi. Kanlıca'da bir yalıda film çekiyorlarmış, Nadya ile hazırlanıp gittik. Kocaman beyaz bir araba bizi almaya geldi. İçi kırmızı... Öyle araba yok o sırada Türkiye'de. Beni büyük bir coşkuyla karşıladı. Çekim bitti, 'Hadi gidelim' dedi. Yine o arabaya bindik, Polonezköy yoluna çıktık. Konuştuk, sonra 'Bak Fatoş, ben hayatım boyunca senin gibi bir kız hayal ettim, benimle evlenir misin?' dedi. Ben kahkahayı bastım ama baktım çok ciddi. Ve böyle başladı herşey..."
BURJUVA KÖKENİMİ REDDETTİM
Fatoş Güney, Yılmaz Güney ve ailesinin en çok cesaretinden ve varolmak için verdikleri çabadan etkilenmiş:
"Yılmaz'ın annesi Kürt, babası Zaza'ydı. Siverekliler aslında, ama bir kan davası yüzünden Adana'ya göç etmişler. Yılmaz 12 yaşındayken, babası annesinin üzerine kuma getirince annesiyle babası ayrılmış. Yılmaz Adana doğumlu ve Kürtçe bilmezdi. Zaten kayınvalidemle yaşadım Yılmaz yokken. En az kendi anam kadar sevdim Güllü Ana'yı. Çok ince biriydi, bütün o yıllar boyunca beni mutfağa bile sokmadı. 'Sen oğlumla ilgilen' derdi. Gelininin elini sıcak sudan soğuk suya sokturmayan bir kaynanaydı. Yılmaz beni annesine emanet edip gittiğinde, Güllü Ana bana hemen kolundaki üç burma bileziği çıkarıp taktı. Kenarları oyalı bir de tülbent verdi ve 'Bu evin sahibi artık sensin, oğlumun hayat yoldaşısın' dedi. Yılmaz gibi o da 'ciğerim' lafını çok kullanırdı. Sevgi ve coşku doluydular. Başka bir dünyanın insanıydılar. Ezilmişlikleri, cesaretleri, acıları beni etkilemişti. Burjuva kökenimi hemen reddettim zaten. Şalvar giymeye başladım."
YILMAZ İÇİN EVDEN KAÇTIM
YIlmaz Güney'le evlendikten sonra şalvar giymeye başlayan Fatoş Güney, kendini kolej züppesi olarak tanımlıyor. Türk filmi seyretmeyen, babası fabrikatör, annesi kolej mezunu, Moda'da yaşayan, İtalya'da sanat tarihi okumak için planlar yapan bir kolej züppesi... Fabrikatör kızı Fatoş'tan; şalvar giyen Yılmaz Güney'in eşi Fatoş Güney'e uzanan bir macera. Fatoş Güney, 16 yaşındayken Yılmaz Güney'le evlenmek istediğini ailesine söylediğinde neler yaşadığını ise şöyle anlatıyor:
"Ailem okumamı istiyordu. Ama ortaya Yılmaz çıkınca, beni hemen yurtdışına göndermeye karar verdiler. Ben Yılmaz'la evlenmek için evden ayrıldım. Babamla altı ay görüşmedik. Yılmaz'la birlikte bir bayram günü gittik el öpmeye. Sonra, o kadar çok sevdiler ki Yılmaz'ı...."
HER DAVASINDA YANINDAYDI
Fotoş Güney, hayat arkadaşının bütün davalarını arkasında izledi; bütün bu acılara, sürgünlere, özlemlere neden dayandığını ise şöyle özetledi: Çünkü devrim olacaktı...
Yılmaz'ı satır satır öğrendi
Fatoş Güney, Çirkin Kral'la tanıştığında 16 yaşındaydı. Yılmaz Güney ise 32. Yılmaz Güney'in 'Beni hiç kimselere sorma, sana kendimi ben anlatacağım' sözünü unutamıyor. Güney'in yazdığı bir öykü yüzünden hapse girmesi aralarındaki mektup trafiğini hızlandırır. Fatoş Güney, Yılmaz'ı satır satır tanımaya başlar: "Yılmaz'ın Elif adında bir kızı vardı. Elif'in annesini Konya'da sürgünde tanımış. Sonra öteki hanım. Bunları mektuplarında uzun uzun anlattı."
YARIN
* Yılmaz'ı ilk kez ağlarken gördüm
* Onun öleceğine inanmıyordum
* Ve o ünlü Yumurtalık olayı...
|