kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
27 Mart 2009, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Üzümcü'ye göre İzmir'in tüm lezzetlerinden tatmak için bolca gezip acıkmak gerek.

İzmir'de üç huzurlu gün

08.01.2009
Levent Üzümcü'nün kendi deyimiyle, 'pahalı, çokça suni ve son derece gerici' olan İstanbul'dan sıkılanlar için üç günlük önerisi var. Oyuncu, "Bu büyük şehirde gezeceğinize aynı paraya uçağa atlayıp İzmir'e gidebilirsiniz," diyor..
Kabaca bir hesap yaptınız ve hafta sonunda adını bile telaffuz edemediğiniz İstanbul mekânlarına giderek harcayacağınız paraların toplamını, daha iyi bir yatırıma yönlendirmeyi düşündünüz.
Atladınız uçağa ve gittiniz İzmir'e.
Saat sabahın 10'u, uçakta verilen kahvaltıyı reddetme nedeniniz olan, gerçek kahvaltıyı Alsancak Konak sınırında sahilde yapın. Sonra güzel bir yürüyüş Gümrük'e doğru. Tekrar acıkmak için hareket etmek lazım; çünkü yenilecek daha çok güzel yemekler var. Kemeraltı'na doğru döndürdünüz rotanızı ve bırakıverdiniz insan seline kendinizi. İzmir'in her sokağında ayrı bir güzellik var. Balıkçılar manavlar bir sokakta, kumaşçılar ve tekstilciler başka bir sokakta, hırdavatlar başka bir yerde...
Oradan acıkmış bir halde Cimbom'a gidin yöresel bir lezzeti tatmaya. Bu lezzetin adı söğüş; soğuk sakatat, soğan, maydanoz ve baharattan oluşan bir tür dürüm. Fazla söze gerek yok; söğüşü her ısırdığınızda anlıyorsunuz ki, buraya gelerek akıllıca bir iş yapmışsınız.
Dinlenmek yok daha gezilecek çok yer, yenilecek yepyeni yemekler var. Akşama güç toplamanız lazım; çünkü Karşıyaka'ya gidecek salaş bir balıkçıda balık yiyeceksiniz.
İstanbul'da bıraktığınız arkadaşlarınız da 'lö mü? la mı?' bir yerdeler*... Onlar da ince kıyılmış asparagus yaprağında iyice demlenmiş kuzey atlantik deniz tarağı gibi bir şeyler yemekteler. Sizse bir ızgara balık bir salata ve rakıya talimdesiniz. Ancak bu talime can kurban çünkü lezzet mükemmel!

Fuarda bir gün
Gelelim cumartesi sabahına... İzmir, ne güzel bir şehir, daha sakin daha saygılı sanki değil mi? Hep bahsini duyduğunuz şu İzmir sandviçi neredeydi acaba? Fuarın kapılarından birindeydi ama hangisi diye telefonu açıp sordunuz, İzmirli arkadaşınız, "Montrö kapısının tam karşı sokağı," dedi. Efes Büfe'de kömürde pişen bu şaheser, inanılmaz lezzetli. Öyle ki kahvaltı da olur öğle veya akşam yemeği de...
Kafanız hâlâ yediğiniz muhteşem sandviçte daldınız Montrö kapısından fuara.
Hani derler ya nasıl şehrin göbeğinde kalabilmiş böylesine bir güzellik diye, işte burası orası olmalı. İçinde göl de var lunapark da... Herhalde zamanı olmadığı için bu derece sakin olmalı diyorsunuz sakin sakin tadını çıkarırken fuarın.
Akşam oldu ve bu akşam da Kordon'da yiyeyim dediniz. E o kadar yorgunluğun sonunda Medari Girit'e gittiniz ve ne varsa meze zeytinyağlı adına işte karşınızda. Akşama dans edecek, eğlenecek mekân çok var ama siz pazar günü programınızı kaçırmak istemiyorsunuz.

Pazar günü Çeşme'ye
Fahrettin Altay Meydanı'nın yakınındaki otogardan Çeşme'ye giden otobüslere biniyorsunuz. "Aaa Çeşme, İzmir'e bu kadar mı yakınmış?" demeye kalmadan indiniz otobüsten Ilıca'da ve kahvaltınızı hemen otogarın karşı caddesindeki Taşbahçe'de yaptınız. Zeytinyağına gevreğinizi batıra batıra yediniz. Kumsala gittiniz hava çok güzel, kış olmasına rağmen. Kumun ne kadar ince olduğuna şaştınız.
Yıldızburnu'na doğru yürüdünüz, balıkçıların mezatını izlediniz ve denize giren birilerini görüp şaşırdınız. "O kadar da değil!" dediniz, yürüdünüz oraya doğru ve suyun nasıl da sıcak olduğuna şaşırdınız. Öğrendiniz ki, orada sıcak su kaynağı var ve her mevsim girilebilir. Alaçatı ve Çeşme merkez var sırada ama karnınız acıktı tekrar. Kumrucu Erol var hemen sahilde Ilıca'da.
Girdiniz içeri bir yengen söylediniz. İşte bu, arkadaşlarınıza tavsiye edeceğiniz her şeyin yanında özel bir yerde duruyor 'kumru'.
Alaçatı'ydı Çeşme merkezdi, kaleydi, Çeşme burnundaki kişiye özel muhteşem akvaryumdu derken uçak saatiniz yaklaşıyor...
Arkadaşlarınıza anlatacağınız ama daha da önemlisi yaşamaktan mutlu olduğunuz bir hafta sonunuz var şimdi elinizde.
Arkadaşlarınız da size anlatacaklar yedikleri yemekleri, gittikleri mekânları, 'lö' bir şey miydi, 'la' bir şey miydi?
* İstanbul Halk Tiyatrosu'nun şubat ayında ilk gösterimi yapılacak Gagarin Sokağı oyunundan bir replik.
Haberin fotoğrafları