Kimi cümleye 'ben' diye başlar.. Ben yaptım..

Kimi 'biz' diye başlar.. Biz yaptık..

Ben ve biz..

Kişinin hayata bakışını anlatan, kişinin ruh halini çözümleyen iki muhteşem kelime..

'Biz' hem dayanışmanın.. Hem yardımlaşmanın.. Hem de birikimlerin simgesidir..

Bırakın bir şirketi yönetmeyi.. Bir takımı çalıştırmayı.. Bireysel bir başarıya imza atsanız bile 'ben' deme hakkınız yoktur..

Çünkü o bireysel başarının altında, sizin gibi o başarıyı yakalamak isteyenlerin katkısı vardır.. Siz farkında değilsinizdir belki ama, onların hataları sizin için doğru yolun kılavuzu olmuştur..

Ve ne yazık ki..

İnsanlar başarı merdivenlerini tırmandıkça.. Zirveye yaklaştıkça değişirler..

'Biz' diyerek başlayan başarı serüveni giderek 'ben'e dönüşür..

Ben yaptım.. Ben..

Ve kişi 'ben' dedikçe de başarının yerini hayal kırıklıkları alır..

Tıpkı Fatih Terim gibi..

Türkiye'nin en iyi antrenörü..

Galatasaray'la çok büyük bir başarıya imza attı..

Ama o imza onu da değiştirdi.. Çünkü 'biz' yerine 'ben' demeye başladı..

Kendini daha çok sevmeye başladı..

Narsisizmin o lanet kuyusuna düştüğünün farkına varamadı..

İtalya'ya gitti.. Fiorentina ile anlaştı..

Ama.. 'Ben' hastalığı vücudunu sarmıştı bir kere..

Kendini takımın.. Başkanın önüne koydu..

Çünkü o imparatordu..

Ardından Milan..

Kendini daha da çok sevmeye başladı.. Her şeyi ben bilirim edası burada da sürdü..

Futbolu bilen adamdan 'her şeyi bilen adama' terfi etmişti..

Aslında bu bir terfi değildi.. Bataklığa saplanıştı..

Narsisizmin tutsağı olduğunun simgesiydi..

Şimdi Fatih için çok şey yazılacak.. Çok şey söylenecek..

Ama olayın tartışılması gereken bir de bu boyutu var..

Başarı merdivenlerini çıktıkça 'biz' kelimesinin yerine 'ben'i koyan adamın öyküsü tartışılmalı..

Tartışılmalı ki.. Toplumsal bir yararı olsun..

Dün araba bugün ekmek..
Yıl 1991..

Çiller siyasete yeni ısınıyor..

Belli.. Demirel başbakan olursa ekonominin patronu o olacak..

Çiller herkese iki anahtar diye ortaya çıktı..

Bir ev, bir araba..

10 yıl sonra..

Yıl 2001..

Aynı Çiller bu kez Genel Başkan olarak seçim sloganını hazırlıyor..

Ekmek ve adalet..

Yani Türkiye 10 yılda ev ve arabadan..

Ekmek arar hale geldi..

İddiam şu.. 1991 yılını tartışmazsak.

Ne ekmeği bulabiliriz ne adaleti..

Siyasetin Koray Aydın'la sınavı
MHP de kararsız, eski bakan Koray Aydın da..

Açıkladılar ama, Aydın Milletvekilliği'nden istifasını bir türlü geri çekmiyorlar..

Bir anlamda oynanarak aksın diyorlar..

Ama korkuyorlar da..

Ya kabul çıkarsa..

Çünkü ret oyu çıkması.. İstifanın kabul edilmemesi.. Siyaset-ticaret ilişkisini.. Bir bakanın nüfuzunu kullanmasını..

Meclis kararıyla 'meşru' hale getirecek..

Zor bir durum..

Ama fazla heyecanlanmayın..

Olacağı söyleyeyim..

Diğer partiler bu MHP'nin iç işi diye kenara çekilir..

Koalisyonun uyumu için istifa kabul edilmez..

Nereden mi biliyorum?

Ankara'da politika böyle yapılıyor da ondan..