kapat
07.11.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 HYDEPARK
 ANKETLER
 SİNEMA
 SANAT
 MODA
 KİTAP
 MÜZİK
 TARİH
 GURME
 GEZİ
 OTOMOBİL
 YAT&TEKNE
 HIGH-TECH
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Kurtar bizi Paşam

1950'lerde, Rumlar'ın saldırısına uğrayınca, Kıbrıslı Türkler İsmet İnönü'ye gidip "Kurtarın bizi Paşam", diye yalvarmışlar. Paşa düşünmüş düşünmüş ve "Kurtarmasına kurtaralım da, ondan sonra sizi bizden kim kurtaracak" demiş.

Bu fıkrayı birkaç ay önce burada yani Girne'de duymuştum.

Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in birkaç gün önce Meclis'te yaptığı konuşmadan sonra içime bir şüphe düştü. Kafasında kırk tilki yarıştırmakla ünlü İnönü ile ilgili bu fıkrayı bana tersinden mi anlatmışlardı?

Paşa, "Kurtarmaya kurtaralım da ondan sonra bizi sizden kim kurtaracak" demiş olabilir miydi? Veya "Bizi birbirimizden kim kurtaracak?"

Çünkü Kıbrıs, hem Türkiye hem de Kıbrıslı Türkler için bir kriz çıkmazı haline geldi. Bu çıkmazı çevreleyen duvarlar Kıbrıs Cumhuriyeti'nin, yani adanın Rumlar'ın hakimiyeti altında bulunan bölümünün Avrupa Birliği'ne (AB) üye olacağı gün yaklaştıkça kalınlaşıyor.

Konuyu biraz özetlemekte yarar olabilir. Hükümet, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin AB üyeliğine karşı. Kıbrıslı Rumlar'ın, üye olunca Türkiye'nin AB üyeliğine çelme atacağından korkuluyor. Ancak Türkiye'nin AB üzerine baskı yapıp 2004 yılında gerçekleşmesi neredeyse kesin olan bu üyeliği engelleyecek gücü yok.

AB, Kıbrıslı Rumlar'ı üyeliğe almaya kararlı. Bunun iki temel nedeni var. AB Rumlar'ın (Türkiye ile eşzamanlı olarak) adaylığını kabul etti ve hazırlıklarını tamamlarsa alacağını vaat etti. Rumlar (Türkiye krizden krize koşarken) hazırlıklarını bitirdi. İkinci neden Yunanistan'la ilgili. Yunanistan, AB'nin genişleme sürecini Rumlar'ın üyeliğe alınması koşuluna bağladı. Eğer Rumlar alınmazsa, Yunanistan örneğin Polonya, Macaristan, Slovakya gibi ülkelerin AB'ye alınmasını veto edecek.

Özetle; Brüksel, Türkiye kızacak veya darılacak diye Rumlar'ı üyeliğe almamazlık etmeyecek.

Eğer Rumlar AB'ye alınırsa Türkiye'nin ne yapacağı meçhul. Kıbrıs'ı ilhak etme tehdidi havada dolaşıyor. AB ile ilişkileri dondurma veya kesme tehditleri de. Rumlar ve hatta Yunanistan aleyhinde zor kullanılabileceği anlamına gelecek kelimeler bile kullanıldı.

Cem, Türkler'i "bir bedel ödemeye", hazır olmaya davet etti. Ama bedelin ne olduğunu söylemedi. Türkler'in bu bedeli, o her neyse, ödemek isteyip istemediklerini sormaya da gerek duymadı. Beceriksizlikleri ayyuka çıkmış, halkın desteğini yitirmiş bir hükümetin ödetmek isteyeceği herhangi bir bedeli ödemeye hazır olduğumuzu varsaydı.

Ya değilsek? Ya bedel, elde edilecek ödüle göre çok ağırsa? Ya başımıza büyük dertler açacak olağanüstü bir akılsızlığın eşiğindeysek?

Böyle düşünmek herhalde yanlış değil çünkü bu hükümetin başka sahalarda yapmış oldukları, insanın içini bir güven ummanı ile doldurmuyor. Cem de, bugüne kadar yaptıklarıyla, arkasından koşulsuz gidilebilecek bir politikacı olduğu izlenimini yaratmadı.

Türkiye, dış politikada kızdırıldığında, kızdıranlara değil daha çok kendine zarar veren işler yapmakla ünlü bir ülkedir.

Cem'in Meclis'teki sözleri aklın değil kızgınlığın sesini taşıyordu.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
HAFTANIN SOYLEŞİSİ
SABAH'ın Demokrasi Kürsüsü'nde sizde sesinizi duyurun

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır