kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
13 Kasım 2008, Perşembe
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat
DÜNYANIN GÖZÜ ONDA ABD'nin 44. başkanı seçilen Barack Obama, ülkesinin en zorlu döneminde görevi devralmaya hazırlanıyor. Özellikle dış politika ve ekonomik kriz en büyük sorunlar.

'Kararlıydım değişim için siyahları örgütleyecektim'

13.11.2008
Reagan ve yardakçılarının kirli işlerini yürüttüğü Beyaz Saray'da, itaatkâr ve yozlaşmış Kongre'de değişime ihtiyaç vardı. Ülkenin çılgına dönmüş ve bencil ruh halinin de değişmesi gerekiyordu..
Toplum örgütleyicisi olarak 1983'te çalışmaya karar verdim. Konuyla ilgili pek fazla detaya sahip değildim; bu şekilde geçimini sağlayan kimseyi tanımıyordum. Üniversitedeki sınıf arkadaşlarım toplum örgütleyicisinin tam olarak ne yaptığını sorduğunda onlara doğrudan verecek bir cevabım yoktu. Onun yerine değişime ihtiyaç olduğunu söylüyordum. Reagan'ın ve yardakçılarının kirli işlerini yürüttüğü Beyaz Saray'da değişime ihtiyaç vardı. İtaatkâr ve yozlaşmış Kongre'de değişime ihtiyaç vardı. Ülkenin çılgına dönmüş ve bencil ruh halinde değişime ihtiyaç vardı. Değişim yukarıdan gelmez diyordum. Değişim harekete geçirilen köklerden gelecek.

SEÇİM BENİM DEĞİL
İşte bunu yapacağım; siyah halkı örgütleyeceğim. Değişim için. Siyah ve beyaz arkadaşlarım yüksek lisans başvurularını göndermek için postaneye gitmeden önce beni içtenlikle takdir ettiler. Şüpheci oldukları için onları suçlayamazdım. Artık olan biteni kavramış olmamın avantajıyla, kararımı oturtacağım bir mantık oluşturabiliyorum. Bir örgütleyici olmanın daha büyük bir anlatının; babam ve onun babasıyla, annem ve onun ailesiyle, dilencileri, çiftçileri, Lolo'yu güce kurban vermemizle Endonezya hatıralarımla başlayan; Ray ve Frank'le, Marcus ve Regina'yla, New York'a taşınmamla ve babamın ölümüyle devam eden bir anlatının parçası olduğunu gösterebiliyorum. Seçimlerimin asla bana ait olmadığını görebiliyorum. Olması gereken de bu. Diğer türlüsünde diretmek kepaze bir özgürlüğün peşinden koşmak olur.

İNSAN HAKLARI İMGESİ...
Ama bu farkındalık daha sonra oluştu. O sıralarda, üniversiteden mezun olmak üzereyken tıpkı kafasının dikine akıntıya ters yüzen bir alabalık gibi dürtülerimle hareket ediyordum. Derslerde ve seminerlerde bu dürtüleri kitaplarda bulduğum sloganlar ve teoriler şeklinde üzerime giyerdim. Sloganların bir anlamı olduğunu, hissettiklerimi kanıtlanması kolay hale getirdiklerini düşünürdüm. Ama yatağa yattığımda sloganların uzaklaşmasına ve yerlerini hiç bilmediğim bir geçmişin duygusal imgelerinin almasına izin verirdim. Bu imgeler insan hakları hareketiyle ilgiliydi. Genellikle annemin ben küçükken anlattığı ve Siyah Tarihi Ayı boyunca her cuma gösterilen siyah-beyaz cızırtılı filmlerdeki imgeler. Elleri birbirine kelepçelenmiş, özgürlük şarkıları söyleyen çocuklarla dolu bir kasaba hapishanesi.