Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 11 Mayıs 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
Annenizle beraber seyredebileceğiniz film önerileri...

*Annem Hakkında Herşey
Todo sobre mi madre, 1999

Sıradışı İspanyol yönetmen Pedro Almodın yönettiği film, zamanında büyük ses getirmiş, ayrıca Yabancı Dilde En İyi Film dalında Oscar kazanmıştı. Oğlunu kaybetmenin ardından, onun hatırasını yıllardır ondan sakladığı bir sır olan babasına taşımaya karar veren, yaslı bir anneyi karşımıza getiren filmin öyküsü kısaca şöyle gelişiyordu: Oğlu Esteban'ın bir kaza sonucunda ölmesinden sonra annesi Manuela onun devamlı yanında taşıdığı defterini okumaya başlar. Şöyle bir cümleye takılır gözleri: Dün gece annem bana bir fotoğraf gösterdi. Yarısı yırtılmıştı. Benim hayatımın da aynı yarısı eksik gibi hissettim." Esteban bu cümlesiyle babasını kastetmiştir aslında. Manuela ona babasının kim olduğunu hiç söylememiştir, daha doğrusu söylemeye cesaret edememiştir. Çünkü daha yeni yeni büyüyen bir çocuğa babasının durumunu açıklamak hiç de kolay değildir. Esteban'ın babası, cinsiyet değiştirerek kadın olmuştur. Manuela, bu olayın kendisinde yarattığı travmayı bir kenara bırakarak Esteban'ın adı artık Lola olan babasını aramaya başlar. Amacı ona, oğlunun ölmeden önceki son sözlerini dinletmektir. Tabii ki sinema tarihinin belleklere kazınan anneleri, bu dört filmle sınırlı değil. Biz burada kendi kare asımızı yaptık, şimdi sıra sizin kare asınızda. Sizin beyazperdedeki favori anneleriniz kimler?

*Ağlayan Çayır
Theo Angelopoulos

Yunan yönetmen Theo Angelopoulos'un filmidir. 20. yüzyılın başlarında göç etmek zorunda kalan Yunanlara adanmıştır. Bolşevik devrimi sonrası Odessa'dan sürülen Rumların, ağaları önde, Selanik yakınlarında olduğu düşünülen bir çayıra gelmeleriyle başlar. Filmin bu ilk sahnesi aynı zamanda Angelopoulos'un kullanacağı göstergeleri tanıttığı bir sekanstır. Odessa'dan gelen grubun ağası ve onun ailesi filmin başkahramanlarıdır. Angelopoulos'un kendi babasının adını verdiği Spiro Ağa, Odessa'dan gelirken yanında bir de küçük Eleni getirir. İlk sahneden son sahneye kadar erkeklerin yarattığı tüm acılar bu kadının etrafında geçecek biçimde anlatılır.

*Yavrularım
Bilge Olgaç

Hülya Koçyiğit ile Çetin Tekindor'un başrollerini paylaştığı film anneler günü deyince ilk hatırlanan filmlerden biri. Bilge Olgaç'ın yönetmenliğini yaptığı film, beş çocuk sahibi olan ancak amansız bir hastalığın elinde ölümünü bekleyen bir annenin hikayesini anlatır. Yurtdışından kesin dönüş yapan beş çocuklu bir ailede baba çalışamaz hale gelir. Bir süre sonra annede ölümcül bir hastalığa yakalanır ve ölmeden önce her çocuğu için yeni bir aile bulmaya çalışır. Kocasına da sürekli telkinde bulunmaya başlar. Hülya Koçyiğit'İn başarılı performansıyla anne sevgisi ve anne sorumluluğu üstüne yapılmış en etkileyici filmlerden biri.

*Çelik Manolyalar
Steel Magnolias, 1989

Herbert Ross'un imzasını taşıyan "Çelik Manolyalar", anneliğin ne kadar kutsal bir şey olduğunu en iyi anlatan filmlerden biri. Bir güzellik salonunun etrafında birbirleriyle çok iyi dost olan bir grup kadının yaşamlarından kesitler aktaran filmde, her kadının hayatlarıyla ilgili bazı sorunları var. Ancak Julia Roberts'ın canlandırdığı Shelby Eatenton Latcherie karakterinin sorunu hepsinden daha büyük. Her ne kadar annesi M'Lynn Eatenton (Sally Field) itiraz etse de, o annelik duygusunu tatma isteğine karşı koyamıyor ve tüm risklere rağmen hamile kalıyor. Yaşamı pahasına çocuğunu doğuran Shelby'nin filmde annelik konusundaki azmi tam anlamıyla yürek parçalıyor. Güçlü bir oyuncu kadrosuna sahip bu film, zamanında içerdiği sıcak havası, hüznü ve sevimliliğiyle büyük ilgi çekmişti.

*Ponette
Jacques Doillon

Fransız yönetmen Jacques Doillon'un Ponette adlı filmi içerdiği 'anne-çocuk' temasını etkili ve başarılı bir şekilde anlatır... Film bir çocuğun annesinin ölümüyle baş etmesi olarak tanımlanabilir. Küçük kız etrafındaki tüm insanlardan kaçarak annesinin geri dönmesini bekliyor. "Yağmur başlamış, mezarlık çamur içinde kalmıştı. Annesinin mezarını kazmaya başladı. Tırnaklarının arasına ufak taşların girmesi canını hiç yakmıyordu. Kazdıkça boşluğa su doluyordu, suratındaki beklenti ve hırs dolu ifade değişmeden kazıyordu. Aniden hıçkırıklar başladı. Yağmurla göz yaşları karıştığı için ne kadar ağladığının kendi de farkına varamıyordu. Aklından bu da geçmişti. Gereksiz bir ayrıntıydı bu. Mezarın üstüne yattı ve cenin pozisyonunu aldı. Birden saçlarına yumuşak ve bir o kadar temiz bir el dokundu."

*Sevgi Sözcükleri
Terms of Endearment, 1983

Shirley MacLaine ve Debra Winger'ın bir anne-kız hikâyesiyle karşımıza çıktığı bu unutulmaz filmde, iki ünlü aktrise usta bir aktör, Jack Nicholson eşlik ediyordu. Tam 5 dalda Oscar kazanan film, herkesin aşka yaklaşımının ve sevme biçiminin birbirinden farklı olduğunu ortaya koyan, finaliyle izleyicileri göz yaşlarına boğan bir film olarak akıllarda yer etti. Film boyunca Shirley MacLaine'in canlandırdığı anne Aurora Greenway'le, Debra Winger'ın canlandırdığı kızı Emma Greenway Horton arasındaki inişli çıkışlı ilişkiye tanık oluyor, onlarla birlikte sevinip onlarla birlikte üzülüyorduk. Filmin büyüklüğü de, hüzünlü anlarla mutlu zamanlar arasında tutturduğu, yaşamı anımsatan dengede gizliydi zaten. Ve annelerle kızların, her şeyden önce dost olduklarını hatırlatan dokundurmalarında...

*Stella Dallas
King Vidor, 1937

Annelerin fedakârlığı konusunda sinema tarihinde "Stella Dallas"tan daha öne çıkan bir film yoktur herhalde. Pek çok Yeşilçam melodramına da kaynaklık eden bu film, bizim kültürümüzde annelere yüklenen fedakârlık vasfıyla çok iyi örtüşen bir hikâyeye sahip. Olive Higgins Prouty'nin romanından, usta yönetmen King Vidor tarafından uyarlanan filmde, kızının geleceği için ondan ayrılmayı göze alan bir annenin yürek burkan öyküsü anlatılıyor. Babasının ölümüyle sarsılan Stella, Stephen Dallas adlı zengin bir adamla evlenir ve Laurel adlı güzel bir kız çocuk dünyaya getirir. Ancak Stella'nın kendisini geliştirme konusundaki direnci nedeniyle evlilikleri yürümez ve kocasıyla yolları ayrılır. Ancak yıllar geçtikçe, kızına iyi yetişebilmesi için yeterince fırsat sunamayacağını fark eden Stella, yüreğine taş basarak onu babasının yanına göndermeye razı olur. Özellikle Stella Dallas rolündeki Barbara Stanwyck'in performansıyla zihinlere kazınan bu film, 1697 yılında Ertem Eğilmez tarafından, "Sürtüğün Kızı" adıyla sinemamıza uyarlanmıştı. Bu filmin başrolünde Fatma Girik yer alıyordu.
Daha fazlası için tıklayınız
Daha fazlası için tıklayınız