kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
17 Ocak 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Magazin Sağlık Televizyon Yazarlar Kültür Sanat
 
24 Saat
24 Saat

'Yorum yapmak ibadet gibidir, babamı bile tanımam!

MUSTAFA KIZIL
15.01.2009
atv ekranlarında başlayacak 'Ahmet Çakar'la Zor Karar' adlı yarışmayla ekranlara gelecek olan Ahmet Çakar, bir diğer mesleği yorumculuğu ibadete benzetti: İbadet yaparken kendinizi de Allah'ı da kandıramazsınız. Ben yorum yaparken babamı bile tanımam!..
Doktorluk, hakemlik ve spor yorumculuğundan sonra geçtiğimiz yıl sunuculuğa da el atan Ahmet Çakar, ilginç sunumuyla kısa zamanda izleyicinin gönlünü fethetti. Sunuculuğu o kadar sevildi ki, Başbakan Recep Tayip Erdoğan, Cem Yılmaz ve Ozan Güven gibi ünlü isimler, fırsat buldukça yarışmayı izlediklerini söylediler. Ekranlarda sert üslubuyla dikkat çeken eski hakem yeni sunucu, şimdi de atv ekranlarında yayınlanacak 'Ahmet Çakar'la Zor Karar' adında yepyeni bir yarışma programı ile ekrana gelmeye hazırlanıyor. Çakar'la sunuculuğundan spor yorumculuğuna kadar her şeyi konuştuğumuz hoş bir sohbet gerçekleştirdik...

* Geçen yıl da sunuculuk yapmıştınız. O programla yeni yarışma birbirine benziyor mu?
Önceki programdan bir hayli değişik şeyler var. Örneğin formatta ciddi değişiklikler var. Artık küre ve toplar yok. Yerine, içerisinde para ödülleri olan kartlardan seçim yapılıyor. Yarışmacı, bildiği her soru karşılığında önümdeki kartlardan bir tane alıyor. Yarışmacı isterse önündeki kartların toplamını alıp eve gidebilir. Ama ödüller içerisinde iflas da var. Eğer aldığı kartların herhangi birinde iflas çıkarsa, diğer miktarların toplamı ne olursa olsun eve eli boş gidiyor. Böyle bir risk olduğu için yarışmacıyla pazarlığa başlıyoruz. Hareketli güzel bir program yani...

SOĞUKKANLI OLMALI
* Yarışmada risk faktörü çok yüksek o zaman...
Evet riskler ve işin psikolojik faktörleri oldukça fazla. Yarışmacının; bilginin yanı sıra soğukkanlılığa, sinir sistemi hakimiyetine, benim hareket tarzımı hissetmeye, benim gözlerimden doğru kartı verip vermediğimi anlamaya ihtiyacı var. Bilgisine, sinir sistemine ve sezgilerine güvenen herkesi karşıma bekliyorum.

* Önceki programda ilginç yarışmacı profilleri karşınıza çıkmıştı. Bu kez yarışmacı profilinizde değişiklik olacak mı?
Yarışmacıların seçimine ben karışmıyorum. Ona 'Büyük şef' karar veriyor. Tabii ilginç diyaloglarımız yine olacaktır. Ama hangi yarışmacı, hangi cinste ve nasıl gelir, onu ben bilmiyorum.

VUCUT DİLİNDEN ÇÖZERİM
* Sunuculuğa alıştınız mı?
Hiç yadırgamadım. Sanki bu işi 50 yıldır yapıyormuş gibi hissediyorum. Bir zorlanmam yok. 10 yıldır ekranlarda olmanın verdiği rahatlık olsa gerek.

* Ama daha önce bu tarz bir formatta yer almadınız...
Evet ama bir zorluk çektiğimi sanmıyorum. İzleyici nasıl değerlendiriyor bilmiyorum ama benim bir sıkıntım yok.

* Kendinizi izlediğinizde eleştirdiğiniz noktalar oluyor mu?
Pek olmuyor. Yaptığım her şeyin arkasındayım.

* Yarışmacılar karşınıza geldikten sonra kafanızda bir değerlendiriyorsunuz galiba, çünkü yarışmacıdan yarışmacıya tavrınız değişiyor...
Ben; vücut dilinden, bakışlardan, el-kol hareketinden, konuşmasından insanları çözerim. Belki 25 yıla yakın hakemlik yapmamın verdiği bir şey bu. Sahada 22 tane 'çakal'la uğraşıyorum. Çakal derken kötü anlamda değil. Orada büyük idealler uğruna mücadele eden 22 tane gençle yıllarca uğraştım. Onların hareketlerinden, vücut dillerinden leb demeden leblebiyi kapmanın melekesi gelişti bende. Yüzde yüz tutar diye bir şey yok ama genelde tutar. Bir hayvan gibi sezgilerim kuvvetlidir.

* Sizce başarınızın sırrı ne?
Hangi işi yaparsam yapayım en iyisini yapmaya çalışırım. Ben adrenalin bağımlısıyım. Adrenalin insanı hem çok mutlu eder, hem de gerer, yaşlandırır. Bugün gidip araba da yıkasam, onu yıkamacıdan daha iyi yıkamam lazım. Bugün hangi iş aklınıza gelirse gelsin, onu en iyi şekilde yaparım. Yeter ki mutlu olduğum bir iş olsun. Severek yapmadığım hiçbir işi yapmadım.

* Peki bu adrenalin bağımlılığının zararlarını görmediniz mi?
Zarar veriyor tabii ki. Bağımlılık bu, sigara gibi. Monoton, sakin bir hayat beni mutlu etmez. Devamlı hadiselerin içerisinde olacağım ve benim hayatımda sürekli bir atraksiyon olacak. Benim yaşıma gelmiş bir adam, 'Bu yaştan sonra güneye gideyim, bir ev alayım, bahçede domates falan yetiştireyim, denize gireyim, sakin bir hayat süreyim' der. Ama böyle bir hayat beni bitirir. Öyle sayfiye yerinde kuş besleyerek, bahçe işleriyle uğraşarak yaşayamam. Bu, benim için ölüm demektir.

İÇİMDE BEŞ KURŞUN VAR!
* Sunuculuğunuz gibi yorumculuğunuzda da bir sertlik var. Bu, size çok daha sert bir şekilde döner diye korkmuyor musunuz?
Zaten beş yıl önce beş kurşun olarak döndü bana. Biri hâlâ içimde duruyor. Yani mahkeme ya da tazminat olarak da dönüyor, mermi olarak da...

* Korkmuyor musunuz?
Yok yaa... Korkunun ecele faydası yok. Ben alın yazısına inanan bir insanım. Nereden incelirse oradan kopar.